Kadınların maruz kaldığı şiddetin etkileri, olayın hemen ardından sona ermek yerine, uzun yıllara yayılan sessiz bir travma döngüsüne dönüştü.
Fiziksel izler kaybolsa dahi, mağdurların psikolojik ve nörolojik sağlıklarında meydana gelen tahribatın, yaşam kalitelerini derinden etkilediği gözlendi.
NÖROBİLİMSEL KANITLAR: TRAVMA BEYNİ YENİDEN ŞEKİLLENDİRDİ
Kalıcı etkinin bilimsel temelleri, özellikle nörobilim alanında yapılan kapsamlı araştırmalarla ortaya konuldu.
Harvard Tıp Okulu'ndan Dr. Ethan Vance, şiddete maruz kalan kadınların beyin taramalarını inceleyen bir araştırmanın sonuçlarını değerlendirerek, "Kronik stres ve travma, beynin özellikle amigdala (duygusal tepkileri yöneten bölge) ve hipokampus (hafıza ve öğrenmeden sorumlu bölge) yapılarında kalıcı değişikliklere yol açtı" ifade etti.
Dr. Vance, bu nörolojik değişimin, kadınların sürekli tetikte olma, uyku bozuklukları, kronik anksiyete ve travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) semptomlarını uzun süre sürdürmesinin temel nedeni olduğunu açıkladı.
UZMANLAR UYARDI: İZOLASYON VE UTANÇ HİSSİ İYİLEŞMEYİ ENGELLEDİ
Konuyla ilgili görüş bildiren Birleşmiş Milletler Kadın Birimi'nin (UN Women) danışmanlarından Prof. Dr. Anya Petrova, toplumsal damgalama ve utanç duygusunun, şiddet mağduru kadınların yardım arayışını engellediğini vurguladı.
Prof. Dr. Petrova, "Kadınlar, yaşadıklarını anlatmaktan çekinme ve yargılanma korkusu nedeniyle kendilerini toplumsal yaşamdan izole etti. Bu durum, travmanın işlenmesini ve iyileşme sürecini ciddi şekilde baltaladı. Şiddet, fiziksel bir olaydan ziyade, kurbanın dünyayla ilişkisini temelden sarsan ve güven duygusunu yok eden bir süreçtir" şeklinde konuştu.
Londra Ekonomi Okulu'ndan (LSE) Dr. Marcus Klein ise, şiddet mağdurlarının ekonomik ve sosyal sonuçlarına odaklanarak, travmanın iş gücüne katılımı ve kariyer gelişimini de olumsuz etkilediğini belirtti.
Dr. Klein, "Sürekli bir tehlike algısıyla yaşamak, odaklanma yeteneğini düşürdü ve bu durum, kadınların uzun yıllar boyunca finansal bağımsızlığını kazanmasını zorlaştırdı. Şiddet, yalnızca bireysel bir trajedi değil, aynı zamanda küresel ekonomiye de yük olan büyük bir halk sağlığı sorunudur" dedi.
Bilimsel araştırmalar ve uluslararası uzman görüşleri, kadınların maruz kaldığı şiddetin yalnızca anlık bir olay olmadığını; aksine, yıllar süren, derinlemesine psikolojik ve nörolojik etkiler bırakan bir sağlık krizi olduğunu net bir şekilde ortaya koydu.