Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ahmet B. ERCİLASUN

Ahmet B. ERCİLASUN

Kelime arama

Hiçbir insan ana dilinin bütün kelimelerini bilemez. Dil bilimcilerin dahi bilmediği kelimeler vardır. Benim mesleğim de Türk diliyle uğraşmak. Ama sık sık sözlüklere bakıp kelime ararım. Bazen anlamını bildiğimi sandığım bir kelimenin farklı anlamda olduğunu görürüm. Kelimenin alt anlamlarını bilmediğim veya hatırlayamadığım da çok olur.

Çeşitli mesleklerle ilgili terimlerin birçoğu sadece o meslekle uğraşanlar tarafından bilinir. Meslekî terimlerin bazıları da artık herkesin bildiği kelimeler hâline gelmiş olabilir. Yine de sözlüğe bakmaktan vazgeçmemek gerekir. Üstelik şimdi bir de genel ağ var. Genel ağda birçok sözlük ve ansiklopedi bulunuyor. Uzmanların veya meraklıların yazdığı yazılar da var. Dikkatli kullanmak şartıyla bunlara da bakılabilir.

Kendi kendimizi sansürlediğimiz bugünlerde ben de bir kavramı merak ettim. Acaba bir insanın kendi kusurlarını başkasına yüklemesine ne denir? Mesela bir insan çok yalan söylüyor ama yalancılığı asla kendine kondurmuyor; hep başkalarını yalancılıkla suçluyor. Yahut da bir insan çok kindar ama kindarlığı asla üstüne almıyor; daima hasımlarının kindar olduğunu iddia ediyor. Adam çok korkak ama hep başkalarına korkak diyor. Başka örnek vermeye gerek var mı? Anladınız.

Psikiyatride veya psikolojide mutlaka bunun bir adı olmalı. İşte buldum, bu psikolojik bir arıza imiş ve adı da “psikolojik projeksiyon” imiş. Kavram için güzel bir Türkçe karşılık da bulunmuş: Yansıtma. Harika değil mi? Sizde psikolojik bir arıza var, ama bunu karşınızdakilere yansıtıyorsunuz. Kin ve nefretin âdeta mücessem bir örneğisiniz, ama hasımlarınızın kin ve nefretten beslendiğini iddia ediyorsunuz. “Yansıtma” hakikaten mükemmel bir karşılık olmuş. Kim bulduysa kutlamak lazım.

Terimi ararken bir bilgi daha edindim. Yansıtma, narsisizmin bir özelliğiymiş; yani genellikle narsist kişilerde bu bozukluk görülürmüş. Bunu öğrendikten sonra çevreme bir göz atayım dedim. Aman Allah’ım, neredeyse bütün kendini beğenmişler yansıtmacı. Adam hem benden büyük hiç kimse yok, diyor; hem de karşısındakini kibirli olmakla suçluyor. Pes vallahi diyorum ve başka kelimeler aramaya koyuluyorum. 

Hangi kelimeleri aramalıyım diye düşünürken bugünlerde kulağıma çok çalınan bir dizi kelime geldi önüme: Utanmaz, arsız, hayâsız, yüzsüz…

Evlere hapsedildiğimiz bugünlerde bu kelimeler nereden gelip kulağıma çalınıyor? Sosyal medya dedikleri bir şeyler var ya, oralardan kulaklara ve gözlere yol var. Bazı yollar sadece geliş, bazıları gidiş geliş. Benim sosyal medya ile de çok ilgim yok ama genel ağa sık sık giriyorum. Oradan benim kulaklarıma da birçok şeyler çalınıyor. Bir de telefonlar var tabii.

Utanmaz ve yüzsüz kelimeleri Türkçe kökenli. Diğer ikisi Arapçadan dilimize girmiş. Arsız’ın bütünü değil de kökü olan ar Arapça. Bu kök bugün sık kullanılmasa da ondan Türkçe eklerle türettiğimiz arsız, arlanmak, arlanmaz sık sık kullanılıyor. Bir de ar damarı çatlamak var.

Utanmak fiili çok eski. Kâşgarlı Mahmud’un 1072’de yazmaya başlayıp 1077’de bitirdiği Dîvânu Lugâti’t-Türk’te utanmak, utanç Oğuz lehçesine ait gösteriliyor. O zamanın ölçünlü (standart) Türkçesinde utanç için uvut, utanmak için uvutlanmak, uyadmak ve uyalmak fiilleri var. Bunlar aynı köke gitmeli ama nasıl? Bu sorunun cevabı elbette bir köşe yazısına sığmaz. Uygun da değil. Ama bugün yaşayan Türk lehçelerinin birçoğunda utanç için uyat kelimesinin kullanıldığını, bu kelimenin Anadolu’ya gelen Oğuz Türklerinde de başlangıçta bulunduğunu, sonradan unutulduğunu söyleyebilirim.

Yaşayan Türk lehçelerinin çoğunda utanç için uyat olunca tabii utanmaz için de uyatsız kullanılıyor. Yüzsüz, betsiz diyenler de var. Hani beti benzi attı, diyoruz ya işte oradaki bet, “yüz” anlamında diğer Türklerde kullanılıyor. Hatta “sayfa” için de bet diyorlar. Tabii betsiz veya Tatar Türklerinin söylediği gibi bitsiz de utanmaz demek oluyor. Tatarların, Özbeklerin, Kazakların ve diğer Türklerin de kulaklarına şu anda uyatsız, yüzsüz, betsiz kelimeleri çok çalınıyor mu bilmem.

Benim kulağıma nedense bütün tınılarıyla, vurgularıyla bu kelimeler çalınıyor: utanmaz, arlanmaz, yüzsüz, hayâsız. Sonra da dilimden diğer Türklerin kelimeleri dökülüyor: Uyatsız, betsiz. Başkurtlarınki de ilgi çekici: bithiz. Bir de Aşkabat, Türkmensahra, Merv gözümün önüne geliyor. Onların kullandığı kelime de dilimden dökülüveriyor: utançsız.

Yazıya bir de not düşmeliyim: Dikkat, bu bir dil yazısıdır! 

dfs-004-001-011-001-001-002.jpg

Yazarın Diğer Yazıları