Saç dökülmesi ve sağlığı konusunda dünyanın önde gelen uzmanları, bireylerin saçlarını koruma yolları hakkında kritik uyarılarda bulunurken, bilimsel araştırmalar da umut vaat eden yeni mekanizmaları ortaya çıkardı. Bugüne dek genellikle genetik yatkınlıkla açıklanan saç kaybı sorununun, sanılandan çok daha karmaşık biyolojik süreçlerle bağlantılı olduğu belirlendi.

MANCHESTER ÜNİVERSİTESİ'NDEN ÇIĞIR AÇAN KEŞİF

İngiltere'deki Manchester Üniversitesi'nden araştırmacılar, saç dökülmesine yol açan temel bir biyolojik mekanizmayı keşfettiklerini duyurdu.

Kıdemli yazar Dr. Talveen Purba, araştırmalarında insan kafa derisindeki saç köklerini etkileyen Entegre Stres Tepkisi (ISR) adı verilen bir mekanizma üzerinde durduklarını ifade etti.

Dr. Purba, yaptığı açıklamada, ISR'nin aşırı aktifleşmesinin saç büyümesini olumsuz yönde etkileyip hatta durdurabildiğini saptadıklarını belirterek, "Bu mekanizmanın aktivasyonunun, saç dökülme sorunu yaşayan kişilerde saç büyümesini kısıtlamada önemli bir biyolojik rol oynayabileceğine inanıyoruz. Bu keşif, yeni tedavilere yönelik umutları artırdı" diye konuştu.

Bilim insanları, bu stres tepkisini hedefleyen spesifik bir tedavinin henüz mevcut olmadığını ancak bu alandaki çalışmaların sürdüğünü kaydetti.

ULUSLARARASI TRİKOLOGLARDAN GÜNDELİK RUTİNLERE VURGU

Öte yandan, Dünya Saç Konseyi (World Hair Council) uzmanları ve uluslararası trikologlar, basit günlük alışkanlıkların saç sağlığındaki hayati rolünü vurguladı.

Sıcak Su Tehlikesi: Norveçli Kurucu Üye Dr. Erling Thom, aşırı sıcak su kullanımının saç sağlığı için doğal bir koruyucu olan sebumu (yağı) yok edebileceğine dikkat çekti. Dr. Thom, "Sıcak su, saç tellerinin kurumasına ve zamanla zayıflamasına neden oldu. Saç yıkamada ılık su tercih edilmesi, son durulamanın ise soğuk suyla yapılması, saçlara parlaklık kazandırdı" diye uyardı.

Kimyasal İşlemlerin Maliyeti: Rus uzman Dr. Aida Gadzhigoroeva ise özellikle sık boyatma, perma ve rengini açma gibi kimyasal işlemlerin saçın dış katmanına onarılamaz zararlar verdiğini ifade etti.

Dr. Gadzhigoroeva, "Bu işlemler saçın nem kaybına ve kuruluğa neden olarak kırılmaları artırdı. Mümkünse sadece diplerin boyanması önerildi" dedi.

Diyet ve Takviyeler: Amerikalı dermatolog Dr. Susan Smith, saç dökülmesinin temelinde sıklıkla demir, ferritin, B12, D vitamini ve çinko eksikliklerinin yattığını belirtti. Dr. Smith, "Protein, Omega-3 ve Biotin açısından zengin bir beslenme düzeni oluşturulması, saç köklerinin güçlenmesinde en az harici uygulamalar kadar etkili oldu" değerlendirmesini yaptı.
Yeni Tedavi Yöntemleri Gündemde

İran'ın önde gelen trikologlarından Dr. Hamideh Moravvej, özellikle genetik dökülmelerde ve geçici dökülme durumlarında uygulanan yenilikçi yöntemlerin başarısına değindi.

PRP ve Mezoterapi: Dr. Moravvej, kişinin kendi kanından elde edilen trombosit açısından zengin plazmanın (PRP), büyüme faktörleri ile dolu olduğunu ve bunun saç köklerine enjekte edilerek kökün canlanmasını tetiklediğini ifade etti. Bu yöntemin, özellikle hamilelik sonrası dökülmelerde ve Telogen Effluvium vakalarında yüz güldürücü sonuçlar verdiği gözlemlendi.

Kök Hücre Tedavileri: Bazı merkezlerde uygulanan, kişinin kendi saçlı deri biyopsisinden elde edilen hücrelerin laboratuvar ortamında çoğaltılıp dökülme bölgesine enjekte edilmesi yönteminin ise saç dökülmesini büyük oranda durdurduğu, hatta ince saçların kalınlaştığı ve yeni foliküllerin oluşumunu desteklediği bildirildi.

Saç sağlığı uzmanları, bu yeni yaklaşımların tümünün, doğru tanı konulduktan sonra bir dermatolog veya trikolog gözetiminde uygulanması gerektiği konusunda hemfikir oldu.