İstanbul Modern, Japonya ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 100. yıl dönümünü kutlamak için Japon sanatçı Chiharu Shiota’nın “Dünyalar Arasında” adlı sergisine ev sahipliği yaptı.
Shiota’nın kırmızı ve siyah ipliklerle oluşturduğu devasa enstalasyonları, gündelik nesneleri örümcek ağı gibi sararak izleyiciyi insanlık, bellek, aidiyet ve ölüm gibi evrensel temalar üzerine düşünmeye davet ediyor.
Sergi, sanat ve bilim dünyasından uzmanların dikkatini çekerken, Shiota’nın eserlerinin insan psikolojisi ve toplumsal bağlar üzerine etkileri akademik çevrelerde de tartışıldı.
İPLİKLERLE ÖRÜLEN EVRENSEL HİKÂYELER
Osaka doğumlu ve Berlin’de yaşayan Chiharu Shiota, 1972 yılında dünyaya geldi. Sanat kariyerine Kyoto Seika Üniversitesi’nde Batı resmi eğitimiyle başlayan Shiota, 1994’te Avustralya Ulusal Üniversitesi’nde ve daha sonra Almanya’da Marina Abramovic ve Rebecca Horn gibi öncü sanatçıların rehberliğinde performans ve enstalasyon sanatına yöneldi.
Shiota’nın alametifarikası haline gelen iplik enstalasyonları, 2015’te Venedik Bienali’nde Japonya’yı temsil ettiği “The Key in the Hand” adlı eseriyle uluslararası üne kavuştu. Bu eserde, iki tekne ve 180.000 anahtarı birleştiren kırmızı iplikler, insan ilişkilerinin görünmez bağlarını sembolize ediyordu.
“Dünyalar Arasında” sergisi, Shiota’nın İstanbul’un Asya ile Avrupa arasındaki köprü konumundan ilham alarak tasarladığı özel bir proje. Küratör Mami Kataoka, serginin Shiota’nın “arada olma” hissini yansıttığını belirtti:
“Shiota, İstanbul’un coğrafi ve kültürel konumunu eserlerine yansıtarak, bireysel ve kolektif kimliklerin kesişim noktalarını araştırıyor.”
Sergide, bavullar, tekneler ve mobilyalar gibi nesneler iplik ağlarıyla sarılarak zaman, mekân ve anı kavramlarını sorguladı.
Kırmızı iplikler, Shiota’nın deyimiyle, “insan vücudundaki kan damarlarını ve insan ilişkilerindeki görünmez bağları” temsil ediyor.
BİLİMSEL PERSPEKTİF: SHİOTA’NIN SANATI VE İNSAN PSİKOLOJİSİ
Shiota’nın eserleri, yalnızca görsel bir şölen sunmakla kalmıyor, aynı zamanda insan psikolojisi ve nörobilim alanında da ilgi uyandırıyor.
Londra Üniversitesi’nden nörobilimci Dr. Sarah Garfinkel, Shiota’nın enstalasyonlarının izleyicilerde “duygusal rezonans” oluşturduğunu belirtti:
“Shiota’nın iplik ağları, beynin limbik sistemini harekete geçirerek bellek ve duyguyla bağlantılı alanları uyarır. Bu, izleyicinin kendi anılarını ve kimliğini sorgulamasına yol açar.”
Garfinkel, Shiota’nın eserlerinin, travma sonrası stres bozukluğu (PTSD) gibi durumların tedavisinde kullanılan sanat terapisi yöntemleriyle benzerlikler taşıdığını ekledi.
Benzer şekilde, Tokyo Üniversitesi’nden sanat tarihçisi Prof. Hiroshi Yoshida, Shiota’nın eserlerini “insan bilincinin fiziksel bir yansıması” olarak tanımlıyor. Yoshida’ya göre, Shiota’nın iplikleri, Japonya’nın Şinto inancındaki “musubi” (bağlantı) kavramını modern bir bağlamda yeniden yorumluyor.
Yoshida, “Shiota, görünmez olanı görünür kılarak, bireyler ve toplumlar arasındaki bağları somutlaştırıyor” dedi.
SANAT VE TOPLUM ÜZERİNE BİR DAVET
Shiota ise İstanbul’un tarihî ve kültürel zenginliğinden etkilendiğini ifade etti:
“Bu şehir, benim ‘arada olma’ hissimi güçlendirdi. Eserlerim, izleyicilerin kendi hikâyelerini bulmaları için bir alan açıyor.”
Sanat eleştirmeni ve Artnet yazarı Kate Brown, Shiota’nın eserlerini “hem kırılgan hem de güçlü” olarak nitelendiriyor.
Brown, “Shiota’nın iplikleri, insan hayatının geçiciliğini ve aynı zamanda dayanıklılığını hatırlatıyor. Bu sergi, özellikle pandemi sonrası dünyada, bağlantı arayışımıza ayna tutuyor” yorumunda bulundu.
KÜRESEL BİR SANAT YOLCULUĞU
“Dünyalar Arasında”, Shiota’nın “The Soul Trembles” adlı sergisinin bir devamı niteliğinde.
Tokyo’daki Mori Sanat Müzesi’nde başlayan bu sergi, Brisbane, Jakarta ve Paris’teki Grand Palais gibi prestijli mekanlarda sanatseverlerle buluştu.
İstanbul Modern’deki sergi, 20 Nisan 2025’e kadar ziyarete açık olacak ve Japonya-Türkiye ilişkilerinin kültürel boyutunu güçlendirmeyi hedefledi.
Shiota’nın eserleri, sanatın evrensel dilini kullanarak bireyleri ve toplumları bir araya getiriyor.
İstanbul’un tarihi yarımadasına bakan İstanbul Modern’in cam duvarları arasında, Shiota’nın iplikleri hem fiziksel hem de duygusal bir köprü kuruyor. Bu sergi, sanatseverleri yalnızca izlemeye değil, kendi iç dünyalarına bir yolculuğa çıkmaya davet ediyor.