Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Mustafa Safran, 'Türkiye’nin dış politikaları gereği' öğrencilerin eğitim için artık ABD’ye gönderilmeyeceğini, bunun yerine Avrupa ve Uzakdoğu ülkelerinin tercih edileceğini söyledi.
Yeni Şafak’tan Ahmet Fatih Erturan’ın haberine göre, Eğitimciler Birliği Sendikası’nın (Eğitim-Bir-Sen) hazırladığı “Yükseköğretime Bakış 2018: İzleme ve Değerlendirme Raporu”nun açıklanması dolayısıyla düzenlenen toplantıda yurt dışına öğrenci göndermeyle ilgili olarak bir çalışma yaptıklarını ve YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç’la paylaşacaklarını söyledi.
Türkiye’nin ABD’ye yüksek lisans ve doktora öğrencileri için 35 milyon dolar para ödediğini ifade eden Safran, “Bunu çok reel bir rakam olarak görmüyoruz ve öğrenciler de rasyonel bir gelişim göstermiyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin bize yüklediği bir vebal bu ekonomik olarak. Genelde birleşik doktora yaptırıyorlar, yani yüksek lisansları ve doktorayı birleşik yaptırıyorlar. Yüksek lisansları genel anlamda son derece basit tutuyorlar. Doktorada biraz sıkıyorlar” dedi.
Safran, spesifik branşlar dışında hiçbir branşta yüksek lisansı yurt dışında yaptırmayacaklarını belirterek sözlerine şöyle devam etti:
“Türkiye’nin parasını dışarıya harcayacak durumu yok. Şu anda halihazırda üniversitelerimizde yüksek lisans olarak açılmamış programlar var. Bundan sonra öğrencimizi yüksek lisans için eğitimdi, işletmeydi, iletişimdi, öğretmenlikti, mühendislikti hiçbiri için yurt dışına göndermeyeceğiz. Bu öğrencilerimiz en iyi üniversitelerimize gidecekler yüksek lisansını yapacaklar, ondan sonra doktora için yurt dışına göndereceğiz. Bizim bundan yıllık olarak kazancımız sadece Amerika için söylüyorum 20 milyon dolar.”
"MANTIKLI CEVAP BULAMIYORUZ"
Yüksek lisans ve doktora eğitimlerinde ABD'nin tercih sebebini de araştırdıklarına dikkat çeken Safran, mantıklı cevap bulamadıklarını söyledi. Safran, dünya sıralamalarına giren ilk 100’lerde yüzlerce üniversite olduğunu ifade ederek “Avrupa’daki üniversitelerin kalitesini de biliyoruz. Bu üniversitelerin eğitim ücretleri yok. Dolayısıyla bundan sonra biz Türkiye’nin ali menfaatleri gereği ve dış politikalarında takip ettiği enlem ve boylam doğrultusunda öğrencilerimizi Avrupa ve Uzakdoğu’ya yönlendireceğiz. Bu hem ekonomi kaynaklı hem de çocuklarımızın belki kültürel anlamda da kendilerini kendisi gibi olabilme ve kalabilme noktalarında da daha faydalı olacağına inanıyorum” dedi.