İsrail Silahlı Kuvvetleri ve Kurt Kapanındaki Türkiye / Dr. Mehmet Alkanalka

İsrail Silahlı Kuvvetleri ve Kurt Kapanındaki Türkiye / Dr. Mehmet Alkanalka
İsrail’in 1950’lerde çevre stratejisi kapsamında önemli ortağı olan Türkiye yeni versiyon çevreleme 2.0 versiyonunda çevrelenen ülke konumundadır.

İsrail-Filistin Savaşı bir insanlık trajedisine dönüşmüştür ve silahlı çatışma hukukunun başta sivil ve asker ayrımının gözetilmesi, orantılı güç kullanımı olmak üzere birçok unsuru ihlal edilerek barışın yeniden tesisi daha da güçleşmektedir.

Uluslararası ilişkilerde realistler, devletlerin güçlerini objektif veriler üzerinden analiz temelinde geleceğe yönelik tahminlerde bulunmayı tercih ederler. Öncelikle İsrail’in ABD ile ilişkileri ortaya konulmadan yapılan değerlendirmeler büyük resmi görmemizi engelleyebilir. ABD Başkanı Kennedy 1962 yılında İsrail Başbakanı Golda Meir’e ABD’nin Orta Doğu’da İsrail ile özel bir ilişkiye sahip olduğunu ifade etti. ABD Başkanı Carter on beş yıl sonra aynı ifadeyi tekrarlamış ve ABD’nin Orta Doğu’daki bir numaralı önceliğinin İsrail’in güvenliği olduğunu açıklamıştır. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın resmi sayfasında yer alan; “Amerika Birleşik Devletleri, 1948'de İsrail'i devlet olarak tanıyan ilk ülke ve 2017'de Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıyan ilk ülke oldu. İsrail, Amerika Birleşik Devletleri'nin büyük bir ortağıdır ve İsrail'in Amerika Birleşik Devletleri'nden daha büyük bir dostu yoktur.” ifadeleri ABD’nin İsrail politikasının bir devlet politikası olduğunu teyit etmektedir.

1948’de İsrail Parlamentosu (Knesset) üyesi Baruch Uziel, sunduğu raporda, Arap Birliği’nin İsrail için en büyük tehdit olduğu belirtmiş, İsrail’in buna karşı dengeleme için Ortadoğu ve çevresindeki Arap olmayan devlet ve etnik gruplarla iş birliğini çözüm önerisi olarak vurgulamıştır. “Çevresel Strateji” adıyla aslında uluslararası ilişkiler realist çevreleme stratejisi kapsamında; devletler olarak Türkiye, İran, Yunanistan, Ermenistan ve de etnik topluluklar olarak Kürtler, Suriye’den Nusayriler, Lübnan’dan Marunîler ile iş birliğine gidilmesi hedeflenmiştir. Hem İran, Türkiye, Yunanistan gibi devletler ile hem de Suriye, İran ve Türkiye’deki etnik unsurlarla iş birliği konusu oldukça önemlidir ve günümüzdeki resmi daha da anlamlı kılmaktadır.

Kıllıoğlu’na göre; Türkiye’yi İsrail ile iş birliğine iten önemli etmenler arasında 1957’deki BM’de yapılan Kıbrıs konusundaki oylamada Arap Devletleri ile Irak’ın Türkiye aleyhinde oy kullanmaları ile bir yıl sonrasında Birleşik Arap Cephesi adıyla Mısır ve Suriye’nin birleşme gayretleri gösterilmektedir. Konya askeri üssünde İsrail savaş uçakları konuşlanarak Türkiye hava sahasında İsrailli pilotlara eğitim imkânı sağlamasına ve ortak birçok savunma projeleri olsa da 2010 yılından sonra Türkiye ile ilişkileri bozulan İsrail, Türkiye’yi de çevreleyecek şekilde Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi’ne yönelmiştir. 2011'den bu yana geçen on yıl, İsrail'in çok uluslu ve ikili hava ve deniz kuvvetleri tatbikatlarında Türkiye'nin yerine Yunanistan'ın aldığını ortaya koyması ve ABD, İsrail ile Yunanistan Deniz Kuvvetlerinin birlikte hareket etmesi sonucuna yol açmasıdır. İsrail Hava Kuvvetlerinin 2013 yılındaki Blue Flag Tatbikatına ABD, İtalya ve Yunanistan katılmış, iki yılda bir yapılan Blue Flag Tatbikatı serisinin 2019 yılında yapılan tatbikatına; ABD, İtalya ve Yunanistan’ın yanında Almanya da katılırken tatbikatın en büyük yeniliği İsrail Hava Kuvvetlerinin F-35 savaş uçakları ile iştirak etmesi olmuştur. 2011’den beri ABD İsrail ve Yunanistan’ın katıldığı Doğu Akdeniz’de icra edilen Noble Dina isimli deniz tatbikatına ise 2021’de ilk defa Fransa ve Kıbrıs Rum Kesimi de katılmıştır.

İsrail’in 1950’lerde çevre stratejisi kapsamında önemli ortağı olan Türkiye yeni versiyon çevreleme 2.0 versiyonunda çevrelenen ülke konumundadır. Türkiye’nin Rusya ile birlikte Karadeniz’in güvenliğinin ancak bölge ülkeleri ile sağlanabileceği konsepti kapsamında Türkiye, Rusya, Bulgaristan, Romanya, Ukrayna ve Gürcistan Deniz Kuvvetleri ile birlikte teşkil ettiği BLACKSEAFOR görev gücü Karadeniz’de yaşanan savaşlar sonucunda artık faal olmazken, Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin dışlandığı ABD, İsrail, Yunanistan, GKRY ve zaman zaman Fransa, İtalya ve Almanya’nın donanmalarının veya hava kuvvetlerinin ortak tatbikatlarının olduğu bir sürece tanıklık ediyoruz.

***

İsrail güvenlik zihniyetini biçimlendiren en etkili aktör İsrail Silahlı Kuvvetleridir. Mecburi askerlik süresi erkekler için 36, bayanlar için ise 21 ay olan İsrail, Gayri Safi Yurt İçi Milli Hasılasının %7,3’ünü savunma harcamalarına tahsis ederken, askeri teknolojilerde bağımsızlık stratejisi gereği kişi başına düşen Ar-Ge yatırımında dünyada üçüncüdür. İsrail’in 2000 yılında savunma harcamaları 8,33 milyar dolarken, 2021 yılına kadar üç kat bir artışla 24,34 milyar dolara yükselmiştir. Bu miktar, Türkiye ve Yunanistan’ın savunma harcamaları toplamından bile fazladır.

İsrail Hava Kuvvetleri, dünyanın en güçlü muharip hava muharebe kuvvetleri arasında kabul edilmekte olup, savaş zamanında İsrail'in stratejik avantajını sağlayan İsrail Savunma Kuvvetlerinin üçte birini barındırması bakımından da İsrail’in temel direğini oluşturmaktadır. İsrail’in ana tedarikçi ülkesi ABD iken ikincil tedarikçi ülkeleri Fransa, Almanya ve İtalya’dır. İsrail Hava Kuvvetlerinin 102’si F-16I ve 73’ü F-16C olmak üzere 175 F-16 serisi, 25’i F-15I, 17’si F-15C ve 16’sı F-15A olmak üzere 58 F-15 serisi ve 18 F35I beşinci nesil savaş uçağı bulunmaktadır. ABD F-35 savaş uçaklarının da katkısıyla İsrail’in, AB’nin en önemli iki aktörü olan Fransa ve Almanya’dan bile daha güçlü bir hava gücüne sahip olduğu anlaşılmaktadır.

İsrail aynı zamanda dünyadaki dokuz nükleer silaha sahip devletler arasında yer almaktadır. İsrail'in yaklaşık 30'u uçaktan atılacak kalan 50 nükleer silahın da karadan Jericho-II orta menzilli balistik füzeleri atılacak şekilde 80 nükleer silahı olduğu tahmin edilmektedir.

İsrail’de halkın yüzde 91’i ordusuna güvenir ve İsrail Silahlı Kuvvetlerinin halk içindeki itibarı oldukça yüksektir.

Türkiye’nin nasıl bir kurt kapanında olduğunu anlamak için dünyanın ikinci büyük gücü Çin’in uyguladığı beş strateji ile karşılaştırmalı bir analiz yapılmasının faydalı olacağını değerlendiriyorum. Çin'in birinci stratejisi ekonomisini zenginleştirmek; ikincisi terörle mücadele hamlelerinde ABD ile ortak hareket etmek; üçüncüsü komşuları ile iyi geçinmek; dördüncüsü Fransa, Almanya gibi diğer büyük güçlerle dostane ilişkiler geliştirmek ve beşincisi de; "ulusal çıkarlarına" ve "egemenliğine" karşı herhangi bir meydan okumayı kabul etmemek olarak açıklanabilir. Türkiye’nin politikaları ve eylemleri dünyanın en büyük gücü olmasına rağmen Çin’in uyguladığı beş strateji ile değerlendirildiğinde; ekonomisini zenginleştiremediğini, terörle mücadele hamlelerinde Afganistan hariç ABD ile birlikte hareket etmediğini, hem hedef ülke konumundaki komşuları Irak ve Suriye ile hem de NATO müttefiki Yunanistan ile iyi geçinemediğini, özellikle Fransa’nın AB üyesi Yunanistan ve GKRY’yi Türkiye’ye tercih etmesi nedeniyle iyi ilişkiler kuramadığını, sadece son strateji olan milli çıkarlarına yönelik meydan okumaları Suriye’de ve Doğu Akdeniz’de kabul etmeyerek beş stratejiden sadece birisini uyguladığı sonucuna vardım. ABD aynı savunma ittifakında olduğu Türkiye’ye karşı, Türkiye’nin dış politika tercihlerindeki yanlışlarını da istismar ederek asimetrik ve vekil dengeleme stratejileri izlemektedir. Yunanistan, bir zamanlar yakın olduğu Rusya’dan uzaklaşarak, Türkiye’nin ABD ve İsrail ile ilişkilerinin bozuk olduğu konjonktürü lehine çevirerek çakal peşine takılma stratejisi izlemektedir.

Yunanistan’ın Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki yalnızlığını ABD, İsrail ve Fransa’nın desteğinde kısa vadeli kazançlara dönüştürmesi emeline ve özellikle Girit’in batısına doğru kara sularını artırması ihtimali ile Suriye’nin kuzeyindeki Davut Koridoru kapsamında PYD’ye destek verilmesi ihtimalatı; Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılında dikkat edilmesi gereken güvenlik tehditleri arasında öne çıkmaktadırlar.

2021 yılındaki ABD Başkanı Biden’in Trump’ı da geçerek 1915 Olaylarına yönelik kullandığı ifadeler, ABD ve Yunanistan arasında yapılan F-35 Savaş uçakları alımı ve Yunan F-16’larının modernizasyonu konusundaki mutabakat, Yunanistan’ın aynı zamanda Fransa’nın da siyasi desteğini de almak için Rafale savaş uçakları ile yeni dört fırkateynin satın alınması konusundaki anlaşmalar, Yunanistan’ın Dedeağaç Bölgesi dahil ABD’ye sağladığı yeni askerî üsler ve Türkiye sınırına inşa ettiği çelik duvarı üç katına çıkarma kararı, Yunanistan’ın 01 Ocak 2020- Eylül 2022 dönemi arasında ABD’den dünyada en çok silah satın alan ülke konumuna gelmesi ve buna karşılık Türkiye’nin ABD tarafından ötekileştirilmesi, Suriye’nin kuzeyinde PKK/PYD terör örgütüne ABD’nin verdiği siyasi ve askerî destek, Doğu Akdeniz’de Türkiye ve KKTC’nin dışlanması ve yalnızlaştırılması oluşan bu kurt kapanının boşa çıkarılması için yaratıcı ve Türk Milletinin tarihindeki kültürel kodlarından da istifade ederek özüne dönmesini, millî ve sosyal bütünleşmesini, politik kutuplaşmaları sonlandırmasını ve adalet ile liyakate süratle dönerek milli gücünün tamamını karşılıklı sevgi ve saygı içerisinde hayata geçirmesi gerekmektedir. Avrupa Hun İmparatoru Attila’nın yüzyıllar öncesinde söylediği liderlik sırlarında her Hun’un bir DEĞER olduğu ifadesi ile kanunun ruhunun lafzından büyük olduğu tavsiyesi bu konuda önemli kültürel mirasımızdandır.