- Soru: CHP’li belediyelere yönelik operasyonlar hız kesmeden sürüyor. Bu operasyonlar sizce siyasi mi yoksa hukuki midir?

Diker: Şunu sormamız gerekiyor: Neden şimdi? Bu kişiler yıllardır görevdeydi. Bugüne kadar harekete geçilmedi ama seçimden sonra bu operasyonlar hızlandı.

Bu da soru işaretleri doğuruyor. Elbette hukuk işlesin ama herkes için işlesin. CHP’li belediyelere yapılanlar AKP’li belediyelere neden yapılmıyor?

- Soru: Bir adalet çağrısı yapıyorsunuz.

Diker: Evet. Hukuk herkese eşit uygulanmalı. İddianamelerin hazırlanması yıllar sürmemeli. İnsanlar aylarca, yıllarca tutuklu kalmamalı. Bu adalet değil.

- Soru: Siz siyasetin içinden gelen bir isimsiniz. Bugün geldiğimiz noktada demokraside en büyük kırılma sizce nedir?

Diker: İktidarın “ben yaptım oldu” anlayışı. Bu hem muhalefeti hem toplumu demoralize ediyor. Diğer taraftan muhalefet kendi gündemini yaratamıyor.

Ayrıca bu tek adam rejimi, Sayın Devlet Bahçeli’nin de katkısıyla anayasaya girmiş olması, gerçek demokrasiden uzaklaşmamıza neden oldu.

Atatürk’ün Nutuk’undaki Gençliğe Hitabesi bugünleri anlatıyor.

- Soru: Suriye- İsrail ve Amerika ilişkileri ışığında Türkiye’nin dış politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Diker: Ne yazık ki "kuyruğu kaptırmış" durumdayız. Türkiye, tüm ülkelerle dengeli ilişkiler kurmalı ama kendi menfaatini öncelemeli.

İngiltere gibi, "Menfaatimiz varsa dostuz" diyebilmeli.

Bizim sloganımız; “Her şartta Türkiye’nin menfaati” olmalı.

- Soru: Rahmetli Özal’la yakın çalıştınız. Kürt devletiyle ilgili bir anınız olduğunu söylediniz. Anlatır mısınız?

Diker: Evet, Özal Kuzey Irak’ta 40 km’lik emniyet şeridi içinde bir Kürt devleti fikrini Amerika ile paylaşmıştı.

“Ya toprak isterlerse?” diyenlere cevabı çok netti; “Şimdi istemiyorlar mı?” Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, “Ben Kürt kökenli Türk vatandaşıyım” diyebilmeli. Bugün Kürt devleti maalesef kurulma aşamasında. Hatta başına Öcalan’ın getirilmesi dahi konuşuluyor.

- Soru: Kitabınıza geçelim. “Sadakat İhanet” güçlü bir başlık. Bize romanınızı anlatır mısınız?

Diker: 30 yıllık bir birikim. Tamamı kurgu ama iş hayatımdan ve hayatımdan kesitler de var. Eşim rahmetli olmadan önce hastalık sürecinde bu romanı yazmama destek oldu. İkimizin de emeği var diyebilirim. Aşk, siyaset ve insanlık üzerine derin mesajlar içeriyor.

- Soru: Çok etkileyici. Kitabınızda eşinize adadığınız bölüm ve boynunuza taktığınız yüzük de çok anlamlı.

Diker: Evet. Bu yüzük eşimin. Onsuz yalnız hissediyorum. Herkes şunu bilmeli: Eşinizi üzmeyin. Kırıcı olmayın. Kaybettikten sonra pişman olmak bir anlam ifade etmiyor.

- Soru: Anavatan Partisi'nin kuruluş sürecine büyük katkı sağladınız. Nasıl bir dönemdi?

Diker: Çok özel bir dönemdi. Paşalarla çok yakın ilişkilerim vardı. Bu ilişkimi Özal için kullandım. İddialı konuşuyorum; o destek olmasaydı belki Anavatan Partisi kurulamayacaktı. O dönemde siyaset hoşgörüye dayanıyordu. Karikatürlere bile gülünürdü. Bugün ise kutuplaşma hâkim.

- Soru: Program bitmeden torunlarınıza bir selam göndermek ister misiniz?

Diker: Elbette! Amerika’da yaşayan oğullarım Çağrı ve Çağan, onların eşleri Selis ve Burcu, torunlarım İpek, Çiçek, Rifat (3. kuşak Rifat), Nazlı ve Cenk’e sevgilerimi gönderiyorum. Hepsini çok seviyorum.

2-015.jpg

Yeniçağ TV ve Algola Medya editörü Emel Kocadağ da Rifat Diker ile anı fotoğrafı çekildi.