İstanbul 8. Aile Mahkemesi, bir dava kapsamında, 4721 sayılı Kanun’un “kadın için bekleme süresi” başlıklı 132. maddesindeki, “Evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden itibaren 300 gün geçmedikçe evlenemez. Doğumla süre biter. Kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin yeniden birbiriyle evlenmek istemeleri hallerinde mahkeme bu süreyi kaldırır” hükmünün iptali için AYM’ye başvurmuştu. AYM, bugünkü Genel Kurul toplantısında, söz konusu düzenlemenin eski eşlerin yeniden evlenme durumuna ilişkin son fıkrasını değerlendirerek iptal talebini reddetti.

Anayasa Mahkemesi (AYM), Türk Medeni Kanunu'nun 132. maddesinde yer alan "eski eşlerin yeniden birbiriyle evlenmek istemeleri hallerine 300 gün evlenemez şartının mahkemece kaldırılacağı" hükmüne ilişkin düzenlemenin iptal istemini oy çokluğuyla reddetti.

İstanbul 8. Aile Mahkemesi, baktığı bir davada, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun "kadın için bekleme süresi" başlıklı 132. maddesinde yer alan, "Evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak 300 gün geçmedikçe evlenemez. Doğurmakla süre biter. Kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin yeniden birbiriyle evlenmek istemeleri hallerinde mahkeme bu süreyi kaldırır" hükmünün iptali için AYM'ye başvurdu.

Yüksek Mahkeme, başvuruyu, bugünkü Genel Kurul toplantısında "eski eşlerin yeniden birbirleriyle evlenmek istemeleri"ni düzenleyen son fıkra yönünden yaptı.

AYM, "Kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin yeniden birbiriyle evlenmek istemeleri hallerinde mahkeme bu süreyi kaldırır" hükmünü içeren 132. maddesinin son fıkrasının iptal istemini oy çokluğuyla reddetti.

AYM kararı talebi ret etti. Konu sosyal medyada tartışma konusu oldu. İşte Bazı kullanıcılar, gündeme getirdiği yazılar:

evlilik.jpg

İDDET MÜDDET

İddet müddeti olarak bilinen 300 günlük bekleme süresi, çocukların soybağında karışıklık yaşanmasını önlemek için tasarlanmış. Örneğin, bir kadının boşanma sonrası hamile olduğu ortaya çıkarsa, doğacak çocuğun babasının kim olduğu konusunda belirsizlik oluşabileceği düşünülüyor. Ancak, modern tıbbi teknolojiler, özellikle DNA testleri, bu tür karışıklıkları kolayca çözebilecek durumda. Bu nedenle, düzenlemenin günümüz koşullarında gereksiz olduğu ve kadınların temel haklarını kısıtladığı yönünde görüşler artıyor. Ayrıca, iddet süresinin sadece kadınları kapsaması, cinsiyet eşitliği ilkesine aykırı bulunarak Anayasa’nın 10. maddesine dayanılarak eleştiriliyor.

SOYBAĞINDA KARIŞIKLIK RİSKİNİ ARTIRABİLİR

Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı vermesi halinde, boşanan kadınlar 300 gün beklemeden yeniden evlenebilecek. Bu, yalnızca boşanan kadınları değil, eşini kaybeden dul kadınları da etkileyecek. İptal kararı, kadınların evlenme özgürlüğünü erkeklerle eşit hale getirerek Anayasa’nın eşitlik ilkesini güçlendirecek. Ancak, bu değişiklik soybağında karışıklık riskini artırabilir. Uzmanlar, böyle bir durumda DNA testi gibi bilimsel yöntemlerin daha sık kullanılabileceğini belirtiyor. Ayrıca, iptal kararı sonrası doğabilecek yasal boşlukların giderilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yeni bir düzenleme yapması gerekebileceği ifade ediliyor.

SAĞLIK RAPORUYLA KANITLAYABİLİR

Mevcut düzenlemede, 300 günlük bekleme süresinin kaldırılabileceği bazı istisnalar bulunuyor. Örneğin, kadının gebe olmadığının sağlık raporuyla kanıtlanması durumunda mahkeme bu süreyi kaldırabiliyor. Ayrıca, boşanan eşlerin yeniden birbirleriyle evlenmek istemesi halinde de mahkeme bu yasağı iptal edebiliyor. Doğum gerçekleştiğinde ise süre otomatik olarak sona eriyor