Denizcilik dünyası, yapay zekâ teknolojisinin sınırlarını zorlayan bir yeniliğin eşiğinde. Kaptan Yapay Zekâ olarak adlandırılan sistemle donatılmış dünyanın ilk tam otonom gemisi, Atlas Okyanusu’nda tarihi bir yolculuğa çıkmaya hazırlanıyor. Peki, bu çığır açan teknoloji demir aldı mı, yoksa hâlâ hazırlık aşamasında mı? Bilim insanları ve denizcilik uzmanları, bu sorunun cevabını merakla bekledi.

2021 yılında tanıtılan ve IBM’in öncülük ettiği Mayflower Otonom Gemisi, yapay zekâ destekli navigasyon sistemiyle denizcilik tarihinde bir dönüm noktası oluşturmuştu.

15 metre uzunluğundaki bu trimaran, İngiltere’den ABD’ye uzanan tarihi Mayflower rotasını insan müdahalesi olmadan tamamlamayı hedeflemiş, ancak teknik sorunlar nedeniyle yolculuğunu yarıda kesmek zorunda kalmıştı.

IBM’in Teknoloji Direktörü Andy Stanford-Clark, o dönemde geminin sensör sistemlerinin ve yapay zekâ kaptanının okyanus koşullarına uyum sağlamada büyük bir başarı gösterdiğini belirtmiş, ancak “tam otonomi için daha fazla optimizasyona ihtiyaç var” demişti.

2025 itibarıyla, Mayflower projesi yeni bir aşamaya ulaştı. ProMare derneği ve IBM iş birliğiyle geliştirilen gemi, Atlas Okyanusu’nu tamamen otonom bir şekilde geçmek için son hazırlıklarını tamamladı.

Projenin mimarlarından Brett Phaneuf, “Okyanuslar, iklimimizi düzenleyen ve gezegenimizin yaşam kaynağı olan en büyük ekosistemler. Otonom gemiler, bu alanları keşfetmek ve korumak için benzersiz bir fırsat sunuyor” diyerek projenin önemini vurguladı.

Phaneuf’a göre, geminin yapay zekâsı, deniz memelilerinin popülasyonunu izlemekten okyanus kirliliğini analiz etmeye kadar çok yönlü bilimsel araştırmalar için tasarlandı.

Geminin yapay zekâ sistemi, radar, GPS, yüksek çözünürlüklü kameralar ve su derinliği dedektörleri gibi 30’dan fazla sensörle donatılmış durumda. IBM’in geliştirdiği makine öğrenmesi modelleri, bir milyondan fazla deniz görüntüsüyle eğitildi. Bu sayede gemi, kargo gemilerinden balıkçı teknelerine, hatta su altında kalan konteynerlere kadar potansiyel tehlikeleri tespit edebiliyor.

Londra Üniversitesi’nden oşinografi uzmanı Prof. Helen Czerski, “Bu teknoloji, sadece navigasyonla sınırlı değil. Okyanusların bilinmeyen bölgelerini haritalandırmak ve iklim değişikliğinin etkilerini anlamak için devrim niteliğinde bir araç” yorumunda bulundu.

Öte yandan, HD Hyundai’nin yan kuruluşu Avikus tarafından geliştirilen Prism Courage gemisi, Meksika Körfezi’nden Güney Kore’ye 20 bin kilometrelik bir yolculuğu tamamlayarak otonom navigasyonun ticari potansiyelini ortaya koymuştu. Prism Courage’ın kaptanı Young-hoon Koh, yapay zekânın rota optimizasyonu sayesinde yakıt verimliliğini yüzde 7 artırdığını ve 100’e yakın çarpışmadan kaçındığını belirtmişti. Ancak bu yolculuk, tam otonom olmaktan ziyade yarı otonom bir sistemle gerçekleşmişti. Avikus’un CEO’su Lim Do-hyeong, “Tam otonom gemiler için altyapı hazır, ancak liman operasyonları ve kalabalık rotalarda insan müdahalesi hâlâ kritik” diyerek mevcut sınırlamalara dikkat çekti.

Mayflower Otonom Gemisi’nin Atlas Okyanusu yolculuğu, bu sınırlamaları aşmayı hedefledi. Projenin 2025 yazında başlaması planlanıyor, ancak kesin bir tarih henüz açıklanmadı.

İngiltere’deki Plymouth limanından yola çıkacak olan gemi, üç haftalık bir yolculukla ABD’ye ulaşmayı amaçladı.

Denizcilik teknolojileri uzmanı Dr. Sarah Webb, Swinburne Teknoloji Üniversitesi’nde yaptığı açıklamada, “Bu yolculuk, otonom sistemlerin güvenilirliğini test etmenin ötesinde, denizcilik sektörünün karbon ayak izini azaltma potansiyelini de ortaya koyacak” dedi.

Otonom gemilerin gelecekteki rolü, sadece bilimsel araştırmalarla sınırlı değil. Uzmanlar, bu teknolojinin küresel ticarette devrim yaratabileceğini düşünüyor. Panama Kanalı gibi yoğun rotalarda gemi geçişlerinin kuraklık nedeniyle kısıtlandığı bir dönemde, otonom gemilerin daha verimli rota planlaması sunması, maliyetleri ve çevresel etkileri azaltabilir. Ancak, Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) henüz tam otonom gemiler için küresel bir düzenleme oluşturmuş değil.

IMO’nun teknik direktörü Heike Deggim, “Otonom gemilerin güvenliği ve yasal sorumluluğu, önümüzdeki on yılın en büyük tartışma konularından biri olacak” dedi.