Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU

Armağan KULOĞLU

Rusya’yla ilişkilerde git geller

Rusya’yla ilişkilerde git geller

Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesinden sonra oldukça kritikleşen Türkiye-Rusya ilişkilerinin, özellikle Türkiye’nin çabaları sonucunda düzeldiği ve ilerleyen zamanda daha da ileriye gittiği bilinmektedir. Bu düzelmede, Türkiye’nin Rusya’dan, ABD, NATO ve birçok NATO üyesinin tepkilerini de göğüsleyerek S-400 füzeleri almasının oldukça etkili olduğu malumdur.

Bu iyi ilişkiler, Türkiye’nin Suriye kuzeyinden kaynaklanan terörün ve ABD’nin kurmaya çalıştığı Garnizon/Terör Devletinin önlenmesinde aldığı inisiyatifte Rusya’yla koordinasyonuna imkân sağlamıştır. Ancak Rusya, Türkiye’nin inisiyatif kullanmada kendi çizdiği sınırlar içinde kalmasını sağlamak için, İdlip’te olduğu gibi, zaman zaman dengesiz ve müessif olaylara da sebep olmaktadır.

Ukrayna savaşı yeni bir milat

İlişkilerin oldukça düzgün gittiği bir zamanda Rusya’nın Ukrayna’ya taarruzuyla başlayan savaşta Türkiye’nin izlediği iki taraflı politika, aslında sakınca yaratması gerekirken hem ABD ve NATO, hem de Rusya tarafından makul, yerine göre memnuniyet verici olmuş, bazen de tenkitlere sebep olan bir seyir izlemiştir.

Böyle bir durumun ortaya çıkmasının sebebi, Türkiye’nin, Batı’nın da ihtiyaç duyduğu, Rusya’yla kurduğu iyi ilişkiler sonucunda onunla irtibat kurabilen ve onu ikna edebilen bir NATO ülkesi olması, Rusya’nın da kendisine uygulanan yaptırımlar ve diğer hususlarda Batıyla iletişim kurabilecek tek ülke olarak Türkiye’yi görmesidir. Özellikle ‘Tahıl Koridoru’ konusundaki arabuluculuğu her iki tarafın da çıkarına olmuştur.

Batı açısından tenkit konusu ise, Türkiye’nin Rusya’ya uygulanan ambargo/yaptırımlara tam olarak riayet etmemesidir. Rusya içinse, Türkiye’nin bir NATO üyesi olarak sorumluluklarının olduğunu kabul etmesine rağmen Ukrayna’ya, başta İHA ve SİHA olmak üzere savaş malzemesi ihraç etmesi olmuştur.

Zelenski’nin Türkiye ziyareti sıkıntı yarattı

Türkiye, özellikle içinde bulunduğu ekonomik zorlukları aşmak ve Batı’yla olan diğer ilişkilerini de iyileştirmek amacıyla, Batı ve Rusya nezdindeki özelliğine güvenip, Rusya’nın kendisine zarar vermeyeceğini düşünerek, Ukrayna’ya bazı jestlerde bulunmak istemiştir. Bu çerçevede, Ukrayna’nın NATO’ya girmesini destekleyici ifadelerde bulunması ve Azor Tabur Komutanlarını Ukrayna’ya gitmek üzere serbest bırakması, Rusya tarafından yadırganmış ve ilişkilerde hoşnutsuzluk yaratmıştır.

Bu davranışın bir tezahürü olarak Rusya’nın, İdlip olayındaki kadar olmasa da, karşılık verme düşüncesiyle bazı girişimlerde bulunduğu görülmüştür.

Bunlardan biri, Tahıl Koridoru anlaşmasını uzatmaması ve Türkiye’nin girişimlerini bu sefer sonuçsuz bırakmasıdır. Hatta bu durumda ortaya çıkan boşluğu Mısır’ın doldurmaya kalkması da ayrıca dikkate alınması gereken bir konudur.

İkincisi de Karadeniz’de Ukrayna’ya seyir halindeki, bandırası yabancı olsa da Türk kargo gemisi olduğu belli olan gemimize, kontrol amacıyla baskın düzenlemesi ve görüntülerini dünya kamuoyuna açmasıdır.

Bu olaylar, Rusya ve Ukrayna’yla ilişkilerimizle birlikte, ABD, NATO ve üyeleri arasındaki ilişkilerimizi çok daha dengeli, dikkatli, birini diğerine tercih ettiğimizi hissettirmeden yürütmemizin uygun olacağını göstermektedir.

Ayrıca bizi rencide eden bütün girişimlere de ölçülü bir şekilde karşılık vermemizin gerekli olduğu düşünülmektedir.

Savaş bıkkınlık yaratıyor

ABD’nin, Rusya’yı yıpratarak zayıflatıp, bölgede etkinliğinin kırılması ve Çin’le mücadelede yalnız kalarak, en güçlü olduğu dönemde dahi tam olarak gerçekleştiremediği kendi hâkimiyetinde tek kutuplu bir dünya düzeni gerçekleştirme amacında olduğu aşikârdır. Bu nedenle savaşın Ukrayna’yı kullanarak ve NATO tarafından desteklenmesini de sağlayarak, ABD tarafından uzatıldığı anlaşılmaktadır.

NATO karargâhından ve birçok ülkeden zaman zaman, Ukrayna savaşının NATO camiasında bıkkınlığa sebep olduğuna ilişkin haber, söz ve davranışlara rastlanmaktadır. NATO karargâhından bir direktörün, Ukrayna’nın bir kısım toprağını Rusya’ya bırakması halinde savaşın sona erebileceğini ve Ukrayna’nın da NATO üyesi olabileceğini muhtemel bir çözüm olarak belirtmesi, Ukrayna’nın buna karşı çıkması, akabinde NATO’dan böyle bir durum olamayacağının açıklanması, buna ilişkin bir örnek olarak nitelendirilebilir.

Politikalarımızda Batı’nın, daha önce de zaman zaman gündeme getirdiği bu savaş bıkkınlığı ve hoşnutsuzluğu davranışlarını da dikkate almamızda fayda görülmektedir.

Çıkarlarımız, birçok konuda Rusya’yla ilişkilerimizin iyi olmasını gerektirmektedir. BM Güvenlik Konseyi’nin, KKTC’deki Pile köyü yol çalışması olayını kınamasına Rusya’nın katılmaması yakın bir örnektir.

Yazarın Diğer Yazıları