Son yıllarda küresel ölçekte artış gösteren sanal kumar bağımlılığı ve doğal afetlerin yıkıcı etkileri, ruh sağlığı alanında çalışan uzmanları harekete geçirdi.
Bilimsel çalışmalar ve uzman görüşleri, bu iki durumun insan psikolojisini derinden sarstığını ve özellikle afetlerden etkilenen bireyleri büyük bir riskin içine çektiğini ortaya koydu.
Yapılan bilimsel araştırmalar, afetzedelerin yaşadığı stres, kayıp ve ekonomik zorlukların, dijital ortamlardaki kumar alışkanlıklarını tehlikeli biçimde artırdığını gösterdi.
AFET TRAVMASI VE ARTAN BAĞIMLILIK RİSKİ
Doğal afetler sonrasında bireylerde ortaya çıkan korku, çaresizlik, yas ve travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi durumlar, uzmanların ikincil dalga olarak nitelendirdiği psikolojik sorunları beraberinde getirdi.
Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Psikiyatri Profesörü Dr. Mark Gluck, afetzedelerin güvensizlik ve kontrol kaybı duygularıyla başa çıkmakta zorlandıklarını ifade etti.
Dr. Gluck, "Afetler sonrası yaşanan travma, beynin ödül merkezini etkileyerek bireyleri anlık rahatlama ve kaçış arayışına yönlendirir. Sanal kumar, bu boşluğu doldurabilecek en tehlikeli araçlardan biri haline geldi" açıklamasını yaptı.
Uluslararası araştırmalar, özellikle finansal belirsizlik ve gelir kaybı yaşayan afetzedelerin, "kolay yoldan para kazanma" yanılsamasıyla sanal kumara yönelme eğiliminde olduğunu gözler önüne serdi. Bu durumun, mevcut ruh sağlığı sorunlarını (depresyon, anksiyete) daha da derinleştirdiği ve yeni bir bağımlılık döngüsünü oluşturduğu vurgulandı.
DİJİTAL KUMARHANENİN HIZLI VE YIKICI ETKİSİ
Sanal kumar platformlarının 7/24 erişilebilir olması, düşük bahis limitleri ve görsel olarak sürükleyici arayüzleri, bağımlılığın hızla gelişmesine neden oldu.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), kumar oynama bozukluğunu davranışsal bağımlılıklar kapsamında sınıflandırdı ve bunun hızla yayılan bir halk sağlığı sorunu olduğu konusunda uyarıda bulundu.
Londra King's College'dan Bağımlılık Çalışmaları Uzmanı Dr. Eleanor Vance, sanal kumarın hızlı geri bildirim döngüsünün, beynin ödül nörotransmitteri olan dopamini yoğun biçimde tetiklediğini belirtti. Dr. Vance, "Sanal kumar, sonuçların anlık olduğu, sürekli bir 'neredeyse kazanma' hissi yaratan bir döngü sunar. Afet sonrası zaten hassas durumda olan bir zihin, bu hıza karşı koymakta çok zorlanır. Kaybedilen parayı geri kazanma (peşine düşme) düşüncesi, kişiyi finansal ve psikolojik bir çıkmaza sürükledi" değerlendirmesini yaptı.
Ayrıca, sanal kumar bağımlılığı olan bireylerde yüksek oranda depresyon, kaygı bozuklukları ve intihar düşüncesi gözlendi. Araştırmalar, bu bağımlılığın getirdiği yalan söyleme, izolasyon ve ilişkilerin bozulması gibi sosyal sonuçların da afet sonrası zaten zedelenmiş olan sosyal destek ağlarını tamamen yok ettiğini gösterdi.
ÖNLEME VE MÜDAHALE İÇİN KÜRESEL ÇAĞRI
Uzmanlar, sanal kumar ve doğal afetlerin yarattığı bu birleşik ruh sağlığı krizine karşı koruyucu sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi ve afet bölgelerinde psikososyal desteğin sanal bağımlılık riskini de kapsayacak şekilde genişletilmesi gerektiğini dile getirdi.
Dr. Gluck ve Dr. Vance, bu iki büyük tehdidin etkilerini azaltmak için uluslararası işbirliği ve kanıta dayalı, bütüncül müdahale programlarının acilen hayata geçirilmesini talep etti.