Pazar mı, mezar mı?
Önümüzdeki Pazar günü seçimler var. Seçim sonrasına kadar yazı sıramız olmadığı için seçim sandığında siyaseten kimin mezarının kazılacağının merakı içerisinde Pazar gününü bekleyeceğiz.
Mevcut iktidar güçlü bir destek alırsa adaletin ve (PKK’ya verilen özerklik sözü tutulacağı için) Türkiye Cumhuriyeti devlet ve milletinin bütünlüğünün mezarı kazılacak; yok eğer, AKP iktidarı ve Erdoğan’a şiddetli bir uyarı yapılırsa, bu sefer seçim sandığı, yolsuzluğun, rüşvetin, katledilmiş hukukun ve T.C.’yi ortadan kaldıranların mezarı haline gelecek.
İlk bakışta yazı girişi ile ilgili olmadığı hissi uyandıracak da olsa bir başka konuya geçerek “Pazar” ve “mezar” ilişkisi ile alakalı endişelerimizin kaynaklarından birine daha dikkatlerinizi çekeceğiz.
Hatırlayanlarınız olacaktır...Eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin 23 Mart tarihinde memleketi Ordu’da yaptığı bir konuşmada, “Bu memleketin bir tane Öcalan’ı vardı, ama bir tane de öç almak için yola çıkmış birine ihtiyacı yoktur” dedi.
O gün bugündür ben Sayın İdris Naim Şahin’in bu sözüne takıldım kaldım. Erdoğan’la İdris Naim Şahin siyaset yollarında 40 yıl beraber yürümüş. Erdoğan eliyle Şahin, Bakanlık dâhil bütün umurlara sahip olmuş. Yani, Şahin Erdoğan’ı, Erdoğan Şahin’i biliyor. Partiyi birlikte kurmuşlar, en mahrem bilgileri paylaşmışlar, pek çok makamları birlikte istişare edip dağıtmışlar.
İşte böyle bir insan Öcalan’la Erdoğan’ı yan yana getiriyor ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanını, “Öç almak için yola çıkmış biri” olarak milletin önüne koyuyor. Türkiye kamuoyu Erdoğan-Cemaat kapışmasına odaklandığı için bu öç almayı “Cemaatten öç alma” olarak algıladı ve üzerinde duran olmadı.
Hayır, kast edilen cemaat değil. Söylenenlere dikkat buyurun lütfen, “Öç almak için yola çıkmış” diyor Sayın Şahin.. Yani...
Daha işin başında, siyasete girerken, partiyi kurarken, parti kadrolarını oluşturur, parti tüzüğünü hazırlarken “Öç almak Erdoğan’ın mihenk taşı” idi demek istiyor.
İyi de, neden öç alınacak?
İdris Naim Şahin, Öcalan’la Erdoğan’ı yan yana getirdiğine göre Öcalan kimden aç almak için yola çıkmış ise demek ki Erdoğan da işte ondan öç alacak... Biz böyle söyleyince muhtemelen lafı cımbızlayıp sündürerek pireyi deve yaptığımız hissine kapılanlar olacaktır. Hayır! Çünkü aylar öncesinden bizim de Erdoğan’ın öç almak için yola çıktığına dair duyumlarımız vardı.
Devletten öç almak, iç savaşa sebep olmak ve ülkeyi terk etmek gibi iddialar üç ay önceden mahalle aralarında konuşulan bir konuydu ve bunları söyleyen Erdoğan’ın çok yakını, kulakları ile duymuş, deniliyordu. Bu dedikodu, Erdoğan’ın 40 yıllık sırrı İdris Naim Şahin’in söylediği ile ne kadar da örtüşüyor! Duyumları bir kenara bıraksak bile, İdris Naim Şahin’in Erdoğan’ı “Öç almak için yola çıktı” diye suçlayıp, Öcalan’la aynı kefeye ve hedef ortaklığına koymasına ne denilecek; esas soru bu!
Suriye uçağını düşürmek
Kim ne derse desin, güneyinde İsrail uçakları ile vurulan bir Esad’ın Türkiye’nin hava sahasını ihlâl ederek kuzeyinden de Türkiye’nin saldırısına hedef olmak gibi bir akılsızlığa düşeceğine bizi kimse inandıramaz. Esad bu kadar akılsız olsaydı Türkiye, ABD ve cümle Batı’nın bütün hesaplarını altüst ederek terörle savaşını bugünlere taşıyamazdı.
Türkiye Suriye uçağını vurmasaydı Esad IŞİD’i vuracak, Süleyman Şah Türbesi tehlikeye girmeyecek ve Türkiye sınırı bu terör örgütünün eline geçmeyecekti. Şimdi Türk askeri de Türkiye sınırı da Niğde’nin Ulukışla ilçesinde bir polis, bir vatandaş ve bir jandarmayı vurduktan sonra yakalanıp hâkim karşısına çıktığında “Ben size değil, yalnızca Allah’a hesap veririm. Türk askerini vurmakla sevap işledim” diyen IŞİD militanlarının eline geçti; iyi mi oldu?
Pazar’dan önce son cümlelerimiz
Allah’ın ayetleri ile “Bakara makara” diye dalga geçen Egemen Bağış’a ne Erdoğan’dan ne AKP grubu ve ne tabanından itiraz gelmiyor. Aynı şeyi başka bir partili söyleseydi Erdoğan ve yandaş medya ona meydanları zindan etmez miydi?
Ve...
Egemen Bağış, Kur’an ayetleri değil de Erdoğan yahut oğlu Bilal aleyhine bir şey söyleseydi, ihraç talebiyle kendisini Parti Disiplin Kurulu’nda bulur muydu bulmaz mıydı?