Ottawa Sözleşmesi, tam adıyla "Anti-Personel Mayınların Kullanımının, Depolanmasının, Üretiminin ve Transferinin Yasaklanması ve İmhası Hakkında Sözleşme", dünya genelinde anti-personel kara mayınlarının yol açtığı insani krize bir yanıt olarak doğuyor. 1997 yılında Kanada'nın Ottawa şehrinde kabul edilen bu tarihi belge, 1 Mart 1999'da yürürlüğe giriyor. Amacı, sivillerin ölümüne ve sakat kalmasına neden olan, savaşlar sona erdikten sonra bile yıllarca tehdit oluşturan bu korkunç silahların kullanımını tamamen ortadan kaldırmaktır.

ukraine-minen.jpg

SÖZLEŞMENİN DOĞUŞU VE TARAFLAR

Sözleşmenin arkasındaki itici güç, hükümetler, uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerinin eşi benzeri görülmemiş bir işbirliğini temsil ediyor. Özellikle Uluslararası Mayın Yasaklama Kampanyası ICBL, bu anlaşmanın hayata geçirilmesinde kilit bir rol oynuyor ve 1997'de Nobel Barış Ödülü'ne layık görülüyor.

Bugün itibarıyla Ottawa Sözleşmesi'ne 164 devlet taraf bulunuyor. Bu ülkeler, sözleşmenin temel yükümlülüklerini yerine getirmeyi, yani anti-personel mayınlarını kullanmamayı, üretmemeyi, stoklamamayı ve transfer etmemeyi taahhüt ediyorlar. Ayrıca, mevcut stoklarını belirli bir süre içinde imha etmeleri ve topraklarındaki mayınlı alanları temizlemeleri gerekiyor.

150500f5-a30b-4421-b140-5410f94218f9.jpg

YAPTIRIMLAR VE ŞARTLAR

Ottawa Sözleşmesi, doğrudan askeri bir yaptırım mekanizması içermiyor. Ancak tarafların taahhütlerini yerine getirmesi, uluslararası toplumun baskısı ve sözleşmenin getirdiği normatif güç aracılığıyla sağlanıyor. Taraflar, yıllık raporlar sunarak ilerlemelerini şeffaf bir şekilde paylaşıyorlar. Sözleşmeye uyumsuzluk durumunda, diğer taraf devletler diplomatik yollarla veya uluslararası platformlarda konuyu gündeme getirebiliyorlar. Ayrıca, uluslararası itibar kaybı ve insani yardım fonlarına erişimde kısıtlamalar gibi dolaylı baskılar da söz konusu olabiliyor.

csm-pmr2a-mine-splittermine-89d26757e2.webp

SÖZLEŞMENİN TEMEL ŞARTLARI

Kullanım Yasağı: Anti-personel mayınlarının her koşulda kullanılması yasaktır.

Üretim ve Transfer Yasağı: Yeni mayın üretimi ve uluslararası transferi yasaktır.

Stok İmhası: Mevcut mayın stokları belirli bir süre içinde imha edilmelidir.

Mayınlı Alanların Temizlenmesi: Sözleşmeye taraf olan ülkeler, kendi topraklarındaki mayınlı alanları temizlemekle yükümlüdür.

Mağdur Yardımı: Mayın mağdurlarına yönelik yardım ve rehabilitasyon hizmetleri sağlanmalıdır.

mine-awareness-2-0-jpg.webp

OLUMLU VE OLUMSUZ YANKILAR

Ottawa Sözleşmesi, kuruluşundan bu yana büyük bir başarı hikayesi olarak kabul ediliyor. Milyonlarca anti-personel mayının imha edildiği, mayın kullanımının azaldığı ve mayınlı alanların temizlenmesi konusunda önemli ilerlemeler kaydedildiği gözlemleniyor. Sözleşme, insani silahsızlanma alanında bir uluslararası norm oluşturuyor ve devletlerin davranışlarını etkiliyor. Sivil toplum kuruluşları ve Birleşmiş Milletler gibi uluslararası aktörler, sözleşmenin uygulanmasını yakından takip ederek olumlu gelişmeleri raporluyorlar.

Ancak sözleşmeye yönelik bazı eleştiriler ve zorluklar da bulunuyor. Özellikle dünyanın önde gelen askeri güçleri arasında yer alan Amerika Birleşik Devletleri, Çin, Rusya, Hindistan ve Pakistan gibi ülkelerin hala sözleşmeye taraf olmaması, etkinliği konusunda soru işaretleri yaratıyor. Bu ülkeler, ulusal güvenlik çıkarlarını gerekçe göstererek mayın kullanma hakkını saklı tutuyorlar. Bu durum, sözleşmenin küresel kapsayıcılığını sınırlıyor.

Ayrıca, mayın temizleme operasyonlarının yüksek maliyeti ve karmaşıklığı, özellikle çatışma sonrası bölgelerde önemli bir sorun olmaya devam ediyor. Bazı bölgelerde terör örgütlerinin veya devlet dışı silahlı aktörlerin mayın kullanmaya devam etmesi de sözleşmenin ruhuna aykırı düşen olumsuz bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor.

landminen-report-2023-tote-verletzte-ukraine-syrien-bild.webp