Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Evren Devrim ZELYUT

Evren Devrim ZELYUT

Sedat Peker 101

Sedat Peker 101

Üniversitelerde 101 kodu başlangıç seviyesindeki dersleri sembolize eder. Yani konuya giriş demektir. Yıllar sonra yaşadığımız bu günleri yazdıkları zaman ülke kaynaklarının nasıl sömürüldüğünü anlatan kitap dizisinin başında Sedat Peker''in açıklamaları yer alacak. Aslında hepimizin tahmin ettiği kirli ilişkiler isim, tarih ve yer olarak karşımıza çıktı. Neden dinleniyor Peker? Çünkü toplumumuz bu pisliklerden o kadar sıkılmış ki, o kadar baskı altına alınmış ki, yine o sistemin içinden çıkan bir ismin yüksek sesle söylediklerini dinleyerek içinden şunu diyor: "Konuş Sedat! Konuş her şeyi söyle! Bu pislik temizlensin" Ne ironi ama değil mi? Toplum soluğunu tutmuş Peker''in sağlığına dua ediyor. Peker, "O file nasıl doluyor?" diye soruyor…

Yandaşların nasıl zevk-ü sefa içinde yaşadığını, master/doktora mezunları bile işsizken vasıfsızların nasıl işlerde çalıştığını, kimlerin çifter çifter, üçer üçer maaşları götürdüğünü yazmayacağım. Ama CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz beyi takip etmenizi rica ediyorum. Twitter adresi şu: @yavuzyilmazd

Kim ne kadar, kaç maaş alıyor belgeleri ile göreceksiniz. Benim bu yazıda size anlatacaklarım ise TÜİK''in "Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması, 2020" raporuna dayanıyor. Bu raporda aziz Türk halkının nasıl sefalete gömüldüğü ortaya çıktı. Yani şu an yüksek sesle dile getirilen adaletsizliklerin bilimsel ispatını rakamlarla göstereceğiz.

Ekonomide gelir dağılımının adil olup olmadığını ölçmek için Amerikalı iktisatçı Max Lorenz bir yöntem geliştirdi. Grafiğin dikey eksenine gelir gruplarını koydu, yatay eksenine ise nüfus gruplarını yerleştirdi. Daha sonra iki eksenin kesiştiği 0 noktasından 45 derecelik açıyla bir doğru çizdi. Bu çizgiye "Mutlak Eşitlik Doğrusu" denildi. Bu doğru üzerindeki her noktada nüfus ve gelir eşit pay alıyordu. "Mutlak Eşitlik Doğrusu"ndan ne kadar uzaklaşırsanız o kadar gelir dağılımı bozuluyor demektir.

45 derecelik doğrunun altında kalan, uzaklaşan bu eğriye ise "Lorenz Eğrisi" denilir.

 

 

Daha sonra İtalyan istatistikçi Corrado Gini, Lorenz eğrisini aldı ve bir katsayıya bağladı.

Gini Katsayısı = A/(A+B)

0 ile 1 arasında değer alan bu katsayı herkesin aynı gelire sahip olduğu bir toplumda 0''dır. Tüm gelirin bir kişide toplandığı durumda ise Gini katsayısı 1''dir. Buna göre Gini katsayısı sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımı eşitsizliği azalır, bire yaklaştıkça gelir dağılımı eşitsizliği artar.

TÜİK''in yaptığı çalışmada son 11 yılın en berbat gelir dağılımı ile karşı karşıyayız. "Gini katsayısı bir önceki yıla göre 0,015 puan artış ile 0,410 olarak tahmin edildi."

"Toplumun gelirden en fazla pay alan %20''sinin elde ettiği gelirin en az pay alan %20''sinin elde ettiği gelire oranı şeklinde hesaplanan, P80/P20 oranı 7,4''den 8,0''a,

Gelirden en fazla pay alan %10''unun elde ettiği gelirin en az pay alan %10''unun elde ettiği gelire oranı şeklinde hesaplanan P90/P10 oranı ise 13,0''dan 14,6''ya yükseldi."

En çarpıcı rakamlardan birisi de şu: "En yüksek gelir grubunun toplam gelirden aldığı pay %47,5 oldu." Yani en yüksek gelir grubu, en üstteki %20 gelirin %47,5''ini götürüyor.

Alın rapordan bir çarpıcı tespit daha: Maddi yoksunluk oranı %27,4 oldu.

"Finansal sıkıntıda olma durumunu ifade eden maddi yoksunluk; çamaşır makinesi, renkli televizyon, telefon ve otomobil sahipliği ile ekonomik olarak beklenmedik harcamaları yapabilme, evden uzakta bir haftalık tatil masrafını karşılayabilme, kira, konut kredisi ve faizli borçları ödeyebilme, iki günde bir et, tavuk, balık içeren yemek yiyebilme ve evin ısınma ihtiyacını karşılayabilme durumu ile ilgili hane halklarının algılarını yansıtmaktadır.

Yukarıda belirtilen dokuz maddenin en az dördünü karşılayamayanların oranı olarak tanımlanan ciddi maddi yoksunluk oranı 2019 yılında %26,3 iken 2020 yılı anket sonuçlarında 1,1 puan artarak %27,4 olarak gerçekleşti."

Sözün özü, yaşanan adaletsizlikler ayyuka çıkmış durumda, toplumda birileri yiyor, milyonlar bakıyor. Tüm ahlaki değerler unutulmuş, kurdun dişine kan değmiş bir kere... İşte bu nedenle halk kendi sorunlarının anlatımını Sedat Peker''de bulduğu için onu büyük bir merak ve keyifle dinlemeye devam ediyor.

Yazarın Diğer Yazıları