İsrail’in, Gazze’de hastane saldırısı son nokta...

İsrail’in, Gazze’de hastane saldırısı son nokta...

İsrail’in, Gazze’de hastane saldırısı son nokta...

Yahudiler hiçbir surette ne Ortadoğu’da ne dünyanın herhangi bir yerinde rahat edecekler. Geçmişte de rahat edemediler. İberik yarımadasında, Rusya/Ukrayna’da, Almanya’da, hemen bütün Avrupa’da Yahudiler “pogrom”a (şiddete, kıyıma) maruz kaldılar.

Bugüne bakarsak acaba, “pogrom”a yol açanlar, bizzat Yahudiler mi?

Hitler’in İkinci Dünya Savaşı’nı başlatmasından Avrupa’nın yarısını işgal etmesinden sonra Avrupa’da Yahudiler öyle katliama uğradılar ki... Daha fazla ölmemeleri için Türkler el uzattılar. 1492’de İspanya’da Hristiyanların katliamında, Osmanlı, “Gelin bizim topraklara... Selanik’te yer açtık size” dedi. Anadolu’da Osmanlı sahasında da diğer beylikler sahasında da Yahudiler vardı. İkinci Dünya Savaşı’nda bile konsolosluklarımız vasıtasıyla nice Yahudi’yi kurtardık. (Bütün bu kurtarmalar bir tarafa atılır, 1940’lı yıllardaki varlık vergisi akıllara kazınır. Kim ne kadar zarar gördü? Yahudileri burada cirmi ne? kimse bunu hesaba katmaz.)

ABD Cumhurbaşkanı Joe Biden İsrail’in hastaneyi bombalamasından saatler sonra destek için, bu ülkeye geldi. Biden denen adam, hastaneyi bombalayıp çocukları, kadınları, bütün yarılıları katlettiği hâlde “Görünen kadarıyla hastaneye yapılan saldırıyı diğer taraf düzenledi siz (İsrail) değil. Ancak birçok insan emin değil... İsrail'in cesareti ve kararı gurur verici.” diyebiliyor.

ABD madem İsrail’le bu kadar iç içe, bütün İsraillileri nüfusuna alsın. Filistinlilere de bir şart koşsun: Kutsal bölgeye Yahudiler serbest girip çıkacak.

Yahudi demek Ağlama Duvarı demek. Ağlama Duvarı neresi? Mescid-i Aksâ’nın, 30 metre ötesinde Kubbetü’s-Sahra’nın bahçe duvarının bir tarafı.

***

Meselenin düğümü: HAMAS “Aksa Tufanı”ı, Netanyahu’nun “Demir Kılıçlar”ı. Savaşın başlamasından sonra bunu yazdım:

“Yahudilerin Eski Ahit’inin Yoel kitabında şu cümleler “demir” ve “kılıç”ın dinî yerini gösteriyor:

‘Kutsal Kitab'a göre, milletler, dinlerini, dillerini, milliyetlerini, düşüncelerini bırakacaklar; silahlarını ziraat aleti yapacaklar, harbi unutacaklar, Yahudilere işçi ve köle olacaklardır. Yahudiler de, bu kalabalığa başkanlık ve peygamberlik edecekler, devlet ve saltanat sahibi olarak yaşayacaklar dünya da. İlk günahdan önceki cennet haline gelecek... Milletler kılıçlarını saban demiri yaparken, Yahudiler de saban demirini kılıç yapacaklardır. Tabiî ki neticede, kendilerine itaat etmeyen ve Yahova kanunlarına karşı gelenleri yok edecekler veya zorla itaata zor­layacaklardır. (Yoel. 3/9 – 13)’. (Doç. Dr. Hüsamettin Erdem, “Dinî Ahlâk ve İlâhî Dinlerden Yahudilik, Hıristiyanlık ve Müslümanlıktaki Bazı Ahlâkî Meselelere Mukayeseli Bir Yaklaşım”, Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, C. 3, S. 3, 1990)

İsraillilerin saldırılarına ‘Demir Kılıçlar’ adını vermeleri, savaştıklarından kesin itaat beklediklerini gösteriyor. Filistinliler ‘işçi ve köle olsunlar’ istiyorlar.

‘İtaate almak’ hedefi savaşın hiçbir zaman bitmeyeceğini gösteriyor.” (HAMAS’ın İsrail’e saldırısı dönüm noktası, 9 Ekim 2023)

Dün, yazımızı bağlarken “Bir tarafta sarıklılar, bir tarafta kipalılar. Asla ve asla ‘barış’ düşünemezler.” dedim.

“Sarık” ve “kipa” (Yahudilerin başlarına iliştirdikleri ufak takke) eksenli ideoloji sürekli çatışmayı beraberinde getirecektir. Dini özele indirsek, herkes ‘Lekum dînikum veliye din” ((Kâfirûn 109/6) dese, kendi dinini yaşasa, din sadece “tebliğ”de kalsa, mesele bitecek. “Medine Sözlemesi”nde Yahudiler ayrı yer tutar. Bu sözleşmenin bir adı “birbirine ilişmeme” değil mi?

Yakın tarihin akışını değiştiren, komünist ideolojinin ağababası Karl Marx (1818-1883), daha 25 yaşında Yahudi meselesi üzerine gitmiştir. Marx’ın anne-babası Yahudi’dir. Yahudiliği bilir. Aynı zamanda Hristiyanlığı da... Anne-babası sonra Protestanlığı seçmiştir. Bir Müslümanlığı bilmez. Ama Türkleri bilir, dolayısıyla Müslümanlıktan haberi vardır. İzafî olarak Türklerin yanındadır. İzafî demem Çarlık Rusya’sına tavrını koyarken, Türkleri öne geçirmesidir. (Geçmişte Marx ve Türkler meselesini ele aldım.)

Marx’a göre; kapitalizm Yahudilikle paralel ve hatta özdeş olduğu gibi, kapitalizmin yükselişiyle beraber Hıristiyan toplumlar da Yahudileşmişlerdir. Marx, “Hıristiyanlar'in Yahudileştiği ölçüde Yahudiler kendilerini özgürleştirmişlerdir.” der.

Marx içinde geldiği milliyeti için daha neler diyor? Birkaçını verelim:

“Yahudi dininin kendi esas temeli neydi? Pratik ihtiyaç, ego­izm (ben-merkezcilik).”

“Para, İsrail'in kıskanç Tanrısı, ki onun yanın­da başka hiçbir Tanrı var olamaz.”

“Yahudiler'in Tanrısı laikleştirildi ve bu dünyanın Tanrısı oldu. Yahudi'nin gerçek Tanrısı kâğıt paradır.”

“Yahudiler'in asılsız milliyeti tüccarın ve bilhassa finansçının milliyetidir.”

“Yahudilik sivil toplumun kemale ermesiyle zirveye ulaşır; fakat sivil toplum ise Hıristiyan dünyada mükemmel iğe ulaşır.” (Geniş bilgi için bkz.: Şener Aktürk, Marx’ın “‘Yahudi Sorunu’: Laik Devlet-Dindar Sivil Toplum eleştirisi”, Doğu Batı, S. 55, Kasım-Aralık-Ocak 2010)

Karl Marx dinsiz. Meselelere “dinsiz” dünya hayaliyle bakar.

Burada Hristiyanlıkla iç içe girmiş Yahudiliğin, Müslümanlar karşısında nasıl birlik olduğunu, Gazze’de, hastaneyi bombalayarak gösterdi. Cesaret ABD’den gelmiştir. Avrupa ülkelerinden gelmiştir.

“Demir Kılıçlar” diyerek, Müslümanlara göre muharrif (tahrif edilmiş) dinî kitapları Eski Ahit’in vaatlerinden yola çakarsanız, nereye varabilirsiniz?

Sadece kan akıtırsınız.

Yazarın Diğer Yazıları