Kronik cilt hastalıkları olan sedef (psoriasis) ve egzama (atopik dermatit), dünya genelinde milyonlarca insanın yaşam kalitesini olumsuz etkileyen yaygın sağlık sorunları arasında yer aldı.

Dermatoloji alanında yaşanan son gelişmeler, bu hastalıkların tedavisinde çığır açtı.

Son yıllarda dermatoloji biliminde kaydedilen ilerlemeler, özellikle biyolojik ilaçlar ve akıllı tedavi yöntemleriyle dikkat çekti.

Uzmanlar, sempozyumda yaptığı konuşmada, bu yenilikçi tedavilerin hastaların yaşam kalitesini uzun vadede iyileştirdiğini ve güvenli bir şekilde uygulanabildiğini belirtti. Biyolojik ilaçlar, bağışıklık sistemini hedef alarak sedef ve egzama gibi otoimmün hastalıklarda iltihaplanmayı azaltıyor ve ciltteki semptomları kontrol altına aldı.

ABD’deki Johns Hopkins Üniversitesi’nden dermatoloji uzmanı Prof. Dr. Anna L. Chien, biyolojik tedavilerin özellikle orta ve şiddetli egzama vakalarında etkili olduğunu belirtti. Chien, “Biyolojik ilaçlar, ciltteki iltihaplanmayı hedef alarak kaşıntı ve kızarıklığı önemli ölçüde azaltıyor. Bu, hastaların günlük yaşamlarında büyük bir rahatlama sağlıyor” dedi.

DOĞAL TEDAVİ YÖNTEMLERİ VE BİLİMSEL DESTEK

Biyolojik tedavilerin yanı sıra, doğal yöntemler de sedef ve egzama tedavisinde giderek daha fazla ilgi gördü. Aloe vera ve kahverengi yosun gibi doğal bileşenlerin anti-enflamatuar ve nemlendirici özellikleri, ciltteki tahrişi azaltmada etkili olabiliyor.

Londra’daki St. John’s Dermatoloji Enstitüsü’nden Dr. Emma Wedgeworth, doğal tedavilerin mutlaka bir uzmana danışılarak kullanılması gerektiğini vurguladı:

“Aloe vera gibi bitkisel ürünlerin cildi yatıştırıcı etkileri bilimsel olarak desteklense de, her hastanın cilt yapısı farklıdır. Yanlış uygulama, alerjik reaksiyonlara yol açabilir.”

Wedgeworth, probiyotik takviyelerin de bağışıklık sistemini güçlendirerek egzama ve sedef semptomlarını hafifletebileceğine dair yapılan araştırmalara dikkat çekti.

Journal of Clinical Dermatology’de yayımlanan bir çalışma, probiyotiklerin cilt bariyerini güçlendirdiğini ve iltihaplanmayı azalttığını ortaya koydu.

TETİKLEYİCİ FAKTÖRLERDEN KAÇINMA VE YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİKLERİ

Uzmanlar, sedef ve egzama tedavisinde yalnızca ilaçların değil, yaşam tarzı değişikliklerinin de kritik bir rol oynadığını belirtti.

Stres, hormonal değişiklikler, enfeksiyonlar ve çevresel faktörler, bu hastalıkların alevlenmesine neden olabildi.

Harvard Tıp Fakültesi’nden dermatolog Prof. Dr. Alexa B. Kimball, “Stres, sedef hastalığının en büyük tetikleyicilerinden biridir. Meditasyon ve stres yönetimi teknikleri, semptomların kontrol altına alınmasında önemli bir fark yaratabilir” dedi. Ayrıca, cildi tahriş eden maddelerden kaçınmak, düzenli nemlendirici kullanımı ve pamuklu giysiler tercih etmek, egzama semptomlarını hafifletmede etkili yöntemler arasında yer aldı.

TANI VE TEDAVİ SÜRECİNDE UZMAN GÖRÜŞÜ ŞART

Sedef ve egzama tanısı, genellikle dermatologlar tarafından fiziksel muayene ve gerektiğinde alerji testleri veya cilt biyopsisi ile konuldu.

Gerçekleştirilen bir anket, sedef ve egzama hastalarının eğitim ve danışmanlık hizmetlerine erişiminin, öz yönetim ve tedavi başarısını artırdığını gösterdi.

Türkiye’de de uzmanlar, hastaların dermatologlarla düzenli iletişim halinde olmasının önemine dikkat çekti.

GELECEKTE CİLT SAĞLIĞI: UMUT VERİCİ GELİŞMELER

Dermatoloji alanındaki yenilikler, sedef ve egzama hastalarına umut verdi. Fototerapi, ıslak pansumanlar ve kişiselleştirilmiş tedavi planları gibi yöntemler, semptomları kontrol altına almada etkili oldu. Ayrıca, genetik faktörlerin ve bağışıklık sistemi mekanizmalarının daha iyi anlaşılması, yeni tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine olanak tanıyor.

Uzmanlar, “Dermatoloji bilimindeki bu ilerlemeler, hastaların yalnızca fiziksel değil, psikolojik ve sosyal hayatlarını da iyileştiriyor” diyerek, gelecekteki tedavilerin daha da kişiselleştirileceğini öngördü.

Sedef ve egzama gibi cilt hastalıkları, doğru tedavi ve yaşam tarzı değişiklikleriyle kontrol altına alınabildi.

Uzmanlar, hastaların dermatolog rehberliğinde tedavi planlarına uymalarının ve tetikleyici faktörlerden kaçınmalarının, yaşam kalitesini artırmada kilit rol oynadığını vurguladı.

Bilimsel araştırmalar ve yenilikçi tedaviler, bu hastalıklarla mücadelede umut ışığı olmaya devam ediyor.