Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU

Armağan KULOĞLU

Kıbrıs politikamızı güçlendirecek yaklaşımlar

Kıbrıs politikamızda doğru yoldayız. Ancak buraya kadar çok yalpa yaptık. Hele bir Annan Planı vardı ki. Bu plan, adayı Rumlara terk etmek demekti. Bunun için Kahraman Denktaş saf dışı edildi. Rencide edecek sözlere maruz kaldı. Planı kabul ettirmek için Türk tarafına baskılar yapıldı. "Yes be annem" diyenler ortalıkta cirit attı. Destekçi medya da propagandasını yaptı. Sonunda plan Türk tarafına kabul ettirildi. Rum tarafı, 10 yıl içinde Kıbrıs''ta kontrolü tamamen ele geçirebileceği bu planı, beklemeye dahi tahammülü olmadığı için Allahtan reddetti de kurtulduk.

Sebep, Kıbrıs meselesinde "bir adım öndeyiz" diyerek bu çarpık planla Türkiye''nin AB''ye kabul edilmesine imkân sağlamak, olmasa dahi onun desteğiyle iktidarı güçlendirmekti. O zamanlar "iktidarız ancak muktedir değiliz" diyorlardı. Asıl amaç, bu yolla var olduğunu iddia ettikleri, TSK''nın başı çektiği, sözde vesayet düzenine son vermekti. Daha sonra kumpas davaları, takiben yeni anayasa ve sistem değişikliğiyle bunu hallettiler.

Uluslararası sıkıntıyı aşmak

Şimdi doğru, gerçek, millî ve geçerli politikamız, "egemen, eşit iki devlet". Ancak BM iki toplumlu federasyonda ısrarlı. ABD ve Rusya da bunu destekliyor. AB, Rum tarafını haksız, hukuksuz ve tek taraflı olarak örgüte kabul ettiği için arkasında duruyor. Türkiye ve KKTC dışında, egemen, eşit, iki devleti kabul eden yok. Bu nedenle KKTC''nin uluslararası tanınmasına imkân yaratılması gerekiyor. Bunun için;

- Önce içerideki kutuplaşmayı ortadan kaldırmamız ve iç cepheyi güçlendirmemiz,

- Laik, demokratik, sosyal hukuk devletine sahip çıkmamız, özgürlükleri, hukukun üstünlüğünü, adaleti, insan haklarını önemsememiz,

- Hiçbir ülkeye karşı, aleyhimizde kullanabilecekleri, gerek şahsi, gerek devlet olarak açık vermememiz, itibarımızı yukarıda tutmamız gerekiyor.

İç cepheyi güçlendirmeden dış cephede mücadele etmek oldukça zordur. KKTC''nin adının Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak değiştirilmesi de gerçekçi politikamızı güçlendirecektir.

Neler yapabiliriz?

Birleşik, Federe Kıbrıs çözümünden en fazla zarar görecek Rusya''nın ikna edilmesine yönelik bir politika olumlu sonuç verebilir. Prof. Dr. Hasan Ünal''ın da belirttiği gibi; "Birleşik Kıbrıs, önce AB, ardından da NATO üyesi olabilecektir. NATO''nun genişlemesine karşı mücadele veren, Ukrayna ve Gürcistan''ın üyeliğine de karşı koyan Rusya''nın, Kıbrıs''ın NATO''ya taşınmasına sıcak bakması, Suriye kıyılarındaki üslerine tehdit olacak, Doğu Akdeniz''deki stratejilerine darbe indirecektir. Bu nedenle Rusya''nın çıkarı KKTC''yi tanımaktan geçmektedir."

Rusya''nın tanıması için Türkiye''nin atacağı adımlardan birincisi, üzerinde ısrarla durduğum Suriye politikasındaki değişikliktir. Ortak noktamız, Suriye''nin siyasi birlik içinde toprak bütünlüğüdür. Kuzeydeki terör devleti oluşumu ortak tehdittir. İlişkileri yeniden sağlayıp, ortak çıkarlar yönünde anlaşmamız mümkündür. Göçmenler konusuna da çözüm getirilebilir. Kendisinden beklenen Rusya''nın da teşvikiyle KKTC''yi tanımak olacaktır.

Bir diğer adım, Kırım politikasında söylem değişikliğidir. Kırım Türkiye için tarihi öneme haizdir. Asıl olan buradaki Türklerin hak ve hukukunun, Özerk Cumhuriyet olarak yönetimdeki etkisinin, örf, adet ve geleneklerinin, yaşam özgürlüğünün, Türkiye''yle olan irtibatının güvenli bir şekilde devam etmesidir. Bunu, Ukrayna''yı gücendirmeden, Rusya''yla anlaşarak yapmak mümkündür. Kırım''ın Ukrayna toprağı olduğunu söylememek yeterli olacaktır.

Ayrıca ABD''nin başı çektiği, Ukrayna ve Gürcistan''ın NATO üyesi yapılmasında Türkiye''nin ağır davranması ve bunu Rusya''ya göstermesi de faydalı olabilir.

"Kazan Kazan" esasına göre yürüteceğimiz bu politikalar karşılığında Rusya''dan beklenen, kendisinin de menfaatine olan KKTC''yi tanımasıdır. Rusya ve Suriye''nin tanıması, Türk Cumhuriyetlerinin elini rahatlatacak, dost ve kardeş diğer ülkelerin de önünü açacaktır.

***

Kıbrıs, Türkiye için tarihî mirastır, güvenlik ve güvenirlik konusudur. Kıbrıs; Ada''daki Türkler için, güven içerisinde, hür ve egemen olarak varlıklarını devam ettirecekleri bir vatana sahip olunması, Türkiye için de güvenlik tehdidinin önlenmesi, Doğu Akdeniz''deki etki alanının kısıtlanmasına engel olunması ve millî menfaatlerinin korunması meselesidir.

Yazarın Diğer Yazıları