Bazı kitaplar okura hikâye anlatmaz, sadece bir ruh hâlini gösterir. Çiçeklenmeler tam da böyle bir roman. Kahramanı Türkan, büyük olaylar yaşamıyor, dramatik kararlar almıyor. Yalnızca hayatın ortasında, kendi sessizliğiyle baş başa kalıyor. Ama işte o sessizlikte, fark edilmeden bir şeyler değişiyor. Romanın gücü de burada: hiçbir şeyin “olmadığı” yerden yepyeni bir anlam çıkarabilmesinde.

Kesmez, okuru duygusal bir çıkmaza sürüklemek yerine, gündelik hayatın içindeki sade ayrıntılara bakmaya davet ediyor. Bir pencereyi açmak, çiçeklere su vermek, sokağı dinlemek, yerinden hiç kıpırdamamış sarı bir karavanı izlemek…

Bütün bunlar sıradan görünüyor ama aslında yaşamın nabzı tam da orada atıyor. Türkan’ın hikâyesi, kayıptan çok farkındalıkla ilgili: hayatı yeniden kurmak değil, onun zaten orada olduğunu fark etmek. Pencere kenarına konulan saksı çiçeğinden, çıktığı yolculukla başına buyruk, özgürlüğüne düşkün, hassas, renkli bir gelinciğe dönüşen Türkan, hayatı ve kendini fark ediyor.

“Hayatın yan yana dizdiği şeyler bazen rastlantısal, bunu kabul edebilirim amka bazen de öyle bir ince planlama, öyle hassas bir ayarlama yapıyor ki kozmos, sanki birisi posta kutuna, "Bir dost" imzalı bir mektup bırakıyor. Öyle sihirli bir uyandırma servisi. İnsan bir gün aniden bir şeyin farkına varıyor...” (Syf. 31)

Sena Altuntaş'tan kitap incelemesi... Çiçeklenmeler: Bir kadının içinde açan bahar - Resim : 1

KÜÇÜK ANLARIN ROMANI

Çiçeklenmeler, büyük bir olay örgüsüne sahip değil. Ama tam da bu yüzden güçlü. Kesmez, romanın yapısını gündelik hayata benzetiyor: tekrar eden, yavaş, ama bir şekilde ilerleyen bir ritim. Okur, Türkan’ın eviyle, sokağıyla, iç sesiyle birlikte o ritme dahil oluyor. Bu ritim, romanı sakin ama etkileyici bir atmosfere taşıyor. Bir şeylerin bittiği değil, dönüşerek devam ettiği bir evren bu. Roman boyunca doğa hep bir metafor olarak var. Toprak, su, çiçek… hepsi hem Türkan’ın hem de okurun iç dünyasına açılan bir kapı gibi. Çiçekler sadece evde açmıyor; Türkan’ın içinde, okurun içinde, zamanın içinde açıyor. Bu, umudu bağırmadan anlatan bir roman; sessiz ama ısrarcı bir yaşam hikâyesi.

YAVAŞ AMA KALICI BİR ETKİ

Kesmez’in cümlelerinin her biri o kadar yerinde ki süslemeye ihtiyaç kalmıyor. Bu sadelik, romanı duygusuzlaştırmak yerine güçlendiriyor. Okur, sayfalar ilerledikçe Türkan’la birlikte yavaşlıyor; kelimelerin arasındaki boşluklarda anlam buluyor. Kitap bittiğinde büyük bir olay hatırlamıyorsunuz, ama içinizde bir dinginlik kalıyor.

Çiçeklenmeler, hayata yeniden başlamaktan çok, onun içinde kalabilmenin romanı. Bir kayıptan doğan değil, zaten var olan bir yaşamın farkına varan bir hikâye. Sessiz, sade, ama insana dokunan türden. Okuruna “devam et” demiyor, sadece “buradasın” diyor. Ve bazen, bu cümle her şeyden daha iyileştirici olabiliyor.