Bilim insanları, çığır açan yeni bulgulara karşın migrenin toplumsal ve finansal yüküne rağmen kamu fonlarından yeterli desteği alamadığını ifade etti.

Dünya genelinde bir milyardan fazla kişiyi etkileyen, büyük çoğunluğu kadınlardan oluşan migren hastaları, atak geldiğinde toplumsal hayattan kopma noktasına geldi.

Bazen günlerce karanlık odalara kapanıp ağrının geçmesini bekleyen bu devasa hasta kitlesi, uzun yıllar boyunca tıp dünyası ve toplum tarafından yeterince ciddiye alınmadığı yönünde kaygılar taşıdı.

Uzmanlar, migrenin artık "gizemli" bir hastalık olmadığını, asıl sorunun farkındalık ve araştırma fonlarının yetersizliğinde bulunduğunu vurguladı.

Küresel Hastalık Yükü (GBD) verilerine göre migren, dünya çapında en çok engelliliğe yol açan üçüncü hastalık olarak kayıtlara geçti. Özellikle 15-49 yaş arasındaki bireylerde, kaybedilen yaşam yıllarına neden olan hastalıklar arasında ilk sırada yer aldı.

Yapılan bilimsel araştırmalar, migrenin basit bir damar genişlemesi sorunu değil, beynin elektriksel ağlarındaki işlev bozukluklarını ve nörokimyasalların anormal düzeylerini içeren karmaşık bir nörolojik bozukluk olduğunu ortaya koydu.

UZMANLAR AÇIKLADI: MİGREN BİR "BEYİN HASTALIĞI"

Amerika UCLA Goldberg Migren Programı Direktörü Dr. Andrew Charles, migrenin artık sadece akut ağrı kesicilerle tedavi edilen bir durum olmaktan çıktığını ifade etti.

Dr. Charles, son on yıldaki araştırmaların tedavi konusunda "etkileyici ilerlemelere" yol açtığını ve hastalarından "Hayatım değişti" sözünü çok daha sık duyduklarını belirtti.

Özellikle kalsitonin geniyle ilişkili peptit (CGRP) mekanizmasını hedef alan yeni ilaç sınıfının, migren anlayışında bir dönüm noktası oluşturduğunu vurguladı.

Dr. Charles, bu buluşların migrenin temel mekanizmalarının anlaşılmasında olağanüstü çığır açıcı gelişmeler olduğunu kaydetti.

DEVASA FİNANSAL YÜKE RAĞMEN FONLAR YETMEDİ

Araştırmacılar, migrenin dünya ekonomisine yol açtığı devasa maliyete de dikkat çekti. Kayıp iş günleri ve iş yerinde verimlilik kaybı (presenteeism) gibi dolaylı maliyetler trilyonlarca dolar seviyelerine ulaştı.

Avrupa'daki bir çalışma, migrenin ekonomik etkisine kıyasla, kamu fonlarından en az destek alan nörolojik hastalık olduğunu gösterdi.

Uzmanlar, migrenin çoğunlukla kadınlarda (erkeklere göre 3 kat daha fazla) görülmesine ve hormon döngülerinin hastalığı tetiklemesine rağmen, araştırmaların bu cinsiyet eşitsizliğini yeterince ele almadığını da dile getirdi.

İngiltere merkezli bir sivil toplum kuruluşu olan The Migraine Trust yetkilileri, uzun yıllardır araştırma fonlarını artırma çabalarına rağmen, migrenin toplumsal bedeli ile araştırma yatırımları arasında hala büyük bir uçurum bulunduğunu açıkladı.

Hastalık yükünün büyüklüğü ve yeni tedavi yöntemlerindeki bilimsel ilerlemeler göz önüne alındığında, tıp dünyası migrenin "gizemli" olmaktan çıktığını, ancak toplumsal ve bilimsel ilginin hâlâ bu küresel sağlık sorununa ayak uyduramadığını vurguladı.