Kahveci Kambur Ahmet'in çift yazan tebeşiri...

Balat'tan epey ünlü çıktı. Bunların ulusal düzeyde tanınanları var. Bestekârlar, yazarlar bir hayli fazla. Futbolcular da öyle. Hem oyuncu hem yönetici olarak Şadan Kalkavan önemlilerdendi.

Bu seviyede iki isim kaldı. Biri bölgenin sözü dinleneni Hüseyin Movit. Kültürden sanata tanımayan yok. Türkçe Gönüllüleri-Dil İzleme Grubu'nun yılmaz savaşçısı. Radyolar ve televizyonlarda boy gösteriyor. Köşe yazıyor. Onlarca kitabı "baş ucu" denilen kalitede.

Hâlen en popüler isim Süleyman Soylu. Kökeni Trabzon olsa da, doğup büyüdüğü yer bu bölge. Arada kızanlar çıksa bile politikaya ilk adımı burada attı. Gençliğinde ne ise şimdi de aynı çalışkanlıkta. Arada birazcık diplomatik olabilse daha az tepki alacak.

Ortak özelliğimiz Demirel Baba'ya duyduğumuz sevgi ve saygı. Hâlâ merak ettiğim konu adının Süleyman olmasında büyüklerinin katkısı var mı?

Perde gerisindekiler

Balat'tan iki de önemli kahveci geçti. Biri Saffet. Diğeri Kambur Ahmet. Bunların işlettiği yerler arı kovanı gibiydi. Takılanların çoğu önemli isimlerdi. Girişte bulunan bilardoların ve en üstteki oyun salonlarının müdavimleri arasında epey azınlık vardı. Hepsi de önemli iş adamlarıydı.

Emniyetçiler

İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün Sirkeci'deki Sansaryan Han'ında olduğu yıllarda, pek çok polis müdürü Balat'a takılırdı. Bunun da sebebi Ahmet Ateşli'nin Balat'ı ikamet olarak kullanmasıydı. Ateşli'nin kim olduğunu bilmeyenler için biraz bilgi vereyim. O dönem polisin gözbebeği, "ağır suç masası" idi. En önemli işlere hep bu bölüm bakardı. Başlarında da Ahmet Ateşli. Mehmet Ağar dâhil aklınıza hangi ünlü polis geliyorsa çoğu Ahmet Abi'nin "rahle-i tedrisi"nden geçmiştir.

Bir haksızlık

Sansaryan'daki bu bölüm terörün patladığı yıllarda Siyasi Şube'yle birlikte çalışır hâle gelmişti. Teröre karşı devlet egemenliğini ayakta tuttular.

Hatta Ateşli, Merter'de düzenlenen suikastta 34 mermi yedi. Dalağı alındı, parmakları sakat kaldı. Yine de çalıştı.

Geçenlerde Fatih Altaylı'nın Mehmet Ağar'a bindirmesine üzülmüştüm. İçimde kalmıştı. Altaylı'nın sözünü ettiği yıllarda Ağar İstanbul Emniyet Müdürü değildi ama vekiliydi. Yani önemli isimlerdendi. Ünal Erkan'la hatta Şükrü Balcı ile yapışık kardeş gibi çalıştılar.

Kimse kusura bakmasın, dönemin belediyesi militan solculara iş bulma merkezine dönüşmüştü. Belpa'sı, Beltaş'ı, aklınıza neresi geliyorsa militanlarla doldurulmuştu. Bir ara öyle hâle geldiler ki, Siyasi Şube'de bunlara özel bölüm ihdas edildi. Altaylı o yıllarda hiç Birinci Şube'den içeri girdi mi acaba? "Ağar, İstanbul Emniyet Müdürlüğü yapmadı ki" şeklindeki karalaması kolay!

Sadede gelelim

Doğuştan engelli olan Kahveci Kambur Ahmet konusuna gelince ona "semtin filozofu" demek mümkündü. Dolapdere imalatı havuzlu buzdolabı kullanırdı. İçinde de üç ayrı çini kova. Vişne, ayran ve su bunlara doldurulurdu.

Çok sıcak günlerde vişne ya da ayran bittikçe içine soğuk su ilave ederlerdi.

Bir gün baktım kambur Ahmet ayrana su takviyesi yapıyor. Sokuldum ve kulağına fısıldadım; "Abi bu artık yoğurt suyuna döndü." Gülerek bana döndü ve "Evladım bu ayran değil soğukluk, soğukluk" dedi. Onun bu lafını arada kullanıyorum. Rahmetlinin diğer özelliği ölene kadar kullandığı tebeşiriydi. Tezgâhın gözlerine sakladığı "hesap tebeşirleri" ilginçti. Ne içilip yenildiyse, masanın ayaklarına bu tebeşirlerle kayda geçerdi. Hani deriz ya; "çetele tutmak."

İlginç olan ortası oyulmuş o tebeşirle çekilen her çizgi çift olarak kayda geçerdi.

Ve günümüzde

Hatırlayın her seçim yaptığım uyarıyı "tebeşire dikkat". Muhalefet bu kez, sayımları iyi kontrol etti "Bursa, Balıkesir, Uşak vb.. hariç". Özellikle İstanbul'da müthiş başarılı oldular. Ak Parti ve yandaşı İBB'yi kaybetti. Bu defa da iktidarın değişik bir yola başvurduğunu gözlemledik. Allem edildi, kallem edildi İstanbul'da Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı 23 Haziran'da tekrarlama kararı aldırdılar. Ana gerekçeyi görüyorsunuz: "Sandık kurullarının oluşumunda usulsüzlükler tespit edildi." En dramatik olan YSK'nın geçmişte verdiği kararların tam tersini gördük.

Şu saatten sonra söyleyeceğim tek şey var; 23 Haziran'da Kahveci Kambur Ahmet'in "çift yazan tebeşiri"ne dikkat edilmeli. Muhalefet gözünü açmayı öğrendiğine göre zafer onlarındır.

Ekrem İmamoğlu'nun atacağı fark en az 50 bin olacaktır. Bunu anlamak için vatandaşın arasında şöyle bir tur atmak yeter...

...

GÜNÜN SÖZÜ

Hiçbir olay, öncesinde yaydığı korku kadar kötü değildir. Juli Zeh

 

Yazarın Diğer Yazıları