Son yıllarda gerçekleştirilen bilimsel çalışmalar, egzersizin kronik hastalıklar üzerindeki etkisinin bir boyutlu olmadığını gösterdi.

Örneğin, diyabet, kalp hastalığı, artrit ve hatta bazı kanser türleri gibi 25'ten fazla kronik durumu olan bireylerde, düzenli fiziksel aktivitenin hastalığın seyrini yavaşlattığı ve semptomları hafiflettiği kaydedildi.

Kanada Tıp Birliği Dergisi'nde (CMAJ) yayımlanan bir derlemede, egzersizin etkinliğini en üst düzeye çıkarmak için "cerrahi gibi, egzersizin de duruma göre ayarlanması gerektiği" vurgulandı.

Araştırmacılar, standart bir reçete yerine, her hastalığın kendine özgü ihtiyaçlarına göre dozajı, yoğunluğu ve süresi belirlenmiş planların uygulanmadığı takdirde beklenen sonuçların alınamayacağını belirtti.

YABANCI UZMANLARDAN ÇARPICI GÖRÜŞLER

Uluslararası alanda tanınmış uzmanlar da bu kişiselleştirilmiş yaklaşımın gerekliliğini dile getirdi.

ABD'de Mayo Clinic'ten Kardiyoloji Uzmanı Dr. Elizabeth A. Jackson, "Kalp hastalığı olan birine koşu bandında yüksek tempolu antrenman önermek, kontrolsüz bir durumdaysa tehlikeli olabilir. Oysa, düşük etkili aerobik egzersizler ve hafif ağırlıklarla yapılan kuvvet antrenmanları, kas gücünü koruyarak günlük aktivitelerini kolaylaştırdı" ifadesini kullandı.

Fransa'daki Montpellier Üniversitesi'nden Egzersiz Fizyolojisi Profesörü Christophe Martinez ise, "Sedanter yaşam tarzı ve fiziksel inaktivite kronik hastalıkların ana risk faktörlerinden. Ancak reçete edilen fiziksel aktivite programları, kişinin yeteneklerine tam olarak adapte edilmeli" dedi.

Martinez, topluluk temelli kişiye özel aktivite programlarının kardiyorespiratuar dayanıklılığı %14’e kadar artırdığını gösteren çalışmalar bulunduğunu kaydetti.

Singapur Ulusal Üniversitesi'nden Dr. Suparna Ghanvatkar liderliğindeki araştırmacılar ise, e-sağlık platformlarında dahi "tek tip yaklaşımın" yetersiz kaldığını rapor etti.

Ghanvatkar, kalp hastaları veya sedanter bireyler için "60 dakika orta yoğunlukta aktivite" gibi genel tavsiyelerin korkutucu ve uygulanamaz olabileceğini, bu nedenle hedeflerin, motivasyonun ve yaşam tarzının algoritmalarla dahi kişiselleştirilmesi gerektiğini ifade etti.

YAPAY ZEKA VE GİYİLEBİLİR TEKNOLOJİLER DEVREDE

Bilimsel camia, kronik hastalığı olan bireyler için güvenli ve sürdürülebilir egzersiz programları tasarlarken çoklu komorbiditeleri, ilaç etkileşimlerini ve hastanın tercihlerini dikkate almanın elzem olduğu sonucuna vardı. Bu bağlamda, giyilebilir teknoloji ve yapay zeka destekli sistemler, kişinin anlık fizyolojik verilerini analiz ederek egzersiz yoğunluğunu ve türünü ayarlama potansiyeliyle ön plana çıktı.

Uzmanlar, bu teknolojilerin, reçeteyi bir sonraki seviyeye taşıyarak egzersizin 'akıllı ilaç' rolünü güçlendireceğini belirtti.