Nobel ödüllü ekonomistten krizden çıkışın reçetesi

Nobel ödüllü ekonomistten krizden çıkışın reçetesi
Nobel ödüllü ekonomist Paul Krugman, Türk Lirası’nın dolar karşısında yaşadığı değer kaybını nasıl tersine çevrilebileceğini anlattı.

ABD ile Türkiye arasında tansiyonun yükselmesi ve Türk Lirası’nın hızla değer kaybetmesinin ardından 2008 yılında Nobel Ekonomi Ödülü’nün sahibi olan Paul Krugman 'dan dikkat çeken bir açıklama geldi... Yeni Ticaret Teorisi ile 1998 yılında dünyanın en prestijli ödüllerinden birinin sahibi olan Krugman, New York Times’ta yayımlanan Türkiye'nin krizden çıkış formülünü yazdığı makalesinde açıkladığı formülün bazı ülkelerde işe yaradığını açıkladı.

“1998’DEYMİŞ GİBİ PARTİ YAPIN”

“1998’deymiş gibi parti yapın” başlığıyla kaleme aldığı makalede Krugman, krizden çıkmanın formülünü verdi. Krugman, benzer senaryoların daha önce de yaşandığını dile getirirken, “Bu döngüden kurtulmak mümkün ama bu biraz zorlayıcı. Bunu yapmak için kısa vadede aykırı bir doktrine ve uzun vadede normal doktrine dönüleceğine dair güvenilir teminata ihtiyacınız var” ifadesini kullanıyor. Krugman, “Dış borç patlamasını geçici kapital kontrolüyle durdurmak gerekiyor, panik halde kaçan kapitali durdurarak ve belki de bazı dövizle borçları reddederek yapabilirsiniz. Daha sonra mali olarak sürdürülebilir bir rejim için gerekli şeyleri yapmak gerek. Eğer her şey işe yararsa güven tekrar gelir ve kapitaller üzerindeki kontrolleri kaldırabilirsiniz” yorumunu yaptı.

İZLANDA, GÜNEY KORE, VE MALEZYA BU FORMÜLLE KRİZDEN ÇIKTI

Krugman, Malezya’nın 1998 yılında bunu yaptığını, Güney Kore’nin ABD’nin yardımıyla benzer bir sorunun üstesinden geldiğini söylerken, İzlanda’nın da krizden buna benzer bir formülle çıktığını aktardı. Krugman, Arjantin’in de aykırı bir para politikası izleyerek 2002 krizinden çıktığını fakat Kirchner yönetiminin geleneksel yönteme dönmeyerek ülkeyi tekrar krize sürüklediğini söyledi. Krugman, böyle bir yöntem izleyecek hükümetin hem esnek hem de sorumlu davranması gerektiğini ve teknik açıdan da özel durumlara adapte olabilecek bir yapıda olması gerektiğini söylerken, “Büyük yolsuzluklara imkan vermeyecek şekilde dürüst olmalı” dedi.