İsrafın kronikleştiği devlette tasarruf yapılmaz
Hükûmet kamuda tasarruf ve verimlilik paketi ve ilkelerini açıkladı. Hazine ve Maliye Bakanı, bütçe mali disiplinin önemini anlattı.
Açıklanan önlemlerin çoğu yeni yasaya ve zamana bağlı. Özetle bugünden yarına fazla tasarruf ve verimlilik umudu yok. Ele gelenler içinde;
“Taşıt alımına standart getirilecek, 3 yıl süreyle yeni araç alınmayacak.” Demek ki bundan önce taşıt alımı keyfi yapılıyordu. Ayrıca anlaşılan kamuda mevcut lüks araçlar devam edecektir.
“Yeni bina alımı ve yeni lojman yapılmayacak. Lojman kiraları güncelleştirilecek, yeni demirbaş alınmayacak.” Ancak başlayan yeni saraylar ve yeni binalar devam edecekse, bu sene tasarruf yok demektir.
“Yeni personel alımı yok. Emeklilerin yerine yeni alım yapılacak.” Eğer hükûmet dolambaçlı yollar bulmazsa ve elinde kamu hizmetlerini aksatmayacak vasıflı eleman varsa, bu uygulama tasarruf için etkili olur.
“Kamuda eğitim, toplantı lüks otellerde yapılmayacak.” Kamuoyu bu konuda ve özellikle Diyanet İşleri’nin yaptığı uygulamalardan çok rahatsız oluyordu.
“Kamuda dijitalleşmeye geçilecek” deniliyor ancak kamuda kısmen var, kaldı ki zaten şimdiye kadar yapılmalıydı.
Açıklanan kamuda tasarruf ve verimlilik paketi enflasyonu önlemede etkili olması için iktisadi ajanların güven duyması ve beklentilerini değiştirmesi gerekir. Ancak bu paketle kimsenin tatmin olduğunu sanmıyorum.
1.En çok tenkit edilen kamu ihale kanunu. Bu kanunla ilgili hiçbir önlem yok. Üzerinde çalışıyoruz demek, resmen topu taca atmaktır.
2.Kamu yatırımları öncelikli alanlara yönlendirilecek. Harcamalar izlenecek. Bu şartlar devlet olmanın ilk şartlarıdır. Türkiye şimdiye kadar kabile devleti miydi?
3.Bakan, mali disiplini hep söylüyor ve fakat teknik olarak bütçe de mali disiplin yalnızca açıkla ölçülemez. Mali disiplin bütçe kaynaklarının etkin ve verimli kullanılması demektir.
Başkanlık sistemi ile birlikte bütçede mali disiplin sağlamak imkânı kalmadı.
Kamu-özel iş birliği anlaşması ile; yatırımların maliyeti yüksek oldu. Atıl havaalanları yatırımları yapıldı. Yüksek talep garantisi verildi, devlet müteahhitlerin dış borcuna kefil oldu. Bütün bu yüklerle önümüzdeki 20 yılın bütçeleri ipotek altına alındı.
Bu yatırımları devlet borç alıp yapsaydı yatırım gelirleri ile borçlar ödenirdi. Yahut yap-işlet devret modeli ile verilseydi, bütçelere yük gelmezdi.
Devlet özel sektör gibi, gelir paylaşımı yöntemi ile iş yapıyor. Ama sonra MB binası için teslim süresini 6 ay uzatarak ve ek ödeme yapmak için müteahhide özel kararname çıkarıyor. Devlet özel sektörle niye bölüşsün. Bu kadar güçsüz mü?
4.10 milyon yabancıyı besleyen bir ülkenin yapacağı tasarruf ne olursa olsun, önemi yoktur.
5.2023-2024 seçimleri israfı kronikleştirdi. Fazla tasarruf, popülizmden kazananları rahatsız edecektir.
Sonuç: Dezenflasyonist bir politika aracı olması için, devlette tasarrufun önce alt yapısını oluşturmak gerekir. Bunun için de;
Parlamenter sisteme dönülmesi, devletin yeniden kurumsal devlet olması, halkın bütçeyi Meclis ve Sayıştay aracılığı ile denetlemesi, AB standardında yeni bir ihale kanunu yapılması gerekir.