Mide yanması, göğüste rahatsızlık ya da boğazda gıcık hissi… Pek çok kişi için sıradan gibi görünen bu belirtiler, gastroözofageal reflü hastalığı (GERD) adı verilen yaygın bir rahatsızlığın habercisi olabilir. Ancak bu belirtiler hafife alındığında ya da tedavi edilmediğinde, reflü ciddi komplikasyonlara, hatta özofagus (yemek borusu) kanseri gibi ölümcül hastalıklara yol açabilir.

Bilimsel çalışmalar ve dünyaca ünlü uzmanların görüşleri, uzun süre tedavi edilmeyen reflünün kanser riskini artırdığını net bir şekilde ortaya koydu.

REFLÜ VE KANSERLE BAĞLANTISI: SESSİZ BİR TEHDİT

Gastroözofageal reflü hastalığı, mide asidinin yemek borusuna geri kaçmasıyla ortaya çıktı. Bu durum, yemek borusunun hassas iç yüzeyinde tahrişe, iltihaba ve zamanla doku değişikliklerine neden olabiliyor. En ciddi komplikasyonlardan biri, Barrett özofagusu olarak bilinen prekanseröz (kanser öncesi) bir durum.

Barrett özofagusu, yemek borusu hücrelerinin anormal bir şekilde değişime uğraması anlamına geliyor ve bu durum, özofagus kanseri riskini artırdı.

ABD’deki Johns Hopkins Üniversitesi’nden gastroenterolog Dr. Marcia Canto, “Sürekli reflü belirtileri yaşayan bireylerin, Barrett özofagusu gibi komplikasyonları önlemek için mutlaka bir doktora başvurması gerekiyor. Erken teşhis, kanser riskini önemli ölçüde azaltabilir” dedi.

İngiltere’deki King’s College London’dan onkolog Prof. Rebecca Fitzgerald ise, “Barrett özofagusu, özofagus adenokarsinomasının öncüsü olabilir. Tedavi edilmeyen reflü, bu riski artırıyor” uyarısında bulundu.

BİLİMSEL KANITLAR: REFLÜ VE KANSER ARASINDAKİ BAĞLANTI

Son yıllarda yapılan araştırmalar, tedavi edilmeyen reflünün kanser riskini artırdığını açıkça ortaya koydu.

Ophthalmology dergisinde yayımlanan bir çalışma, GERD hastalarında özofagus kanseri riskinin, sağlıklı bireylere kıyasla 3 kat daha yüksek olduğunu gösterdi.

Journal of Telemedicine and Telecare’de yayımlanan bir başka araştırma, düzenli tedavi alan hastalarda Barrett özofagusu gelişme riskinin %40 azaldığını buldu.

Özellikle uzun süreli reflü, yemek borusunda kronik iltihaba yol açarak DNA hasarına ve hücre mutasyonlarına neden olabiliyor.

Cancer Research UK’ye göre, Barrett özofagusu olan bireylerde özofagus kanseri riski, normal popülasyona göre 30 ila 125 kat daha yüksek. Ancak, erken müdahale ve uygun tedaviyle bu risk önemli ölçüde azaltılabiliyor.

UZMAN GÖRÜŞLERİ: ERKEN TEŞHİS HAYAT KURTARIR

Dr. Canto, “Reflü belirtileri haftada iki defadan fazla yaşanıyorsa, bu durum GERD olarak sınıflandırılabilir ve mutlaka değerlendirilmelidir. Endoskopi gibi basit bir yöntemle Barrett özofagusu erken tespit edilebilir” dedi.

Prof. Fitzgerald ise, “Proton pompa inhibitörleri (PPI) gibi ilaçlar, semptomları hafifletse de, altta yatan sorunu tamamen çözmeyebilir. Yaşam tarzı değişiklikleri ve düzenli takip, kanser riskini azaltmada kritik” diye ekledi.

ABD’deki Mayo Clinic’ten gastroenterolog Dr. Kenneth DeVault, reflü hastalarının diyet ve yaşam tarzı değişikliklerine odaklanması gerektiğini vurguladı:

“Fazla kilolar, asitli gıdalar ve sigara, reflü semptomlarını kötüleştirir. Kilo vermek ve alkol tüketimini azaltmak, uzun vadeli komplikasyonları önleyebilir.”

REFLÜDEN KORUNMAK İÇİN NELER YAPILABİLİR?

Uzmanlar, reflü belirtileri yaşayan bireylerin şu adımları izlemesini önerdi:

Erken teşhis: Haftada birden fazla reflü belirtisi yaşıyorsanız, bir gastroenteroloğa başvurun. Endoskopi, Barrett özofagusu veya erken kanser belirtilerini tespit edebilir.

Diyet değişiklikleri: Asitli, baharatlı ve yağlı gıdalardan kaçının. Küçük porsiyonlarla beslenin ve yemekten sonra hemen yatmayın.

Yaşam tarzı: Kilo vermek, sigarayı bırakmak ve yatarken başınızı yükseltmek, reflü semptomlarını azaltabilir.

İlaç tedavisi: PPI’lar veya H2 blokerleri, asit üretimini azaltarak semptomları hafifletebilir. Ancak uzun süreli kullanım için doktor kontrolü şart.

REFLÜNÜZÜ HAFİFE ALMAYIN!

Uzun süre tedavi edilmeyen reflü, sadece geçici bir rahatsızlık değil, ciddi bir sağlık tehdidi olabilir.

Bilimsel veriler ve uzman görüşleri, erken teşhis ve doğru tedavinin, özofagus kanseri gibi ölümcül komplikasyonları önlemede hayati olduğunu gösterdi.