Milliyetçiliği köreltmek isteyenler ayıkırlar mı?

Milliyetçiliği köreltmek isteyenler ayıkırlar mı?

Son milletvekili ve cumhurbaşkanı seçimlerinden sonra milliyetçiliğin yükselişi tartışmaya açıldı. Yazan yazana, söyleyen söyleyene... Ülkenin kurucu unsurunun kendisini ifade etmesi, kendi varlığını öne çıkarması, varlığıyla övünmesi belli kesimleri hayretten hayrete düşürüyor, öfkelendiriyor, “Türk”ü silme ameliyesini devam ettirmek isteyenlerin heveslerini kırıyor, yollarına set çekiyor.

Milliyetçilik üzerine en çok kalem oynatan belki de biziz. Sadece yazılarımız değil; kitaplarımızda da çevirilerimizde de Türk milliyetçiliği öne çıkar. “Türk Adını Silme Planı”, “Türk’e Dönüş”, “Türk Yurdu” dergisinin tamamının, yine Türk milliyetçiliğini ve Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde Millî Mücadele’yi destek için -sık sık sansürlenmesine rağmen- işgal altındaki İstanbul’da, Yahya Kemal öncülüğünde çıkan Dergâh dergisinin bütün sayılarının yeni harflere aktarılmasını sağlamışsak, “Türk’ün Tarihi”ni, “Enver Paşa ve Dönemi”ni, Yusuf Akçura’nın “Üç Tarz-ı Siyaset”ini, tartışmalarını da içine alan Üç Tarz-ı Siyaset ve Tartışmalar”ı, Ömer Seyfettin’in, Türk’ü öne çıkaran kitapçıklarının toplamı “Türk Ülküsü”nü, tarihin belli dönemlerine ait daha bir çok kitabı ortaya koymuşsak, -yüzlerce, belki binlerce köşe yazımı, isimsiz, başka isimle çıkan kitaplarımı saymadım!- ilk söz söylemesi gereken, biraz iddialı konuşacağım, inanılması gereken biz olmalıyız!

Biliyoruz ve yazıyoruz. Milliyetçiliği savunurken, Türk’e tavırlı ister sol komünist kanattan, ister neo liberal kanattan, ister siyasî İslâmcı kanattan, ister etnikçi kanattan... Çıksın desin ki: Yanlış!

Diyemez!

Diyenler de içi boş laf geveliyorlar! Örneklerini yazılarımda görebilirsiniz.

***

Bu yazılarımdan birkaçını hatırlatacağım. Şu sıra gerekiyor.

“İttihad-ı İslâm mı, milliyetçilik mi?” (6 Mart 2018) (Yazımızın ekinde “Cemâleddin-i Afganî’nın “Vahdet-ı Cinsiye (Irkiye) Felsefesi ve İttihad-ı Lisanın Mahiyet-i Hakikiyesi”, “Milliyetçiliğin azgını nasıl olur?” (1 Şubat 2021), “Tuğrul Bey ne dedi, fırsatçılar ne anladı?” (02 Şubat 2021, “Sen kimin uşağısın?!” (3 Şubat 2021), “Atatürk milliyetçidir” (4 Şubat 2021),

14 Mayıs 2023 seçimleri sonrası, milliyetçilik yeli esince bir seri yazı yazdık. Şu notu aktaracağım:

“İktidar için de muhalifler için de söylüyorum: Milliyetçi oylar belirleyiciyse, bu oylar yerini de bulmalıdır.

Milliyetçi oyların artmasında belki asıl sebep, halkımızın şuur altında, büyük tehlikelerle karşı karşıya kalma düşüncesinin gide gide yer etmesidir. Milliyetçi artış, bir savunma olduğu kadar bir ileriye atılmadır; safların sıklaştırılması gerektiğini işaret etmediğini kimse söyleyemez. Halkımızın irfanına, idrakine itibar edilmeli, adımlar buna göre atılmalıdır.

Siyasîlerimiz, hiçbir surette, madem milliyetçi oylar arttı, biz de ‘milliyetçi’ damar üzerinden yürüyelim, diyemez; göstermelik tavır sergileyemez. Halkımız, kimin samimî kimin kandırıcı olduğunu derin irfanıyla hemen çözer.

Yeni gelişmeler gösteriyor ki; politikalar ‘Türk’ merkezli yürüyecektir. Herkes, “Türk’ün, etnisitenin üstünde, ‘parçalar’ı BÜTÜNLEŞTİREN bir ‘kavram’ olduğunu anlamak mecburiyetindedir.

‘Siyasî İslâmcı’ kanat, olağanüstü vasıflar yükledikleri, neredeyse peygamber mesabesinde gördükleri Reislerini düşünüyorlarsa, ‘Türk’ deyince irkilmemeliler. (Cumhurbaşkanlığı seçiminin anahtarı milliyetçilik (2)”, 20 Mayıs 2023)

***

Milliyetçiliği köreltmeye kalkışanlara karşı tavrımız net olmalı. Milliyetçilik üzerine kafa yoran, kitaplar yazan sosyolog Prof. Dr. Baran Dural’ın son seçimlerde milliyetçiliğin öne çıkmasını değerlendirmesi üzerinde duracağız.

Yazarın Diğer Yazıları