"Katile TRT mikrofonu, şehit anasına mahkeme evrakı"

"Katile TRT mikrofonu, şehit anasına mahkeme evrakı"
Dokuz Sütun Gazetesi yazarı Fatih Ergin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Şehit Anaları Derneği Başkanı Pakize Akbaba'ya hakaret davası açmasını köşesine taşıdı.

Dokuz Sütun Gazetesi yazarı Fatih Ergin, Şehit Anaları Derneği Başkanı Pakize Akbaba'ya Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından hakaret davası açılmasını köşesine taşıdığı bugünkü yazısında, "Ne yazık ki, kırmızı bültenle aranan 74 şehidimizin katiline TRT mikrofonunu uzatanlar, Millî Mücadele'nin kadın kahramanlarının timsali olan şehit anası Pakize Akbaba'ya mahkeme evrakını uzattılar. Pakize Akbaba'nın ''Ben anayım, ben Cumhuriyet kadınıyım, ben şehit anasıyım, ben Atatürk'ün izinden giden anayım, bu analar ölmeden Cumhuriyeti yıkamayacaksınız.'' demesi mi yoksa AKP'nin FETÖ ile koalisyon yaptığı günleri hatırlatması mı sorun oldu?" dedi.

Ergin yazısında, Erdoğan'ın açtığı bu dava ile Türk milleti ile davalı haline geldiğini belirtirken, "Peki şehit anaları, şehit çocukları, gaziler kime dava açsın? Teröristbaşı Öcalan'a "sayın" denilmesini, bebek katilinin posterini ve PKK paçavrasını taşımayı suç olmaktan çıkarmayı bir marifetmiş gibi anlatan Bülent Arınç'tan davacı olma hakları yok mu? 2004'teki MGK kararını Pensilvanya'daki "muhterem hoca efendilerinin" sözde hizmet hareketine bir zarar gelmesin diye uygulamayan ve bunu da böbürlene böbürlene anlatan dönemin AKP'li bakanları için davacı olmak hakları değil mi?" diye sordu.

Fatih Ergin, "Türk kadını, Türk anası yenilmeyecek!" başlıklı yazısının tamamı şöyle:

AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın hakaret davası açtığı Şehit Anaları Derneği Başkanı Pakize Akbaba ile, teröristbaşı Öcalan'ın mektuplarının yeniden kamuoyuna aktarılmaya başlandığı Mayıs ayından bu tarafa defalarca görüşüp duygu ve düşüncelerini haber yaptım. Bu görüşmelerden birinde telefonumu şehit oğlunun kabri başında açmış ve şehitlikten bana ağlayarak açıklamalarda bulunmuştu. Daha ilk telefon görüşmemiz sonlandığında, "ben yıllardır tanıyorum bu kadını" dedim kendi kendime. Nasıl tanımayayım? Yüreğinde coşku, sevgi ve şefkatin bir arada yaşadığı, mertliği, yiğitliği dillere destan o saf Anadolu kadını, o mübarek Türk anasıydı...

Tanıyordum Pakize anayı... Kastamonu'da İstiklal Yolu'nda kağnısıyla cepheye gidecek cephaneleri taşırken donarak hayatını kaybeden şehit Şerife Bacı'dan tanıyordum! Çete kurup düşman ordularını haklayan Kara Fatma'dan biliyordum. Eşiyle birlikte dağlara çıkıp düşmana karşı çarpışan şehit Gördesli Makbule'den, Aziziye Tabyalarında Nene Hatun'dan hatırlıyordum onu! Millî Mücadele yıllarında sadece cephede değil, cephe gerisinde de mücadele ederek yaralıların bakımını yapan, cepheye cephane taşıyan, silah imalathanelerinde, demir yolu tamirinde çalışan, siper kazan, askerler için dikimevlerinde giyecek diken, ordu için giyecek, yiyecek, para toplayan, işgalleri protesto için mitingler yapan, dünyanın en modern ordularına karşı hiç tereddüt etmeden vatanı için canından, malından, evladından, eşinden geçen isimli isimsiz Türk kadınlarından biliyordum...

Ne yazık ki, kırmızı bültenle aranan 74 şehidimizin katiline TRT mikrofonunu uzatanlar, Millî Mücadele'nin kadın kahramanlarının timsali olan şehit anası Pakize Akbaba'ya mahkeme evrakını uzattılar. Pakize Akbaba'nın ''Ben anayım, ben Cumhuriyet kadınıyım, ben şehit anasıyım, ben Atatürk'ün izinden giden anayım, bu analar ölmeden Cumhuriyeti yıkamayacaksınız.'' demesi mi yoksa AKP'nin FETÖ ile koalisyon yaptığı günleri hatırlatması mı sorun oldu? Yoksa böyle diyerek, "Cumhuriyet'i reklam arası görenlere" de mi Millî Mücadele'nin kadın kahramanlarını hatırlattı Pakize Akbaba da, morallerini mi bozdu? Pakize ana, Türk milletinin Peygamber Ocağı dediği TSK'yı CIA'nin FETÖ'sü ile bir olup kumpasa getirenlere, "davanın savcısıyım" diyenlere iki çift laf etti diye mi suçlu? Çözüm Süreci ile PKK terör örgütüne altın dönemini yaşatanları, PKK hamisi Barzani'yi kırmızı halılar ve Kürdistan paçavraları ile karşılayanları hedef aldı diye mi Pakize ana ile dertleri? 

Peki şehit anaları, şehit çocukları, gaziler kime dava açsın? Teröristbaşı Öcalan'a "sayın" denilmesini, bebek katilinin posterini ve PKK paçavrasını taşımayı suç olmaktan çıkarmayı bir marifetmiş gibi anlatan Bülent Arınç'tan davacı olma hakları yok mu? 2004'teki MGK kararını Pensilvanya'daki "muhterem hoca efendilerinin" sözde hizmet hareketine bir zarar gelmesin diye uygulamayan ve bunu da böbürlene böbürlene anlatan dönemin AKP'li bakanları için davacı olmak hakları değil mi? Değil şehit analarının ve yakınlarının, bütün bir Türk milletinin hakkıdır bu ve daha nice gaflet ve dalaletinden dolayı iktidar sahiplerine dava açmak! Onun için dava, Pakize Akbaba'ya değil, onun sesi olduğu bütün şehit analarına ve Türk milletine açılmıştır. Zira şehit Türk'ün şehidi, anası da Türk'ün şehit anasıdır. Erdoğan, farkında mı bilinmez ama açtığı bu dava ile Türk milleti ile davalı haline geldi.

Ülkesini bırakıp kaçan Suriyelilerin duasını kutsayan, onları "muhacir" görenlerin, vatan sevgisine örnek olarak Suriyeli bir çocuğun gözlerini işaret edenlerin, elbette ki Pakize Akbaba'nın vatanseverliğini anlamasını beklemek abes olur. Ancak bir gerçek vardır ki; adaletin peşini bırakmayanlar analardır. Evlatlarının haklarını size yedirtmeyecek, hatıralarını size çiğnetmeyecek olan analardır. Analar, şehit anaları... Dalıp gittiklerinde kendi kendilerine konuşan sesleri, her seferinde şehidiyle buluşan nefesleri vardır... Kimilerinin dava açacağı, milyonların ise kurban olacağı, şehitlerimizin bize emanetidir onlar! Mahkeme Pakize ana için ne karar verir bilinmez. Zira "Yüce Türk Milleti Adına Karar" diye başlayan, Türk'e aleyhtar ne mahkeme kararları gördü bu memleket! Lakin millî vicdanlarda tek celsede karar verilmiştir... Bu topraklarda Türk anasının, Türk kadınının yenilmeyeceğini, tarih bir defa daha gösterecek!

 

 

 

İlgili Haberler