PKK/DEM’in kuyruğuna takılanlar

Dün “Hakkâri’de valinin kayyım tayin edilmesiyle “sol”un bütün renkleri öyle bir şıltak koyurdular ki... / Bu şıltakçıların asıl maksatlarını da ele alacağız.” dedim.

Kim ki PKK/DEM’in kuyruğuna takılıyor, çok açık söylüyorum, ABD uşağıdır; kastı Türkiye’yedir.

Baktılar PKK bitecek, Türkiye istikrara kavuşacak, ABD-Siyonist cenah hemen devreye girdi. PKK’nın Suriye ve Irak kollarına hem silah taşıdılar hem eğitim verdiler.

Ak Parti iktidarı ne yazık ki, “çözüm”, “demokratikleşme” gibi cafcaflı laflarla ABD’nin ve ABD’ye hâkim güçlerin oyununa geldi. Oyuna geldiklerini fark ettiler de mi, PKK’yı bitirme yoluna girdiler, yoksa ülkemizin gerçekleriyle yüzleştiler de mi? Pek emin değilim ama şu anda PKK’ya karşı alınan tavır önemli. İnşallah yine Abdullah Öcalan’dan medet ummazlar.

Özgür Bey, sizin nazarınızda PKK bölücü örgüt mü, değil mi? Bunu açıklayın. Muhtemelen genelleştirerek “bölücü örgüt” diyeceksiniz. Öyleyse PKK’nın siyasî uzantısına “Atatürk’ün partisi”ni teslim etmek neyin nesi?! Halkın uyanmayacağını mı sanıyorsunuz?!

***

PKK/DEM, 6-8 Ekim 2014 olaylarından biraz ders almış olmalı ki, PKK sempatizanlarına: “Sokağa çıkın, bağırın, yakıp yıkın!” diyemediler. Kendilerince “demokratik” gösteri yapıyorlar. Ellerinde pankart sokakta yürüyorlar. Hatta TBMM’de kürsü önünde toplanıp gösteri yapıyorlar. Maksat hükûmete geri adım attırmak, hiç olmazsa bundan sonra kayyım tayinini engellemek.

75 Belediye PKK/DEM’de. Eğer hükûmet sıkı takip etmezse, yine hendekler kazılmaya, duvarlar örülmeye başlanacaktır, “Özerklik isterük!” bağırtıları, yeri göğü inletecektir.

PKK/DEM’in atağa geçmesinin asıl sebebi, PKK uzantılarının Suriye’nin belli bölgelerinde seçime gidecekleri açıklamalarının ardından Türkiye’nin aldığı kesin tavırdır.

İşte bütün bunları, hadi sol/komünist partiler kabulleniyorlar, PKK’nın ardında duruyorlar, ya CHP neyin peşinde?! Defalarca yazdık... Mustafa Kemal Atatürk’ün kemiklerini sızlattıklarını hiç düşünmüyorlar mı?!

PKK/DEM’e söz etmeyince, oy mu alacaksınız?! Hadi aldınız, aldığınız oyun kaç mislisini kaybedeceğinizi bilmiyor musunuz?!

Herkesin aklına gelen, PKK/DEM’e yaklaşmak aynı fikirleri paylaşmak olacaktır.

CHP’li belediyeler, nerede aykırı isimler var, onları kutsuyorlar. Nâzım Hikmet Ran meselâ; ölüm yıldönümüymüş. Bu köşede defalarca yazdım, bu kişinin asıl ne peşinde olduğunu.

Bir belediye Yaşar Kemal Kültür Merkezi kurmuş. Yahu Nâzım Hikmet’e, Yaşar Kemal’e gelinceye kadar öyle şairlerimiz yazarlarımız var ki, bunlar yanlarından bile geçemezler. Kör ideolojilere teslim olmak, gerçeklere sırt dönmektir.

İstanbul’un MHP’den CHP’ye geçen bir ilçesinin belediye başkanı, akıl dışı açıklamalarda bulunuyor. Kadınlar için ayrı plaj olmamalıymış. Bu “Atatürk devrimleri”ne aykırıymış. İnsanların tercihleriyle “Atatürk devrimleri” arasında nasıl bağ kuruyor bu başkan acaba?

***

Özgür Özel CHP’nin grup toplantısında gürledi:

“Sadece iddia ile kayyım atamak, yerine meclisten değil valiyi atamak demokrasiye yakışır iş değildir. Hakkâri’de atanan kayyıma da Mardin Büyükşehir’e kayyım atama niyetine de CHP’nin bir belediyesine atanmasına nasıl tepki veriyorsak, buna da öyle tepki veriyoruz. Sana göre demokrasi, bana göre demokrasi olmaz.”

PKK/DEM meselesinde, hükûmet, inandırıcı açıklamalar yapmalıdır. Şimdiye kadar yapılan açıklamalar yetersiz. Onun için Özgür Özel ve diğer PKK/DEM tarafına yüzleri dönük partiler, bildiklerini okuyorlar.

Sadece “sol”dan yatıp kalkan partiler değil, adalet için ince elemeleri gereken, içlerinde Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Çanakkale, Zonguldak barolarının da olduğu 28 baro ideolojik saplantıyla PKK/DEM’ci belediye başkanına sahip çıktı.

Bu baroların açıklamasına karşı Vatan Partisi Hukuk Bürosu’nun “Yüce Türk Milleti” hitabıyla açıklamasının gerçekleri ortaya koymadığını söyleyebilir misiniz:

“Ankara Barosu ve açıklamada yer alan diğer barolar vahim bir hata içindedir. Şöyle ki; / Görevden alınan Mehmet Sıddık Akış’ın, terör örgütü adına sorgulama yaptığı, kepenk açtırmamak için esnaf üzerinde baskı kurduğu, yine örgüt adına vergi topladığı, terörist cenazesi düzenleyip halkın buraya katılımını sağlamaya çalıştığı, PKK kamplarına giderek üst düzey örgüt mensupları ile görüştüğü ve örgütün ihtiyacı olan birçok alanda faaliyet yürüttüğü noktasında ciddi iddialar mevcuttur. (...) Tüm bu iddialar ortada iken; terör örgütü PKK'ya lojistik destek sağlayarak, tüm olanaklarını seferber ederek, çocukları dağa kaçırarak, Mehmetçiğimizi şehit eden DEM/PKK'ya belediyelerin teslim edilemeyeceği hukukun ve Anayasamızın gereğidir. Belediyeler hendeklerden çıkartılan PKK’ya bırakılamaz. Bu gerçeğe aksi tavırlar, Türkiye’nin birliğini, bütünlüğünü teröre karşı mücadelesini hiçe sayarak ‘hukukçuluk’ oynamaktan başka bir şey değildir.

Hukukun, Anayasamızın ve millî güvenliğimizin gereği, terörün siyasi uzantısı DEM Parti’ye karşı kayyımla başlayan mücadele, HDP/DEM Parti kapatılarak tamamlanmalıdır. Bölücülüğe, Batı emperyalizminin bölgedeki maşası olmaya müsamaha göstermek, ona özgürlük alanları tanımak hukukla değil aymazlıkla tarif edilir...”

Kendimize gelelim, gerçekleri görelim, Türkiye’ye kastedenlere asla prim vermeyelim.

Yazarın Diğer Yazıları