İsrail’e tavrımızla şehitlerimiz arasında bağlantı var mı?

İsrail’e tavrımızla şehitlerimiz arasında bağlantı var mı?

Kuzey Irak’ta önceki gün üç askerimiz şehit edildi. 20 Kasım 2023’te de bir üsteğmenimiz şehit edilmişti. Bu üsteğmenimiz daha üç ay önce baba olmuştu. Nice askerimiz geride ufacık ufacık yavrular bırakarak, vatan için toprağa düşüyor.

1984’ten beri böyle... Abdullah Öcalan yakalandıktan sonra biraz durduruldu, sonra, demokratik çözüm denilerek, etnisite meselesi denilerek yine PKK’nın ekmeğine yağ sürüldü, terör kapısı aralandı ve PKK’nın adamları sokak sokak dolaşarak “özerklik”ten bahsetmeye başladılar, çukurlar kazdılar, duvarlar ördüler, yollarda kimlik kontrolü yapmaya başladılar.

Valilere siz durun deniyordu. Meşhur “Dolmabahçe Mutabakatı”nı biliyorsunuz. 21 Temmuz 2015’tarihli “Dolmabahçe’de mutabakat” başlıklı yazımdan şu paragraf size bir fikir verecektir:

Biliyorsunuz ‘İkinci Sevr paçavrası’, 28 Şubat 2014 günü Dolmabahçe Sarayı’nda AKP Hükûmeti’nin ve PKK’nın ortak deklarasyonu olarak okundu. Abdullah Öcalan’ın maddeleri olarak telaffuz edilen 10 maddelik mutabakat metni Anayasa’nın “değiştirilemez” ilk dört maddesini ortadan kaldırıyor, Türkiye bölünüyor.”

Birinci Sevr Antlaşması’nda Vahîdettin tasdik anlamında sessiz kalmıştı. Vahîdettin’den farklı olarak, Recep T. Erdoğan ya uyanıyor ya asker ikaz ediyor, bu metinden vazgeçiyor.

Bölücülerle, mektup getirmeleri, televizyona çıkarmaları ara arıza sayarsak, sürekli mücadeledeyiz,

Belli ki, Suriye’de ve Irak’ta saldırlar arttırılacak. “Arttırılacak” diyorum…

Üzerimize gelinmesi, silahla grupların daha hareketlenmesi ile İsrail arasında bir bağlantı görülebilir mi?

Kendisini Kerkük davasına adamış merhum Cüneyt Mengü’nün ABD Türkiye Irak Üçgeninde Türkmen Meselesi” kitabında ABD ve İsrail’e dikkat çektiğini yazmıştım. Şu cümleler bir “bilen”in ikazı:

“ABD'nin bölgede açıkça ilan ettiği hedeflerinin başın­da İsrail'in güvenliği ve petrol akışının sürekliliğini sağ­lamak ve denetim altında tutmak gelmektedir...”

Bu tür ikazları biz de defalarca köşemizde yapmıştık.

Altı gün arayla dört şehit verdik. İsrail’in Gazze’ye saldırısıyla, Ankara’nın İsrail’e kesin tavır sergilemesiyle, Arap ülkelerini, diğer Müslüman ülkeleri harekete geçirmek için hamle üzerine hamle yapmasıyla, İsrail’e karşı tavırda kısmen başarılı olmasıyla, Suriye ve Irak’ta bize karşı hareketlenmede bir bağlantı var mıdır?

Özel bir bağlantı olmamakla beraber, Türkiye’nin hiçbir surette güçlü olmaması, Netanyahu çetelerinin mutlak hesabıdır ve görünmez ellerin, bizim dikkatimizi İsrail-Filistin üzerinden çekmek isteyecekleri çok tabiîdir. Onun için ya içimizi karıştırırlar ya Suriye-Irak üstünden saldırı başlatırlar.

İsrail, hiçbir surette, Orta Doğu’da güçlü bir “Müslüman” devlet istemez. İran’a niye bu kadar düşman? İran’ın tavrı kesin olduğu için.

Filistinliler, silahlı örgütleriyle saldıra saldıra belli mesafe aldılar, güya, yarı bağımsız bir devlet kurdular ama yine inim inim inliyorlar. İsrail bir tarafta Gazze’yi yerle bir ederken, diğer tarafta Batı Şeria’da, kıpırdayan Filistinlilerin üzerine kurşun yağdırıyor.

Görünen o ki, İsrail’in saldırılarına karşı en atak Türkiye. Elbette Netanyahu çeteleri bunun bedelini bize ödettirme hesabı yapmışlardır.

Merak ediyorum... CHP’nin “solcu” acar genel başkanı Özgür Özel şehitlerimizin cenaze törenlerine katılacak mı? Yoksa şehitlerimize tazimi “banal” mı görecek?

Yazarın Diğer Yazıları