Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mevlüt Uluğtekin YILMAZ

Mevlüt Uluğtekin YILMAZ

İzmir’in dağlarında çiçekler açar...

15 Mayıs 1919’dan,
9 Eylül 1922’ye kadar düşman işgalinde kalan İzmir ilimizin tarihî derinliğini -köşenin aldığı kadar- kısaca anlatmak istiyorum.
İzmir... Adı üstünde; Güzel İzmir! Anadolu’nun göz alıcı, gönül ferahlatıcı kentlerinden birisi... Adalar (Ege) Denizi, Karaburun ve Foça arasından süzülerek -sanki İzmir’in kurulmasını sağlamak için- özellikle körfezleşmiş gibidir. Denizin kavis verdiği bu kıyı üstünde, paha biçilmez bir yüzük taşı görünümündedir İzmir.
Güzel İzmir tarihte ilk kez Bayraklı-Tepekule’de kurulur. Kurucularının M.Ö. 3000 yıllarında Anadolu yönünden gelenler olduğu bilinmektedir. Tarihçi Strabon, bu kenti -Yunanlıların değil-  Smurne adlı bir Amazon’un kurduğunu ve kentin ilk adının Smurne olduğunu belirtir.
Anadolu Hitit Devleti’nin, M.Ö. 1200-1100 yıllarında yıkılmasıyla beraber; Ege Bölgesi’nde Yunan kentleri kurulmaya, kurulu kentlere Yunanlılar yerleşmeye başlar. Bir başka deyişle, Bayraklı’da, bir Amazon, Leleg kenti olan Smurne, kuruluşundan tam bin yıl sonra Yunan adı ile anılır...
İzmir, sadece eski Yunanlıların değil; Lidyalıların, Friglerin, Perslerin egemenliğini de gördü. Daha sonra Roma etkisinde kaldı. M.S. 440 yılında Atilla komutasındaki Hun Türkleri, İzmir’den başlayıp Anadolu içlerine kadar ilerlediler. Bu kent, bir süre Arapların akınlarına da sahne oldu. Bizans, tekrar kenti yönetmeye başladı. Bizans etkisi, 11. Yüzyılın ikinci yarısına kadar sürdü... Bu tarihten sonra, İzmir, artık Müslüman Türklerin mekânıdır.
Malazgirt’ten giren Oğuz boyları, köhnemiş Bizans yönetiminde inleyen Anadolu halkının umudu olur. Hak ve adalet terazisini elinde tutan Türkler, diğer Anadolu kentleri gibi İzmir’i de ihmal etmezler. 1075’de Bizans’ın manevî başkenti olan İznik’i alıp, halkına Türk töresini, İslam inancını tanıtan Kutalmışoğlu Süleyman Şah, bir yıl sonra İzmir’dedir! Kutalmışoğlu’nun ölümü üzerine Güzel İzmir Çaka Bey’in yönetimine girer. Bir ara Bizans etkisinde kalsa da, Anadolu’ya egemen olan Türk Beylikleri, bu güzel kenti donatmaya kararlıdırlar. Nitekim çok geçmeden Aydınoğulları’ndan Umur Bey, İzmir’i yönetmeye başlar.
Ve Osmanlılar... Osmanlılar, Orhan Gâzi döneminden itibaren İzmir’de etkili olmayı sürdürürler. Öyle ki; yöre halkı Türk yönetimine girmek için elinden gelen her şeyi yapar. Tarihin şaşmaz kalemi bu olayı şöyle yazar: “Osmanlı Sultanı Çelebi Mehmet 1415 yılında İzmir’i almaya çalışırken, kendisine Rodos Şövalyeleri, Midilli Prensi ve diğer Hıristiyan reisler de yardım etti...”
İzmir, ticari merkez olma özelliğini Osmanlı yönetiminde huzur içinde sürdürdü... Ve bir gün ufku karardı bu güzel kentin. 1. Dünya Savaşı sonrasında, galip devletler desteğindeki Yunan askerleri, 15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıktı. İşgale karşı, ilk direnişi Gazeteci Hasan Tahsin gösterdi. Millî Mücadele yıllarında düşman işgalinde kalan bu güzel kent,
9 Eylül 1922’de kahraman Türk ordusunca kurtarıldı. Bu ordunun yenilmez Başkomutanı Gâzi Mustafa Kemal Paşa, Belkahve’den İzmir’e bakarken, düşmanın kaçarken yaktığı mahallelerin dumanları hâlâ tütüyordu...
1. İktisat Kongresi’ne ev sahipliği yapan ‘Güzel İzmir’, Cumhuriyetimizle daha bir güzelleşti... Bugün, Cumhuriyetimizin temel değerlerine bağlı halkıyla, modern mimarisiyle, uluslararası fuarıyla, sanayi ve ticaret merkezi olmasıyla; dünya kentleriyle yarışır durumdadır.
İliştiri: Sayın Murat Şengül geçen hafta tanıttığım ‘İngiliz Kemal’in, spor yaptığı kulübün Fenerbahçe olduğunu bildirdiler. Katkısı için teşekkür ederim.

Yazarın Diğer Yazıları