Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mevlüt Uluğtekin YILMAZ

Mevlüt Uluğtekin YILMAZ

Cumhuriyet

Sevgili Okuyucum,

17 yaşındaki torunum Yağmur Ozan ÖZBEN, okulunun haricinde kendi değimiyle "Ulusunu bilinçlendirmek." için birçok yazı yazıyor. Bunlardan biri de 29 Ekim Cumhuriyet bayramımız ile ilgili oldu. Buyurun hep beraber bir Türk gencinin kaleminden çıkan o güzel satırları okuyalım...

Başta Atatürk'ümüz olmak üzere, devlet büyüklerimiz 28 Ekim 1923 tarihinde Çankaya köşkünde akşam yemeğindeydi. Atatürk'ün eşi Latife Hanım da toplantıya katılmıştı. Latife Hanım'ın heyecanı o kadar büyüktü ki yemeklerin o günün şanına yakışır olması için kaç kez mutfağa gidip geldiğini bile bilmiyordu. Heyecanının sebebi o yemekte konuşulacak konu hakkında bilgi sahibi olmasıydı.

   Toplantıda seçimler konuşuluyordu. Meclise girenler, giremeyenler vardı. Atatürk bir süre sonra masada duran bıçağı eline alıp derin bir şekilde soluklandı... Ayağa kalktı ve tabağına bıçakla hafifçe vurup ses çıkararak "Beyler!" dedi. Herkes susmuş o yüce Türk'ün ne söyleyeceğini bekliyordu. O da heyecanlıydı... Kaşları çatıktı ama... O,  mavi gözlerinde güleç bir ifade ile arkadaşlarına bakıyordu... Atatürk bu suskunluk sağlanınca kendinden emin bir sesle şunu söyledi: "Efendiler, yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz." Bu sözün ardından dikkatlice konuklarının yüzlerine baktı. Onların tepkilerini merak ediyordu. Ortalık çok sessizdi. Bir süre sonra nihayet alkışlamak birilerinin aklına geldi ve Çankaya Köşkü alkışlarla inledi.

   Atatürk alkışlar dinince konuşmasına devam etti: "Efendiler! Türkiye Devleti'nin hükümet şekli Cumhuriyet'tir. Bunu Anayasa'mıza yarınki Meclis toplantısında koyduracağız. Hazırlıklarımızı bir kez daha gözden geçirmemiz lazım."

   O gece İsmet Paşa ve Atatürk saatlerce mecliste sunulacak olan önerge için çalıştılar. İsmet Paşa'nın gözleri, uykusuzluktan kan çanağı olmuştu. Atatürk'ün dinlenmesi için tüm ısrarlarına rağmen çabalamaya devam ediyordu. Nihayet bir süre sonra ikna oldu ve Çankaya Köşkü'nde birkaç saat dinlendi.

   Ertesi gün saat 10'da Parti grubunda yapılan toplantıda, Mustafa Kemal Paşa Genel Başkan olarak Hükümet buhranının mevcut sistemden kaynaklandığını, bunun çözümünün istikrarlı bir sistemde olduğunu belirttikten sonra değişiklik önergesini okuttu:

1) Türkiye Devleti'nin Hükümet şekli Cumhuriyettir.

2) Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur.

3) Türkiye Devleti, Hükümetin inkisam ettiği idare şubelerini İcra Vekilleri (Bakanlar Kurulu) vasıtasıyla idare eder.

 

   Bu önerge Parti toplantısında tartışıldı... Büyük Millet Meclisi'nin aynı akşam 29 Ekim 1923'te saat 18.45'te yaptığı toplantıdan sonra 20.30'da "YAŞASIN CUMHURİYET" sesleri arasında Cumhuriyet ilan olundu ve yeni Türk Devleti'nin adı kondu. "TÜRKİYE CUMHURİYETİ". Hemen arkasından da Türk Ulusu'nun kurtarıcısı Gazi Mustafa Kemal oy birliği ile Cumhurbaşkanı seçildi. Kürsüye gelen Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, kendisini Cumhurbaşkanı seçen Meclis'e teşekkür ettikten sonra "Son yıllarda Ulusumuzun fiili olarak gösterdiği kabiliyet ve istidat, kendi hakkında kötü düşüncede bulunanların ne kadar tetkikten uzak görünüşe önem veren insanlar olduğunu pek güzel ispat etti. Ulusumuz kendisinde bulunan nitelikleri ve değeri, Hükümetin yeni adıyla uygarlık dünyasına çok daha kolay gösterebilecektir. Türkiye Cumhuriyeti, dünyada işgal ettiği yere layık olduğunu eserleriyle ispat edecektir... Türkiye Cumhuriyeti mutlu, başarılı ve muzaffer olacaktır." sözleriyle konuşmasını tamamladı. Mustafa Kemal Cumhurbaşkanı seçildiğinde henüz 42 yaşındaydı. Cumhuriyetin ilk Başbakanı da İsmet Paşa oldu.

Herkesin içinde şu sözler yankılanıyordu:

Seni sevmek Gâzi Paşam;                                               

Kutlu bir koşu tutturmak akıl yolunda,                         

Türklükle coşmak,                                                         

Ak ufuklarla buluşmak demek!                                      

Cihan bilir, nasıl kavuştuk;                                             

Sinmiş kulluktan, hür millete                                          

Ve Türk adlı devlete!         

 

Türkiye'de Cumhuriyetin ilanı Time Dergisinde dünyayı değiştiren seksen olaydan biriydi.                                          

   Neydi Cumhuriyet? Cumhuriyet Özgürlüktü... Özgürlük ise yapmak istediğini yapmak değil; daha çok yapmamak istediğini yapmamaktı. Türk Devletinin yıldızı tekrar parlamaya başladı. Türk Milleti 29 Ekim 1923'te yeniden doğmuştu...

Gazi Paşam,

Gök tanık olsun!

Yer tanık olsun!

Hiç kuşkun olmasın!

Tanık olsun tüm canlar,

Namus bildik emanetini...

Ufkumuzda ilkelerin,

Sonsuzlukta yaşayacak Cumhuriyetin!

"BENİM NAÇİZ VÜCUDUM ELBET BİRGÜN TOPRAK OLACAKTIR ANCAK, TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLELEBET PAYİDAR KALACAKTIR." MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Cumhuriyetimizi bizlere armağan eden, başta Atatürk'ümüz ve silah arkadaşları olmak üzere tüm şehitlerimizin yeri yurdu Uçmağ olsun.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.

Esen Kalın Efendim.

Yazarın Diğer Yazıları