Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU

Armağan KULOĞLU

Kıbrıs konusunu canlı tutmaya çalışıyorlar

Kıbrıs konusunu canlı tutmaya çalışıyorlar

Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi''nin (GKRY), BM, ABD, Rusya ve AB''den aldığı güç ve ümitle, artık geri dönüşü olmayan Kıbrıs konusunu, her fırsatı kullanarak canlı tutmaya ve Türk tarafının küçük de olsa bir anlık gösterebileceği zafiyeti istismar ederek avantaj yakalamaya çalıştığı görülmektedir. GKRY''nin yeni liderinin beyanları da bunu teyit etmektedir.

GKRY lideri umutlu

GKRY''nin yeni lideri Hristodulidis, Avrupa Konseyi oturumuna katıldığını ve AB yetkililerine Kıbrıs meselesi ile ilgili bilgi vererek bir dizi görüşme gerçekleştirdiğini söylemiş, Türkiye''yle iyi ilişkileri olan AB üyesi ülkelerin, Kıbrıs müzakerelerinde "AB''nin kurumsal bir rol üstlenmesi" önerisine olumlu yanıt verdiklerini belirtmiştir. Ayrıca Kıbrıs meselesinde, AB''nin daha aktif bir şekilde devreye girmesinin "çıkmazın kırılması ve Kıbrıs sorununun çözümünde ilerleme kaydedilmesi için olumlu bir gelişme" olarak görüldüğüne de değinmiştir.

Hristodulidis, BM yetkililerinin, Türkiye''de yaklaşan seçimlerden önce adayı ziyaret etmelerini beklediğini, Türkiye''deki seçimlere kadar geçecek sürenin boşa harcanmaması gerektiğini, bunun zemin hazırlamak için kullanılabileceğini sözlerine eklemiştir. BM Genel Sekreteri Guterres''le yaptığı görüşmede, kendisinin mümkün olan en kısa sürede müzakerelere başlanmasına katkıda bulunmak istediğini de açıklamıştır.

Hristodulidis, müzakerelere kaldığı yerden başlanması konusunda oldukça ümitli görünmekte, Türkiye''nin seçimlerden sonra dış politikasında radikal bir değişim beklemediğini düşünmekle birlikte, bunun diyaloğun canlanması açısından bir fırsat olarak da değerlendirilebileceğine işaret etmektedir.

Müzakere umudu vermemeliyiz

50 yıla yakın bir süredir yapılan müzakerelerden bir sonuç alınamamıştır. Artık alınması da mümkün değildir. Politikamız, net olarak egemen iki ayrı devlettir. Ancak bazı yetkililerin bilerek veya bilmeyerek karşı tarafa malzeme olabilecek ifadelerde bulundukları müşahede edilmektedir. Bunlardan birine de Altılı Masa tarafından hazırlanan Mutabakat Metni''nde rastlanmıştır.

Mutabakat metninin Kıbrıs''la ilgili maddesinde "Millî davamız olan Kıbrıs sorununa adil ve kalıcı bir çözüm bulunması amacıyla, KKTC''nin ve Kıbrıslı Türklerin kazanılmış haklarını koruma ve iki toplumun egemen siyasi eşitliğini sağlama hedefinin gözetileceği" ifade edilmektedir. Burada Kıbrıs''ta "iki devletin" değil; "iki toplumun" egemen siyasi eşitliğinden bahsedilmesi dikkat çekmiştir.

Bu düşünce; yaşananları görmezden gelen, sadece Batı''yla ilişkileri iyileştirme niyetiyle, ülkenin beka ve güvenliğini müzakereye açmayı amaçlayan ve Rumlar çok daha fazlasını istedikleri için reddetmeleriyle sonuçlanan "Annan Planı" benzeri bir ortama doğru gidileceğini gösteren bir anlayıştır.

Kıbrıs; Ada''daki Türkler için, siyasi haklara sahip, güven içerisinde, hür ve egemen olarak varlıklarını devam ettirebilecekleri bir vatana sahip olunması, Türkiye için de ulusal güvenliğinin tehdit edilmesine ve Doğu Akdeniz''deki etki alanının kısıtlanmasına engel olunması ve milli menfaatlerinin korunması konusudur. Dolayısıyla hem Türkiye, hem de KKTC için millî ve bugüne kadar birlikte verilen mücadeleyle, egemen iki devletli çözüme kadar getirilen mukaddes bir davadır.

Türkler açısından çözüm taviz demektir. Verilecek tavizler, Türkiye''nin Doğu Akdeniz''deki hak, menfaat, güvenlik ve çıkarlarından, Kıbrıs Türkünün de bağımsızlıktan, egemenlikten, can ve mal güvenliğinden, KKTC''den, yani vatanından vazgeçmesidir.

Politikamız kesinlikle uluslararası tanınmadır

Kıbrıs''ta elde edilen haklar ve onun yarattığı etkinlik, hiçbir şeye feda edilemez. Elden kaçarsa bir daha ele geçirilemez. Hiçbir konuda pazarlık yapılamaz.

Kıbrıs konusunun Türkiye için bir sorun olmadığı kararlılıkla ve açık olarak ortaya konmalı, özellikle Türk tarafınca bu konu bir daha "Kıbrıs sorunu/meselesi" olarak ifade edilmemelidir.

Esas olan, olmayan sorunu çözeceğim diye davadan geri adım atmak değil, hep birlikte bunu sebatla savunmak ve Kıbrıs Türk Cumhuriyeti''ni ilelebet yaşatmaktır.

Kıbrıs''ta sorun 1974''de çözülmüş, 1983''de bitmiştir. Adada iki egemen devlet vardır, barış hâkimdir. Dolayısıyla çözümlenecek bir durum yoktur.

Gelinen aşamada, KKTC''nin uluslararası alanda tanınması yönünde çaba gösterilmesine devam edilmesinde, federasyon yönünde bir çağrışım olmaması için adının da Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KTC) olarak değiştirilmesinde yarar görülmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları