Günümüzde lenfomalar, modern tıp sayesinde büyük ölçüde kontrol altına alınabilen ve birçok vakada tamamen ortadan kaldırılabilen kanser türleri olarak öne çıktı.

Ulusal Kanser Enstitüsü'nün (NCI) 2025 verilerine göre, Hodgkin lenfoması hastalarının beş yıllık göreceli sağkalım oranı %88'e ulaşırken, non-Hodgkin lenfomasında bu oran %73 seviyesinde seyrediyor. Bu rakamlar, erken teşhis ve yenilikçi tedavilerle birlikte, lenfomaların "tedavi edilebilen kanserler" kategorisinde en umut verici örneklerden biri haline geldiğini kanıtladı.

Uzmanlar, bu başarıyı son yıllardaki bilimsel atılımlara bağladı. City of Hope Kanser Merkezi'nde lenfoma bölümü şefi Alex Herrera, "Hodgkin lenfoması, erken evrelerde teşhis edildiğinde %90'ın üzerinde tam remisyon oranları yakalıyor; immünoterapi gibi yeni yaklaşımlar, ileri evrelerde bile başarıyı %70-80 bandına taşıyor" dedi.

Herrera'nın liderliğindeki bir çalışma, CAR T-hücre terapisinin dirençli vakalarda tam remisyon oranlarını %40-60'a çıkardığını ortaya koydu.

Benzer şekilde, Rochester Üniversitesi Tıp Merkezi'nden Jonathan Friedberg, "İleri evre Hodgkin lenfomasında immünoterapiyi kemoterapiyle birleştiren faz 3 denememiz, sağkalım oranını %92'ye yükseltti; Bu, standart tedavilerden %10'luk bir artış demek" şeklinde konuştu.

Friedberg'in ekibi, bu sonuçları New England Journal of Medicine'da yayınladı ve tedaviyi standart protokole dönüştürme çağrısı yaptı.

Bilimsel araştırmalar da bu iyimser tabloyu destekledi. Lymphoma Research Foundation'ın raporunda, kronik lenfositik lösemi (CLL) ile ilişkili lenfoma vakalarında beş yıllık sağkalım %87'ye ulaşmış durumda. Non-Hodgkin lenfomasının en yaygın alt tipi olan diffüz büyük B-hücreli lenfoma (DLBCL) için Amerikan Kanser Derneği'nin SEER verileri, 2015-2021 teşhislerine dayalı olarak %60-83 arası başarı oranları bildirdi.

Dana-Farber Kanser Enstitüsü'nden yapılan bir çalışmada ise, mantel hücreli lenfoma hastalarında kök hücre naklinin remisyon süresini uzatmadığı, ancak hedefe yönelik ilaçlarla birlikte kullanıldığında uzun vadeli kontrol sağladığı vurgulandı.

Kemoterapi ve radyoterapi hâlâ temel taş olsa da, immünoterapi ve monoklonal antikorlar gibi yenilikler, yan etkileri azaltırken etkinliği artırdı.

MD Anderson Kanser Merkezi'nden uzmanlar, "Non-Hodgkin lenfomasının yavaş ilerleyen formlarında bile, rituximab gibi ajanlar sağkalımı yıllarca uzatıyor" dedi. Ancak, yaş ve genel sağlık durumu gibi faktörler hâlâ kritik; 55 yaş üstü hastalarda oranlar %65'e düşebiliyor, oysa 60 yaş altı gençlerde %95'i buluyor.Uzmanlar, erken teşhisin anahtar olduğunu vurguladı.

Michael Roth, Texas Üniversitesi MD Anderson Kanser Merkezi Çocukluk Çağı Kanser Sağkalım Programı Direktörü, "Lenfoma teşhisi alan hastalar için 'şanslısınız, bu yüksek oranda tedavi edilebilen bir kanser' diyoruz ama uzun vadeli takip, ikincil hastalık risklerini yönetmek için vazgeçilmez" uyarısında bulundu.

Dünya Lenfoma Farkındalık Günü'nün 15 Eylül'de kutlanmasıyla birlikte, uzmanlar halkı lenf düğümü şişliği ve gece terlemesi gibi belirtilere karşı dikkatli olmaya çağırdı.

Lenfomalar artık korkutucu bir teşhis olmaktan çıktı. Bilimsel ilerlemeler sayesinde tedavi edilebilen kanserler arasında yerlerini sağlamlaştırdı.