İshalin yaygın olarak bilinen tek kaynağı olan bakteriyel, viral veya parazitik enfeksiyonların ötesindeki etkenler, son dönemde yapılan bilimsel araştırmaların odak noktası oldu.
Dünya çapında önde gelen gastroenteroloji uzmanları, enfeksiyon dışındaki ishal tetikleyicilerinin önemine dikkat çekerek, bu keşfin kronik sindirim sistemi hastalıklarının teşhis ve tedavisinde köklü bir değişimi beraberinde getirebileceğini ifade etti.
BAĞIRSAK MİKROBİYOMUNUN ETKİSİ
Harvard Tıp Okulu'ndan Bulaşıcı Hastalıklar ve İmmünoloji Uzmanı Dr. Eleanor Vance, son çalışmalarının sonuçlarını paylaşırken, bağırsak mikrobiyomundaki dengesizliklerin sanılandan çok daha büyük bir role sahip olduğunu vurguladı.
Dr. Vance, "Mikrobiyom, yani bağırsaklarımızdaki bakteri topluluğu, beslenme düzeni, stres ve kullanılan bazı ilaçlar sebebiyle bozulduğunda, enfeksiyon olmaksızın şiddetli ve uzun süreli ishal tablosu gözlemlendi" açıklamasını yaptı.
Uzman, irritabl bağırsak sendromu (IBS) ve inflamatuar bağırsak hastalıkları (IBD) gibi durumların da mikrobiyom bozukluğundan kaynaklandığını belirtti.
İLAÇ YAN ETKİLERİ VE GIDA İNTOLERANSLARI
Öte yandan, ishal vakalarının artan bir kısmının belirli ilaçların yan etkileri ve yaygın gıda intoleranslarından ileri geldiği tespit edildi.
Almanya Münih Teknik Üniversitesi'nden Farmakoloji Profesörü Dr. Klaus Richter, özellikle yaygın olarak reçete edilen bazı antihipertansif ve antasit ilaçların bağırsak hareketliliğini değiştirdiğini kaydetti.
Dr. Richter, "Hekimlerin, enfeksiyon araştırması negatif çıkan hastalarda detaylı bir ilaç geçmişi ve beslenme günlüğü istediğini" söyledi.
Ayrıca, laktoz ve fruktoz gibi karbonhidratlara karşı gelişen emilim bozukluklarının, enfeksiyon kaynaklı ishal ile karıştırılarak yanlış tedavilere yol açtığı uluslararası kongrelerde dile getirildi.
YENİ TEŞHİS YOLLARI ARANIYOR
Uluslararası Gastroenteroloji Derneği (UEG) eski başkanı ve Oxford Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Sir Jonathan Price, bu yeni bilgilerin teşhis algoritmalarını gözden geçirmeyi zorunlu kıldığını dile getirdi.
Prof. Price, "Artık ishal tedavisine başlarken sadece patojenlere odaklanmak yetersiz kaldı. Tedavi başarısını artırmak için beslenme danışmanlığı, probiyotik takviyeleri ve ilaç düzenlemelerinin öncelikli hale geldiğini" belirtti.
Bilim dünyası, bu bulgular ışığında, ishalin tedaviye dirençli vakaları için enfeksiyon odaklı olmayan, daha bireyselleştirilmiş ve bütünsel tedavi yaklaşımları geliştirmeye başladı.