Şengül Hablemitoğlu, suikastin perde arkasını anlattı

Şengül Hablemitoğlu, suikastin perde arkasını anlattı
Şengül Hablemitoğlu, katıldığı canlı yayında eşi Necip Hablemitoğlu suikasti ve devamındaki dava sürecine ilişkin açıklamalarda bulundu. Cinayetin 14 yıl karartıldığını ifade eden Hablemitoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a da çağrıda bulundu.

Şengül Hablemitoğlu, Habertürk'te Kübra Par'la Açık ve Net programına konuk oldu. Necib Hablemitoğlu suikasti ve dava sürecine ilişkin konuşan Hablemitoğlu, cinayetin 14 yıl karartıldığını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Başbakanlığı dönemindeki "Bu devlet Hablemitoğlu cinayetini örtbas etmiş devlettir" sözlerini hatırlatan Hablemitoğlu, "O zaman neden örtbas etmesine izin veriyoruz" ifadelerini kullandı.

Dönemin 59. Hükümetin İçişleri Bakanı AKP'li Abdülkadir Aksu'nun "Biz bütün cinayetleri çözdük, bir Hablemitoğlu cinayeti kaldı, içimde ukde kaldı" sözlerini de hatırlatan Şengül Hablemitoğlu, "Alay mı ediyorsunuz. İnsanların acılarını bu şekilde kullanmamak lazım" diyerek tepkisini dile getirdi.

Hablemitoğlu, davada adı geçen yüzbaşı Tarkan Mumcuoğlu'nun halen MİT'de görevli olduğunu ifade ederken "Biz diyoruz ki bunun üzerine 4. Ağır Ceza'ya başvurup bu şahıs çağrılıp dinlensin diyoruz. Ağır Ceza talebimizi reddediyor. Tarkan Mumcuoğlu şu anda devletin resmi görevlisi. Durum bu" şeklinde konuştu.

Şengül Hablemitoğlu'nun açıklamalarından satır başları şu şekilde:

"HABLEMİTOĞLU'NUN KATİLİ YÜZBAŞI..."

"2016'ya kadar geçmiş bir 14 yıl var. O dönemdeki savcı 15 Temmuz'dan sonra yeniden toparlamak zorunda kaldı. 15 Temmuz'dan hemen önce iddianame hazırlığı vardı, çatı dava iddianamesi. Biz bu iddianamede temel müştekilerden biri olduğumuza dair bilgi edindik. 15 Temmuz sonrasında biz de bu davaya müdahil olduk. Avukatımızla birlikte, kendisi benim kardeşimdir, eşimin eski öğrencisidir. Çatı dava için hazırlanan iddianamede esasında bir şey yok. Çok tesadüfen eklerde bilgiye rastladık. Bir gazetecinin adı geçiyor Zihni Çakır. Necip Hablemitoğlu'nun katili yüzbaşı Tarkan Mumcuoğlu diyor. Çağırıyorlar onu, 'sen bu ismi nereden duydun' diyorlar. 'Bana şu kişi söyledi' diyor o kişi de Nuri Gökhan Bozkurt, şu anda Ukrayna'da yakalanan şahıs."

"BAZI GÖRGÜ TANIKLARININ İŞARET ETTİĞİ İSİMLER VAR"

"Biz diyoruz ki bunun üzerine 4. Ağır Ceza'ya başvurup bu şahıs çağrılıp dinlensin diyoruz. Ağır Ceza talebimizi reddediyor. Tarkan Mumcuoğlu şu anda devletin resmi görevlisi. Durum bu. Savcımızın Ukrayna'da ulaştığı isim Zihni Çakır'ın iddianamenin ekine giren bu bilgi üzerine yürüttüğü HTS kayıtlarında ulaştığı bilgi. HTS kayıtları cinayet akşamında ilgili bazı görgü tanıklarının işaret ettiği kişiler var. Buradan yola çıktık, savcıya ilettik ve o şeklide bu noktaya gelindi.

HTS kayıtlarında olaya dair izleme yapan ekiple görüşmeleri var. Cinayet işlenen silahın atıldığına dair bilgi var. Bu yeni gelişme değil, bizim dikkatimize takılan ya da dikkatimize takılması beklenerek oraya eklenen bir şey. Bunun için bir şey yapılabilmesi için ciddi bir siyasi kararlılığa ihtiyacımız var. Bu iade gerçekleştirilecek mi? Bu şahsın Türkiye'ye getirilmesi kimlere zarar verecek? Kimler onun buraya getirilmesini istemeyebilir. Cihatçı yetiştirdiğini söylenen biri. Gelmesini kimler ister, kimler istemez. İsteyenlerle istemeyenlerin çatışması bizi nereye götürür? Adı geçtiği başka soruşturmalar var, herhalde başkalarının adını verecektir. Oradaki insanlar istemeyecektir. Umutlu değilim. Bu olay 2002 yılında gerçekleşti. Dönemin Başbakanı Abdullah Gül, dönemin emniyeti, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu. Şöyle bir söz verildi, 'bu cinayeti çözmek devletin namus borcudur'. Söz verirsiniz, sonra uçar gider. Normal demokratik koşullarda bunun arkasından adli sürecin işlemesi gerekir. 15 Temmuz'a gelmemiz diye bir şey olmaz. 14 yıl bu soruşturma karartılmıştır."

"BEN O ŞAHSI İKİ KEZ GÖRDÜM"

"Bunları karartanları tahmin etmek zor değil. Olay gecesi çok küçük bir anektod anlatayım. Olayın olduğu sabah gördüğüm iki kişi var. Bana görünmek için evimin yakınında olan iki kişi. Ben bunu hissettim. Bu şahısları olay gecesi Terörle Mücadele'de anlatmaya çalışırken odada bir görevli vardır. Bu görevli şube müdürü odadan çıkınca 'Hocam gördükleriniz kişilerden bu muydu' diye resim gösterdi. 'Evet buydu' dedim. 1 dakika sürmedi adam ortadan kaybolmadı. Yıllarca bunu anlatmaya çalıştım, bir türlü bir şey olmadı. 15 Temmuz'dan sonra Necip Cem İşçimen çağırdı ve bana FETÖ'den dolayı firari durumda olan bazı emniyet mensubu olan şahısları gösterdi. Ben teşhis ettim. Kendisi istihbarat daire başkanlığı yapmış kişi. Evet karartanlar bunlardı. Bu olaylar olmadan önce Twitter'de bir şey nedeniyle ifadeye çağrıldım. Odaya bir girdi. Olay 15 Temmuz'dan önce oluyor. Bana 'merhaba hocam nasılsınız' diyor. O gece bana resimleri gösteren kişi. Ankara Emniyet'te. Tanıdığımı belli etmeyi istemedim. Bana kendini yine gösterdi 'merhaba' dedi. Ben o şahsı iki kez gördüm. Adamın istihbarat daire başkanlığı yapmış biri olduğu ortaya çıktı. Bu insanlar tarafından kararttığını söyleyebiliriz."

"ERDOĞAN VE ABDÜLKADİR AKSU'YA TEPKİ"

"Bir gün tepesi atıyor birilerinin hop Ergenekon davasına dahil ediliyor. Zekeriya Öz diyor ki, 'Hocamızı Ergenekon'a dahil edelim' diyor. Bir bakıyorsunuz FETÖ deniyor, Hablemitoğlu cinayeti o tarafa yönleniyor. Siyaset bu kadar dalgalı yaklaşırsa o konuda ümit taşıyamam. Bir dönem sayın Cumhurbaşkanı'nın Başbakanlık yaptığı dönemde bir beyanı var, 2008 olabilir. 'Bu devlet Hablemitoğlu cinayetini örtbas etmiş devlettir' diyor. O zaman neden örtbas etmesine izin veriyoruz. Abdülkadir Aksu, 'Biz bütün cinayetleri çözdük, bir Hablemitoğlu cinayeti kaldı, içimde ukde kaldı' diyor. Alay mı ediyorsunuz. İnsanların acılarını bu şekilde kullanmamak lazım.

Öyle kötü şeyler oluyor ki Türkiye'de, adalet dilencisi konumuna düşürülüyorsunuz. Bu konuma düşürmek kimsenin haddi değil. Biz adalet dilenmiyoruz, adalet bir hak ve biz bu hakkı talep eden sıradan vatandaşlarız. Bizim acımızı bizimle birlikte anmalarda siyasiler gündeme getirmesinler. Biz fiilen çabayı görmek istiyoruz. Zafer savcının arkasında duran siyasi kararlılık görmek istiyoruz.

Hablemitoğlu gazeteci kökenli bir adam. Tabii ki araştıracak ve paylaşacak. Sadece yazdıkları değil yazma ihtimali olan şeyler için de yaşadık biz bunu. Hem Alman vakıfları davası hem de dönemin DGM'leri vardı o zaman. Yaptığı çalışma orada iddianameye dahil edilmişti. Fethullah Gülen'le yürütülen davada tanık olarak dinlenecekti Necip Hablemitoğlu. Bütün bunlar cinayetin nasıl geldiğini açık ve net okunmasını sağlıyor."

İlgili Haberler