Dünyanın her yerinde otokratik rejimler, yarattığı korku iklimi ve kurduğu tuzaklardan beslenir!

Hedefe giden yolda asla geri adım atmazlar, herhangi bir duraksamanın yenilgiye yol açacağı ilkesiyle hareket ederler. Bu bağlamda önümüzdeki günlerde muhalefet, daha komplike daha özel ataklara da hazırlıklı olmalı.

Kimilerini “telef etmek” üzerine kurgulanmış problemli bir zihniyettin eseridir bu!

Bugün yüz kişiye sorsak “bu sistematik operasyonların asıl amacı nedir” diye, neredeyse herkes “cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmak” der…

Özgür Özel Aday Olur mu?

Ve nihayet Özgür Özel, Armağan Çağlayan’la dün yaptığı söyleşide, cumhurbaşkanı adaylığına ilişkin daha önceki sözlerine bir açıklık getirdi. “Katı bir CHP’liyim ben. Oysa bu sistemde aday CHP’li olmalı. Ama siyasi yelpazenin tüm taraflarından oy alabilecek bir aday olmalı. Bu yüzden ben bu oyunun doğru kurgulanması ve bazı hataların tekrarlanmaması için böyle bir hevesten ilk baştan ve ilkesel olarak vazgeçtim. Nasıl kaybedebiliriz. Hırsa kapılırım, alıyoruz seçimi, niye ben olmayayım derim, orada seçimi kaybederiz, mahvolurum”

Özgür Özel’in kolektif akıl içeren bu sözleri, muhalefet açısından adeta seçim stratejisinin mini bir manifestosu gibi. Berrak ve anlaşılır.

Hedef, Parlamenter Demokrasi

Özgür Özel’in parlamenter demokrasi vurgusu, Ekrem İmamoğlu’nu siyasi hayatına etkin bir şekilde dönmesini sağlayacak bir formülü de içermekte.

Muhalefet açısından sadece cumhurbaşkanlığının kazanılması değil, Anayasayı değiştirecek ya da en azından anayasayı referanduma götürebilecek bir parlamento çoğunluğuna ulaşmak son derecede önemli. Ve fakat görünen o ki son dönemde CHP’nin yükselişine karşın, diğer muhalif partilerinin belirgin bir oy kaybedişi, paradoksal bir durum olarak karşımızda durmakta.

Açıkçası parçalı muhalefetten toplumsal muhalefete geçilebilmesi için, CB adayının belirlenmesinde tüm muhalefet partilerini kapsayacak bir düşünce sistematiğinin öncelenmesi zorunlu görünüyor.

Ancak bugüne kadar muhalefette CB adaylık konusunun tek bir parti üzerinden okunması, bu bağlamda CHP ile diğer muhalif partiler arasındaki birlikteliğin sadece hegemonik ilişkiler üzerinden yürütülmesi, muhalefetin bütüncül olarak hareket etmesinin önündeki en büyük engeldi.

CHP’nin omzuna binen ağır yükün diğer muhalif partilere de dağıtılması için, cumhurbaşkanI adaylığının belirlenmesinde ortak bir inisiyatif alınması yeterli olabilir.

Muhalefeti Büyütmenin Şifresi

Popüler anket şirketlerinin verileri gösteriyor ki iktidar seçmeninden CHP’ye doğrudan bir mobilizasyon mümkün görünmüyor. Büyük oranda iktidar bileşenlerine oy verme alışkanlığına sahip olan kararsız seçmen kitlesi, bir kriz anında beka ve güvenlik retoriğini öncelemekte ve bu nedenle de tekrar eski partilerine dönüş yapabilmekteler.

Özgür Özel’in belirttiği üzere, siyasi yelpazenin her tarafından oy alabilecek ortak bir adayla hem CHP hem de muhalefetin diğer başat partileri (İYİ Parti, ZP ve YRP) oylarını önemli derecede arttırabilirler. Böylece Parlamenter Sisteme geçişin yolu da bu şekilde açılmış olur.

Muhalefetteki CB adaylığı konusunda tartışmaları minimize etmenin basit ve etkili bir yolu var. Bu konuyu kişiselleştirmeden toplumun onayına sunmak.

Bu bağlamda aynı zaman diliminde, aynı soru formatı ve aynı metodolojiye dayanmak üzere, birkaç anket şirketinin verileri siyasal atmosfere ışık tutabilir.

Bu konuda Özgür Özel’in geçmişe dönük dünkü özeleştirisi, muhalefet açısından bir yol gösterici olmalı. “Biz İstanbul’u kazanını cumhurbaşkanı adayı yapmadık ki… Anketlere bakacağız en doğru aday dedim diye parti içinde eleştirildim. Biz o seçimi kazanabilirdik. Hatalar yaptık. Aynı hataları tekrar etmemek lazım”

Mansur Yavaş nerede duruyor?

Ekrem Bey’in tutuklanmasından sonra, adaylık konusunda ne söylediyse sanırım yine orada duruyor. Sakin kişiliği ve süreç yönetimindeki başarısı ile Mansur Yavaş’ı gerçekten de başka bir yere koymak gerek. Ekrem Bey’in durumu belli oluncaya kadar bu konuda konuşacağını da sanmıyorum.

Her ne olursa olsun, muhalefet açısından cumhurbaşkanlığı adaylık tartışmalarını gündemden düşürülmesi ve vakti zamanı geldiğinde harekete geçilmesi çok çok önemli bir husus. Aksi halde gereksiz bir zamanda iktidarın açtığı mayınlı bir tarlada dolaşmak herkese zarar verir.

Kimileri abartılı bulsalar da ben yine de yazımı birkaç gün önce Yeniçağda yer alan makalemin son paragrafı ile tamamlamak istiyorum.

“Gerçekten de Anadolu halkının güçlü bir Mansur Yavaş Hikayesi var. Kimi zaman kaotik durumdan kurtuluşa giden bir yolda ikonikleşen bir umut hikayesi”

Görelim Mevla neyler!