Cilt yenileme teknolojilerindeki ilerlemeler, özellikle 40 yaş üstü bireyler arasında büyük ilgi uyandırdı.

Dermatoloji uzmanı Dr. Robert K. Chittenden, PRP'nin hastanın kendi kanından elde edilen platelet açısından zengin plazma kullanılarak ciltteki kolajen üretimini artırdığını ve doku yenilenmesini hızlandırdığını ifade ederek, "PRP, büyüme faktörleri sayesinde hücre çoğalmasını tetikliyor ve yara iyileşmesini destekliyor; bu da kırışıklıkları azaltmada etkili bir araç haline getiriyor" dedi.

Chittenden, yöntemin cerrahi müdahalelere alternatif olarak öne çıktığını belirtiyor.Bilimsel araştırmalar da bu iddiaları destekledi.

Skin Research and Technology dergisinde yayımlanan bir derleme çalışmasında, PRP'nin tek başına veya hyalüronik asit ile kombine edildiğinde cilt gözeneklerini küçülttüğü, doku kalitesini iyileştirdiği ve UV hasarına karşı koruma sağladığı ortaya kondu.

Araştırmacılar, bir ila üç seans sonrası ciltteki kırışıklıkların azaldığını, kolajen yoğunluğunun arttığını ve hyalüronik asit seviyelerinin yükseldiğini rapor etti. Özellikle düşük vücut kitle indeksine sahip hastalarda cilt elastikiyetinde sinerjik etki gözlendi.

Fransız dermatolog Dr. Barbara Hersant ve ekibinin Journal of the American Academy of Dermatology'de yayımladığı prospektif çalışma, 31 hasta üzerinde PRP ile hyalüronik asit kombinasyonunun cilt sıkılığını ve elastikiyetini artırdığını gösterdi.

Hersant, "50'li ve 60'lı yaşlardaki bireylerde cilt sertliğinde belirgin iyileşme sağlandı; bu, PRP'nin yaşa bağlı cilt gevşekliğini hedeflemede güçlü bir seçenek olduğunu kanıtlıyor" dedi.

Çalışma, FACE-Q ölçeği ve Cutometer cihazı kullanılarak objektif ölçümlerle desteklendi.

İranlı araştırmacılar Dr. Maryam Banihashemi ve meslektaşlarının Acta Biomedica'da detaylandırdığı klinik deneme, 30 kadın katılımcı üzerinde iki PRP seansının periorbital kırışıklıkları %78,3 oranında azalttığını ve karanlık halkaları %60,9 iyileştirdiğini buldu. Banihashemi, "Yöntem invaziv olmayan yapısıyla hastalar arasında yüksek memnuniyet sağlıyor; ancak istatistiksel olarak en güçlü etki göz altı halkalarında görüldü" şeklinde yorumladı. Bu bulgular, PRP'nin nazolabial kıvrımları ve cilt sertliğinde de orta düzeyde başarı gösterdiğini ortaya koydu.

Amerikan Dermatoloji Akademisi (AAD) uzmanı Dr. Heather Woolery-Lloyd ise PRP'nin "vampir facial" olarak bilinen mikroiğneleme ile kombine edildiğinde daha çarpıcı sonuçlar verdiğini belirtti.

Woolery-Lloyd, "Ciltteki ince çizgileri ve foto-yaşlanmayı azaltmada PRP, doğal bir yaklaşım sunuyor; ancak kanıtlar hala sınırlı, bu yüzden board sertifikalı dermatologlar tarafından uygulanmalı" uyarısında bulundu.

Johns Hopkins'ten gelen verilere göre, PRP enjeksiyonları alerji riskini minimize ediyor, çünkü hastanın kendi dokusu kullanılıyor; yan etkiler genellikle enjeksiyon bölgesinde hafif şişlik veya morarma ile sınırlı kaldı.

Son yıllarda yapılan meta-analizler, PRP'nin cilt yenileme için umut verici olduğunu doğruladı.

Örneğin, Experimental and Therapeutic Medicine dergisinde yayımlanan bir çalışma, UV-B ışınlarına maruz kalan cilt modellerinde PRP'nin kolajen sentezini artırarak foto-yaşlanmayı önlediğini gösterdi.

Araştırmacılar Dr. Xia Du ve ekibi, "PRP, fibroblast hücrelerini aktive ederek extracellular matrix remodeling'ini teşvik ediyor; bu, yaşlı ciltteki doku onarımını hızlandırıyor" dedi.

Uzmanlar, PRP tedavisinin 3-6 ayda gözle görülür sonuçlar verdiğini, ancak kalıcı etki için bakım seanslarının gerektiğini vurguladı.

Maliyetler seans başına 250-1500 dolar arasında değişirken, sigorta kapsamı sınırlı. Dermatoloji dernekleri, tedavinin standart protokollerle uygulanmasını tavsiye etti. Kan alınması, santrifüjleme ve mikroiğneleme ile enjeksiyon.

Cilt yenileme alanında PRP'nin yükselişi, estetik tıbbın geleceğini şekillendirdi. Ancak Dr. Chittenden gibi uzmanlar, "Beklentileri gerçekçi tutun; PRP mucize değil, ama bilimsel temelli bir destek" diyerek dengeli bir yaklaşım önerdi.

Gelecekteki randomize kontrollü çalışmalar, yöntemin daha geniş endikasyonlarını aydınlatacak gibi göründü.