Tayyip Bey başkan olmaz, 4. dönem devam eder!
Yeni Anayasa ya da her türlü Anayasa değişikliği için AKP’nin BDP ya da CHP’ye ihtiyacı var.
Peki bu iki partiden AKP’ye destek gelir mi?
İkisi de masaya oturmadı dedirtmez ama uzlaşmaları mümkün değil.
CHP hiçbir şartta Başkanlık Rejimine evet demez.
BDP ise Öcalan’a aftan özerkliğe kadar türlü şartlar ileri sürer ki AKP’nin buna evet diyebilmesi mümkün değil, zira böyle bir durumda parti grubunu bile bir arada tutamaz.
Şu halde mevcut Parlamento yapısı ile Başkanlık rejimi hayal.
Size ilginç gelecek ama aslında Başbakan Erdoğan böyle bir şeyi arzuluyor da değil.
Tartışılsın demesi Özal misali gündemi meşgul etmek içindi.
Ahali ve hatta çok bildik kesimler de farkında değil ama Erdoğan bir şeyi çok iyi biliyor.
O da Türkiye’deki Başbakanların ABD Başkanından bile çok daha yetkili olduğudur!
Evet isteyen araştırsın Türkiye’de Başbakanlar Başkanlık rejiminin başkanlarından daha etkilidir..
Hele hele yürütmeye ilaveten yasama ile yargının tamamen kontrole alındığı bir tabloda Başbakanlar abartısız Kral ya da Padişah misali kudret sahibidir.
Soruyorum; Tayyip Erdoğan böyle bir kudreti bırakıp Çankaya Köşkü’ne niye çıksın?
Cumhurbaşkanlarının yetkileri ortadadır ve sembolik bir misyondadır.
Hayır benim bildiğim Erdoğan bu müthiş yetkileri bırakıp yetkisiz bir makama aday olmaz!
Sakın hükümeti uzaktan yönetir demeyin, bunun olamayacağı Özal ve Demirel örnekleri ile sabittir ki Tayyip Bey de biliyor kendisi AKP’den ayrıldığı gün partisi de gümler.
Diyeceksiniz ki ama tüzükte üç dönem seçilebilme şartı var.
Güldürmeyin beni tüzük dediğiniz kanun bile değil, parti kongresinde 5 saniyede değişir biter... Üç dönemi Beş’e çıkaran önerge verilir ve kabul edenler-etmeyenler denilerek saniyeler içinde halledilir ki hatırlayın Bahçeli beş iken sonsuz yaptırdı.
Ama efendim verilen sözler ve edilen büyük laflar mı dediniz!
Yahu bir milyon insan Ankara’ya doluşup Erdoğan’ın evinin önünde “Gitme!.. Gitme!..” feveranı ile yalandan açlık grevlerine başlarsa kim bu yakarışa hayır diyebilir.
Söylemek istediğim, Erdoğan 4. dönem devam etmek isterse eder ve bu işe büyük bir fedakarlık yapıyormuş gibi öyle bir kılıf hazırlar ki, devam etme kararını bile şova dönüştürerek ilave oy sağlar.
Sakın millet bunu yemez demeyin, bu millet değil midir Habur’da PKK’ya selam duran Erdoğan’ın, “Biz olsak Öcalan’ı asardık” mugalatasına kanıp seçimde oy yağdıran?.. Hiç şüpheniz olmasın aynı Tayyip Bey 4. dönemde devam için öyle bir tiyatro hazırlar ki bütün toplum parmak ısırır... Yanılmayı isterim ama bakın buraya not düşüyorum; Erdoğan güya dehşet ısrarlar sonucu yoluna devam edecek yani Başbakanlık makamında kalacaktır... 2023 hedefi ve projeleri aslında bunun net işaretidir.
ARAYAN KİMMİŞ!..
Sinan Aygün için Demirel değil, Koç aramış!
Sinan Aygün’ün dediği doğrudur.
Demirel, kendisinin CHP’den aday olması için Kemal Kılıçdaroğlu’nu aramış ya da mesaj göndermiş değildir.
Diyeceksiniz ki o zaman Tuncay Özkan’ın giremediği CHP listesine Aygün nasıl girdi?
Birinci boyut, Sinan Aygün iş dünyasının CHP’ye verdiği bir temsilcidir ki kendisi uzun yıllar ATO’da başkanlık yapmıştır.
Dahası, TOBB zirveleri tarafından CHP’ye hararetle tavsiye edilmiştir.
Ama en önemlisi, Sinan Aygün Ergenekon davasında şüpheli yapılmadan önce ekonomik konularda AKP’ye en tutarlı ve ses getiren muhalefeti yapmıştı.
Bazıları bilmez; Erdoğan AKP’yi kurarken Aygün’ü ısrarla istemişti ki, gitseydi kesin Bakandı, zira Zafer Çağlayan örneği ortadadır.
Dolayısı ile Sinan Aygün’ü değerlendirirken ondan sıradan biri diye bahsedilmesi haksızlıktır.
Bu arada duymayanlara bir kulis bilgisini de biz aktaralım:
Derler ki Sinan Aygün’ün adaylığı için bizzat Mustafa Koç Kemal Kılıçdaroğlu’nu aramış ve ısrarla ricacı olmuş!
Bu iddia ne kadar doğru bilmem ama bildiğim Koç ailesinin Sinan Aygün’ü çok sevdiğidir... Öyle ki Sinan Aygün itiraz üzerine Ergenekon’dan tahliye edildiği gün Rahmi Koç saat 15.00’de ziyaretine gidiyordu..Rahmi Bey Sinan Aygün çıkınca da oğlu Mustafa Koç’u anında Ankara’ya geçmiş olsuna gönderdi.
BİZ SÖYLEMİŞTİK!..
BDP’den AKP’ye Öcalan ve Kandil ültimatomu!
Önceki gün yazdık ya, AKP’nin iki büyük sorunundan biri ve önemli olanı PKK talepleridir.
Nitekim daha seçim sonuçları bile YSK tarafından resmen ilan edilmeden PKK pardon BDP ültimatomunu verdi.
BDP Eşbaşkan Filiz Koçalı acil şartı ile üç talep iletti.
Bunlar:
1) Öcalan’a hemen af.
2) Kandil’le müzakereye oturmak.
3) Acil Kürt planı.
Bu satırları okuduğunuz saatlerde de Öcalan’dan İmralı mesajları açıklanabilir, zira avukatları yine İmralı yolundaydı... Dahası, malum Öcalan’ın 15 Haziran tarihli resti söz konusu!
Peki AKP ne mi yapar?
Yeni Anayasa deyip zaman kazanmaya çalışın, lâkin PKK ele geçirdiği psikolojik üstünlüğün dinmesine izin vermez ve somut fayda hesapları yapar. Dolayısı ile de tehdit ve hatta bazı çirkinliklerin olması muhtemeldir, aman dikkat!
KİMİN POLİSİ?
Polisten AKP marşı!
Polis kolejinde mezuniyet töreni var.
Gelenek, finalde polisin kendi marşını okuması!
Hayır bu sefer öyle olmuyor!
Yeni mezun polis yöneticileri Tayyip Erdoğan’ın dilinden düşürmediği “Beraber Yürüdük Biz bu Yollarda” şarkısını marş yerine söyleyerek keplerini fırlatıyor.
Soruyorum bu tablo “polis AKP’nin ordusu mu” ithamlarına haklılık kazandırmıyor mu?
Değilse cevap versinler nedir bu görüntü?
Aynı şey Harp Okulu mezuniyet töreninde tersi olsaydı yani yeni mezunlar CHP marşını söyleseydi, kıyametler koparılmaz mıydı?
Sakın polis ayrı, asker ayrı demeyin, polisin politize olması askerden daha önemli; zira günlük hayatta polis var.
YUSUF