Siyahi ABD vatandaşı George Floyd'un ırkçı polis şiddeti ile öldürülmesinin ardından başlayan ırkçılık karşıtı eylemler sürüyor.

Bugün kitlesel eylemlerin 13. günü.

*

ABD Başkanı Trump'ın eylemleri yatıştırmak yerine körükleyerek buradan siyasal çıkar elde etmeye çalıştığı görülüyor.

*

Evangelistlerin oylarını almak uğruna "Beyaz Ev"in karşısındaki kiliseye bile gitti.

Burada kiliseyi bir "dekor", eline alıp salladığı İncil'i ise bir "inanç nesnesi" olarak kullandı.

*

Hıristiyanlığın kutsal kitabı İncil'i neredeyse bir silah gibi tutuyordu ve bu aralarında bir "kutsal bağ" olduğu görüntüsü vermiyordu.

Bir gazetecinin "Bu sizin İncil'iniz mi?" sorusuna da evet diyemedi. Yani, elindeki "kendi okuduğu İncil" değildi. Bu da, İncil bile okumadığı kuşkusunu doğurdu.

*

Kilise şovunun son "görüntüsel analizini" yaparsak, dininin en önemli kutsalını nesneleştirdiğini ve bir eşya gibi propaganda aracı olarak kullandığını söyleyebiliriz.

"Savaş devletin sağlığıdır!"

Evangelistlerin en önemli hedefinin "Tanrıyı kıyamete zorlamak" olduğu biliniyor.

Psikolojik bir vaka olarak değerlendirilebilecek hedeflerine göre, dünyayı ateşe atıp kötülükleri çoğaltarak Tanrıyı kızdırıp dünyanın sonunu getirecekler ve "kurtuluşa" erecekler!

Yani, bir çeşit "kaderin sahibi" tanrı değil, kendileri olmuş oluyor!

*

Korona salgınında başarısızlıkta ve ölüm oranlarında açık ara "dünya lideri" olan ABD/Trump, siyahi vatandaşlarının ırkçı polis şiddetiyle gözler önünde öldürülmesinden siyasal çıkar elde etmeye çalışıyor.

En azından dünyada pek çok uzman böyle düşünüyor.

*

ABD'li yazar Howard Zinn, "Amerika Birleşik Devletleri Halklarının Tarihi" (İmge Kitabevi, 2. Baskı, Çeviren: Sevinç Sayan Özer, 2018: 379) adlı eserinde, Birinci Dünya Savaşı'nın tam ortasında, radikal bir yazar olan Randolph Bourne'un, "savaş devletin sağlığıdır" dediğini aktarır.

*

Bunun gerekçesini Zinn şöyle açıklıyor:

"Gerçekten de1914 yılında Avrupa devletleri savaşa başlayınca hükümetlerinin yıldızı parladı, vatanseverlik çiçek açtı, sınıf kavgaları duruldu ve genç insanlar savaş alanlarında ürkütücü biçimlerde ve sayılarda öldüler. Çoğu kez birkaç yüz metrekarelik alanlar için bir hat üzerinde kazılmış siperler içindeki gençlerin hepsi hayatlarını kaybetti."

*

Öyle, AR-GE çalışmalarında, teknolojide, bilimde, sanatta ve kültürde ileri olsa da; savaştan, iç çatışmalardan, kargaşadan ve insanların birbirini katletmesinden medet uman yöneticiler ve devletler bu çağda hâlâ mevcut.

Bu, insan denen vahşi organizmanın doğasında var.

Organizma değil "insan olmak" ise, bunları yapmamaktan geçiyor.