Dünya genelinde kanser, ölüm nedenleri arasında üst sıralarda yer alırken, bilim insanları diyetin bu hastalık üzerindeki etkilerini mercek altına almaya devam ediyor.

Son araştırmalar, kırmızı etin sağlıklı bir protein kaynağı olmasına rağmen aşırı tüketiminin kolon, rektum ve prostat kanseri riskini artırabileceğini ortaya koydu.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve önde gelen uzmanlar, kırmızı et tüketiminde ölçülü olmanın ve sağlıklı alternatiflere yönelmenin kanser riskini azaltmada kritik bir rol oynadığını belirtti.

BİLİMSEL BULGULAR NE SÖYLÜYOR?

Harvard Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, kırmızı et tüketiminin kolon kanseri riskini artırdığını doğruladı.

148,610 kişinin katıldığı çalışmada, yüksek miktarda kırmızı ve işlenmiş et tüketenlerde kolon ve rektum kanseri riskinin %28 oranında arttığı gözlemlendi.

Avrupa’daki bir başka çalışma, 478,000 kişi üzerinde yapılan takipte, günde 140 gramdan fazla kırmızı et tüketenlerin kolon kanseri riskinin, az tüketenlere göre üçte bir oranında daha yüksek olduğunu gösterdi.

Onkolog Dr. Alok Khorana, “Kırmızı et ve işlenmiş et tüketimi ile kolon kanseri arasında güçlü bir bağlantı var. Bu, yıllardır biriken bilimsel kanıtlarla destekleniyor” dedi.

Dünya Sağlık Örgütü’nün Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC), 2015 yılında kırmızı eti “muhtemelen kanserojen” (Grup 2A) olarak sınıflandırırken, işlenmiş etleri ise “kesin kanserojen” (Grup 1) kategorisine aldı. IARC’nin 800’den fazla çalışmayı inceleyen raporu, her 100 gram kırmızı et tüketiminin kolon kanseri riskini %17, işlenmiş etin ise her 50 gramlık porsiyon için %18 artırdığını belirtiyor. Ayrıca, kırmızı et tüketiminin prostat ve pankreas kanseriyle de bağlantılı olduğu ortaya kondu.

Singapur’daki A*STAR ve Ulusal Kanser Merkezi’nden bilim insanlarının yayımladığı bir çalışma, kırmızı etin içerdiği demirin, telomeraz enzimini aktive ederek kolon kanseri riskini artırdığını gösterdi. Bu çalışma, demirin kanser hücrelerinin kontrolsüz büyümesine yol açan moleküler yolları tetiklediğini ortaya koyarak yeni tedavi yaklaşımlarına kapı araladı.

Çalışmanın lideri Prof. Vinay Tergaonkar, “Demirin telomeraz üzerindeki etkisi, kırmızı etin kanserle ilişkisini açıklayan önemli bir mekanizma” dedi.

KANSEROJEN RİSKİN KAYNAKLARI

Kırmızı etin kanser riskini artırmasının ardında yatan nedenler arasında yüksek sıcaklıkta pişirme yöntemleri öne çıktı.

Harvard Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Walter Willett, “Izgara veya mangalda pişirilen etlerde oluşan heterosiklik aminler (HCA) ve polisiklik aromatik hidrokarbonlar (PAH), DNA hasarına yol açarak kanser riskini artırabilir” dedi.

Ayrıca, kırmızı etin yüksek heme demir içeriği ve işlenmiş etlerdeki nitratlar da kanserojen etkilere sahip. İngiltere’deki Reading Üniversitesi’nden Prof. Gunter Kuhnle, “Yüksek lifli bir diyet, kırmızı etin olumsuz etkilerini bir miktar hafifletebilir, ancak bu riski tamamen ortadan kaldırmaz” diyerek dengeli beslenmenin önemine vurgu yaptı.

RİSKİ AZALTMAK İÇİN NE YAPILABİLİR?

Uzmanlar, kırmızı et tüketimini haftada 500 gram (pişmiş ağırlık, yaklaşık 700-750 gram çiğ et) ile sınırlamayı önerdi.

Dünya Sağlık Örgütü, işlenmiş et tüketimini mümkün olduğunca azaltmayı, kırmızı et yerine ise balık, tavuk veya bitkisel protein kaynaklarını tercih etmeyi tavsiye etti.

Amerikan Kanser Araştırma Enstitüsü (AICR), kırmızı et tüketimini haftada 18 ons (yaklaşık 510 gram) ile sınırlandırmanın kolon kanseri riskini önemli ölçüde azalttığını belirtti. AICR’nin Araştırma Direktörü Dr. Susan Higginbotham, “Sağlıklı bir diyet, fiziksel aktivite ve ideal kilonun korunması, kolon kanserlerinin yaklaşık yarısını önleyebilir” dedi.

Akdeniz diyeti, kanser riskini azaltmada etkili bir yol olarak öne çıktı. Zeytinyağı, sebzeler, meyveler ve yağlı balıklar içeren bu diyet, hem anti-inflamatuar özellikleriyle hem de lif içeriğiyle bağırsak sağlığını destekledi.

Oxford Üniversitesi’nden Dr. Emma Derbyshire, “Kırmızı et yerine haftada birkaç kez baklagiller veya tofu gibi bitkisel proteinler tüketmek, hem kanser riskini azaltır hem de çevresel sürdürülebilirliğe katkıda bulunur” önerisinde bulundu.

BAĞIRSAK SAĞLIĞI VE MİKROBİYOMUN ROLÜ

Kırmızı etin kanser riskine etkisi, bağırsak mikrobiyomuyla da yakından ilişkili. Son çalışmalar, kırmızı etin bağırsak bakterilerinde dengesizliğe yol açarak kanser riskini artırabileceğini gösterdi.

Örneğin, Cancer Discovery dergisinde yayımlanan bir araştırma, kırmızı et tüketiminin bağırsak mikrobiyomunda kanserojen bileşiklerin oluşumunu tetiklediğini ortaya koydu. Reading Üniversitesi’nden Prof. Kuhnle, “Lif açısından zengin gıdalar, bağırsak mikrobiyomunu dengeleyerek kırmızı etin olumsuz etkilerini azaltabilir” dedi.

DENGELİ BESLENME HAYAT KURTARIR

Kırmızı et, demir, çinko ve B12 vitamini gibi besin öğeleri açısından zengin olsa da, aşırı tüketimi ciddi sağlık riskleri taşıyor.

Uzmanlar, kırmızı etin tamamen yasaklanmasını değil, ölçülü tüketilmesini önerdi.

Dr. Khorana, “Haftada bir veya iki kez az miktarda kırmızı et yemek, sağlıklı bir diyetin parçası olabilir. Ancak işlenmiş etlerden uzak durmak en iyisi” dedi.

Sağlıklı bir yaşam tarzı benimseyerek, fiziksel aktiviteyi artırarak ve gıda etiketlerini dikkatle okuyarak kanser riskini azaltmak mümkün.

Kanser riskini en aza indirmek isteyenler için uzmanların önerisi net: Kırmızı eti ölçülü tüketin, işlenmiş etlerden uzak durun ve sebze-meyve ağırlıklı bir diyeti benimseyin. Bu basit adımlar, hem bireysel sağlığı korumak hem de küresel kanser yükünü azaltmak için büyük bir fark oluşturdu.