23 Nisan 2025’te İstanbul’un Silivri açıklarında, Marmara Denizi’nde meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem, 16 milyonluk metropolü sarsarken, 180’den fazla artçı sarsıntı korku ve paniği tırmandırdı.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, depremin 13 saniye sürdüğünü ve en güçlü artçının 5.9 büyüklüğünde olduğunu açıkladı. Yetkililer, 236 kişinin panikle binalardan atlamaya çalışırken yaralandığını, ancak ciddi yapısal hasar ya da can kaybı bildirilmediğini belirtti. Ancak bu deprem, yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda derin psikolojik yaralar açtı.
Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre, doğal afetler sonrası travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ve anksiyete, afetzedelerin %20’sinde görüldü.
Bilimsel araştırmalar ve uluslararası uzmanlar, depremin psikolojik etkilerini hafifletmek için erken müdahale, sosyal destek, profesyonel terapi ve farkındalık kampanyalarının kritik olduğunu vurguladı.
İşte İstanbul’un son depreminin ruhsal izleri ve bu travmayla başa çıkmanın yolları…
Erken Müdahale: Psikolojik İlk Yardım
Depremin hemen ardından uygulanan psikolojik ilk yardım, uzun vadeli travma riskini azaltmada kritik bir rol oynadı.
The Lancet Psychiatry’de yayımlanan bir çalışma, afet sonrası ilk 72 saat içinde verilen psikolojik desteğin TSSB riskini %30 azalttığını gösterdi. Bu destek, bireylerin duygularını ifade etmesine olanak tanıyan güvenli alanlar yaratmayı ve temel ihtiyaçların karşılanmasını içeriyor.
ABD’deki Columbia Üniversitesi’nden klinik psikolog Dr. Yuval Neria, “Deprem gibi ani felaketler, kontrol kaybı hissi yaratır. Erken müdahale, bireylerin bu kaotik duyguları anlamlandırmasına yardımcı olur ve TSSB gibi ciddi sorunları önler” dedi.
İstanbul’da deprem sonrası birçok kişi parklara, camilere ve spor salonlarına sığındı; bu alanlarda psikologlar ve sosyal hizmet uzmanlarının sunduğu destek, paniği yatıştırmada etkili oldu.
Uzmanlar, özellikle çocuklarda korku ve güvensizlik hissinin yoğun olabileceğini, bu nedenle yaşa uygun iletişim ve oyun terapilerinin önemini vurguladı.
SOSYAL DESTEK: TOPLUMUN İYİLEŞTİRİCİ GÜCÜ
Sosyal destek ağları, deprem sonrası psikolojik iyileşmede güçlü bir kalkan oluşturdu.
Psychological Medicine’te yayımlanan bir çalışma, aile, arkadaşlar ve komşulardan alınan duygusal desteğin, afetzedelerde depresyon ve anksiyete riskini %25 azalttığını gösterdi. İstanbul’da deprem sonrası birçok mahallede dayanışma örnekleri görüldü; insanlar parklarda bir araya gelerek deneyimlerini paylaştı ve birbirine moral verdi.
Avustralyalı travma uzmanı Dr. Rob Gordon, “Toplum dayanışması, deprem sonrası yalnızlık ve çaresizlik hissini azaltır. İnsanlar, başkalarıyla bağlantı kurduklarında kendilerini daha güvende hisseder” dedi.
Uzmanlar, özellikle yaşlılar ve yalnız yaşayan bireylerin sosyal destek ağlarına dahil edilmesinin önemine dikkat çekti.
PROFESYONEL TERAPİ: UZUN VADELİ İYİLEŞME
Deprem sonrası TSSB, anksiyete ve depresyon gibi sorunlar haftalar, hatta aylar sonra ortaya çıkabiliyor. Journal of Traumatic Stress’te yayımlanan bir çalışma, bilişsel davranışçı terapi (BDT) ve göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işleme (EMDR) gibi yöntemlerin, deprem travması sonrası TSSB semptomlarını %60 oranında azalttığını gösterdi. Bu terapiler, bireylerin korkularını yeniden çerçevelendirmesine ve travmatik anılarla başa çıkmasına yardımcı oldu.
İngiltere’deki King’s College London’dan psikiyatrist Prof. Dr. Neil Greenberg, “Deprem gibi felaketler, zihinde kalıcı izler bırakabilir. Profesyonel terapi, bireylerin bu izleri anlamasını ve yönetmesini sağlar. Özellikle tekrarlayan artçılar, kaygıyı tetiklediği için terapiye erken başlamak önemli” dedi.
İstanbul’da 180’den fazla artçı sarsıntı, birçok kişide “tekrar olacak” korkusunu pekiştirdi; bu nedenle uzmanlar, terapiye erişimin yaygınlaştırılmasını önerdi.
FARKINDALIK KAMPANYALARI: BİLGİYLE GÜÇLENME
Deprem sonrası yanlış bilgiler ve panik, psikolojik travmayı derinleştirebiliyor. Disaster Medicine and Public Health Preparedness’te yayımlanan bir çalışma, afet farkındalık kampanyalarının halkta kaygıyı %20 azalttığını ve hazırlık davranışlarını artırdığını gösterdi. İstanbul’da deprem sonrası sosyal medyada yayılan sahte videolar ve abartılı iddialar, paniği körükledi; bu nedenle doğru bilgilendirme kritik.
Kanadalı afet psikoloğu Dr. Laurie Pearce, “Farkındalık kampanyaları, insanlara depremin ne olduğunu ve nasıl hazırlanacaklarını öğreterek kontrol hissi kazandırır. Bu, psikolojik dayanıklılığı artırır” dedi.
Uzmanlar, deprem çantası hazırlama, güvenli alan belirleme ve acil durum planları gibi adımların halka öğretilmesini önerdi
UZMANLARDAN ACİL UYARI: PSİKOLOJİK TRAVMAYI HAFİFE ALMAYIN
İstanbul’un son depremi, 1999’da 17.000 kişinin hayatını kaybettiği ve 2023’te 53.000’den fazla can alan depremlerin hatıralarını canlandırdı. Jeofizik uzmanı Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, bu depremin “büyük deprem” olmadığını, ancak Silivri yakınlarında 7.0-7.2 büyüklüğünde bir depremin mümkün olduğunu belirtti. Bu uyarılar, halkta kaygıyı artırırken, psikolojik destek ihtiyacını da öne çıkardı.
Dr. Yuval Neria, “Artçılar, sürekli bir tehdit algısı oluşturur ve bu, kronik anksiyeteye yol açabilir. Psikolojik destek, bu döngüyü kırmak için şart” dedi.
Uzmanlar, özellikle çocuklarda ve yaşlılarda travma belirtilerinin (uykusuzluk, kâbuslar, aşırı korku) yakından izlenmesini ve gerekirse profesyonel yardım alınmasını önerdi. AFAD, artçıların günler, hatta haftalar sürebileceği konusunda uyardı; bu nedenle psikolojik dayanıklılık için toplumsal çaba şart.
TRAVMAYI BİLGİ VE DESTEKLE AŞIN!
İstanbul’un 6.2’lik depremi ve artçıları, fiziksel hasardan çok psikolojik izler bıraktı. Erken müdahale, sosyal destek, profesyonel terapi ve farkındalık kampanyaları, bilimsel olarak kanıtlanmış yöntemlerle bu travmayı hafifletti.
The Lancet Psychiatry’e göre, doğru psikolojik destekle afetzedelerin %70’i travma sonrası iyileşme gösterebiliyor. Deprem korkusunu bilgiye ve dayanışmaya dönüştürerek ruhsal sağlığınızı koruyabilirsiniz. Ancak, travma belirtileri devam ederse, bir psikolog veya psikiyatriste başvurmak kritik önem taşıyor.