“Özhaseki böyle giderse Ülkücülerin Başbuğ’uydum da der”

“Özhaseki böyle giderse Ülkücülerin Başbuğ’uydum da der”
Fatih Ergin, Dokuz Sütun gazetesindeki köşesinde Mehmet Özhaseki'nin, “Ülkücü hareket içerisinde yer almış bir kardeşinizim” sözlerine değindi. Ergin, Özhaseki için, “Böyle giderse, yakındır Ülkücülerin Başbuğ’uydum da der.” ifadelerini kullandı.

Dokuz Sütun gazetesi yazarı Fatih Ergin, Cumhur İttifakı’nın AKP’li Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı Mehmet Özhaseki’nin, kendisini Ülkücü Hareketin bir parçasıymış gibi gösteren açıklamalarını eleştirdi.

Özhaseki’nin güçlü bir milliyetçi damarı bulunan Ankara seçmenini etkilemek için Ülkücü söylemler içeren açıklamalarda bulunduğuna dikkat çeken Ergin’in yazısı şöyle:

“MEHMET ÖZHASEKİ ÜLKÜCÜ HAREKETTE NE OLARAK YER ALDI?”

“Çağımız iletişim çağı. Teknoloji çağı. Bilgiye ulaşmanın beş dakikamızı bile almadığı bir çağ. Siyasetçiler, sanatçılar, toplumun önünde olan daha ne kadar grup varsa hepsinin dün ve bugün söylediklerini ve yaptıklarını hatırlamak ve bilmek için televizyonların ve gazetelerin yer vermesine ihtiyaç duyulmayan bir çağ. Artık hayatımızın ayrılmaz parçası haline gelen internet dünyası ve sosyal medya vesilesiyle kamuoyunca tanınan bir ismin özel hayatından bilgilere tutun, geçmişine kadar bilgi sahibi olabiliyoruz. İnternet âlemi, bu anlamda adeta bir arşiv deposu. Öyle ki, hiç gerek duymadığımız halde bile, öylesine gezinirken dahi karşımıza bilgiyi çıkarabiliyor internet. Mesela apolitik bir insan düşünün. Gazetelerin internet sitelerini ve internet gazetelerini hiç takip etmesin. Ancak yine de, siyasetçiler ile ilgili bir haber ya da bir bilgi sosyal medya üzerinden ona ulaşabiliyor.

Bu durumda söylediklerine, davranışlarına, attığı adımlara en çok dikkat etmesi gerekenler kim? Siyasetçiler değil mi? Ne garip ki, internet çağı sanki siyasetçilere hiç uğramamış gibi Türkiye’de. Dün söylediğinin bugün tam zıddını söylemek, dün durduğunun bugün tam tersi bir noktada durmak, dün hakaret derecesinde yüklenilen rakip siyasiye bugün güzellemeler yapmak vs, vs, vs... Bu böyle uzar gider. Kuvvetle muhtemeldir ki, merhum Süleyman Demirel bugün siyasette riya ve takiyenin bir çizgi haline geldiğini görseydi, “Dün dündür, bugün bugündür.” sözünün demode kaldığı gerekçesiyle, yeni bir şey söylerdi.

***

Yakın geçmişe kadar, mevcut siyasiler içerisinde kendi dünü ile çelişmekte de partili cumhurbaşkanı Erdoğan tek adam gibiydi. Hatta geçtiğimiz yıllarda internette çok tutulan, ’Bir başbakan iki Erdoğan ’videoları vardı. Sonra bu alanda Erdoğan’a rakip olarak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli çıktı. Bakmayın şimdi ittifak halinde olduklarına.

Devlet Bahçeli, hiçbir seçimde yenemediği Erdoğan’ı, ’Dün dündür, bugün bugündür ’hususunda geride bırakmak üzere. Ne var ki bu yarışa, 31 Mart seçimleri nedeniyle dâhil olan bir diğer isim ise, Cumhur İttifakının Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mehmet Özhaseki.

Yerel seçimler bugün itibariyle bir-iki ay sonrasına ertelense, belki dün ile çelişmede, Erdoğan ve Bahçeli’yi geride bırakacak. Ancak seçim kampanyasının birkaç aylık bir süreç olmasına rağmen bu anlamda göstermiş olduğu performans, takdire şayan doğrusu. Kendisi ile ilgili içerisinde bulunduğumuz yerel seçim sürecinde beş tane yazı yazmışım. Bu da altıncı yazım. İlk yazım ise, “Mehmet Özhaseki’ye aldanma ey Ülkücü!” şeklindeydi.

***

O beş yazımda da, Özhaseki’nin güçlü bir milliyetçi damarı bulunan Ankara seçmeni ve Ankara’daki Ülkücülere, hasbelkader bulunduğu Ülkücü Hareketteki günlerine çeşitli atıflarda bulunarak geçmişini Ülkücü olarak sunmasına, yine o günler için söylediği kendisine ait başka söylemleri üzerinden eleştiriler yapmıştım. Ne yazık ki Sayın Özhaseki, bana söz konusu yazılarımın minvalinde okumakta olduğunuz altıncı yazımı yazdırdı. Niye mi? Mehmet Özhaseki, Ülkü Ocakları Genel Merkezi’ni ziyaret etti ve orada şöyle dedi; “17 yaşımda Ankara’ya gelip, üniversiteye kayıt yaptırıp, Ülkücü hareket içerisinde yer almış bir kardeşinizim...”

Evet, Özhaseki böyle dedi ama Ülkücü Hareket içerisinde nasıl yer aldığına hiç değinmedi! Oysa 2004 yılında AKP’nin Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı iken, “yurt dışında tezgâhlanmış, kocaman bir oyunun piyonuyduk.” diyerek, Ülkücü Hareketin içerisinde hangi konumda olduğunu belirtiyordu. Kaldı ki, kendisinin vaktiyle Ülkücü Hareket içerisinde olduğunu Melih Gökçek’ten başka göreni de görmedik! Özhaseki, Fatiha öğrenebilmek için mi Ülkücü Hareketten ayrıldı bilmem ama kendisinin düzenlediği Pensilvanya turları dillere destan.

***

Tabi Pensilvanya’da hiç görünmediğini de söylüyor. Lakin FETÖ elebaşının Pensilvanya’daki malikânesinde çalışan ve şu an firari durumda bulunan Mahmut Yeter’e ABD programındaki katkılarından dolayı yazdığı teşekkür mektubunu, İYİ Parti YİK üyesi emekli hâkim Kerim Yılmaz’ın Twitter hesabından paylaşması sayesinde gördük. Acaba Özhaseki Kerim Yılmaz’ın bu paylaşımına bir erişim yasağı getirilmesi için mahkemeye başvurur mu? Malum, MHP’liler kendisinin yerli ve milli olduğunu düşünsünler diye olsa gerek, PKK’lı teröristlere ‘gerilla’ dediği videosuna erişim yasağı getirtmişti. Kendi söylediğine kişilik hakları gerekçesiyle erişim yasağı getirten bir isim, kendi yazdığı ve imzaladığı mektubu için aynı kararı mahkemeden neden çıkarttırmak istemesin?

***

Özhaseki’nin Ülkü Ocakları Genel Merkezi’ni ziyaretinde, bir kişi de çıkıp ’Ülkücü Harekette ne olarak yer aldınız?’ diye soramamıştır tabi. Ancak ben kendisine AKP içerisinde ne olarak yer aldığını sormak istiyorum. Dün, bugünlerde Ülkücü olduğunu iddia ettiğiniz geçmişinizi piyonluk ile suçlayan, bugün ise o geçmişe sığınıp Ülkücü oyların avcılığına sığınan bir siyasetçi olarak AKP’de yer almıyor musunuz Sayın Özhaseki? Aklı başında hangi milliyetçi-ülkücü, Ankara seçiminde dün de bugün de Ülkücü olan, hakkında FETÖ ile ilgili en ufak bir şaibe bulunmayan Mansur Yavaş’ı tercih etmez? Zaten milliyetçi oyların Mansur Yavaş’a aktığının anketlerde görülmesi, Özhaseki’ye MHP’lilerin ’efsane başkanıydım’ bile dedirtti.

Böyle giderse, yakındır Ülkücülerin Başbuğ’uydum da der. Gülmeyin! Dün Ülkücülere piyon deyip sanki bunu hiç dememiş gibi adeta ülkü devi olduğunu ispatlama derdine düşen biriden bahsediyoruz nihayetinde!”