Tetanoz, halk arasında "kazıklı humma" olarak bilinen, Clostridium tetani bakterisinin ürettiği toksinlerin neden olduğu ciddi bir enfeksiyon hastalığı.
Sinir sistemini etkileyerek ağrılı kas kasılmalarına, çene kilitlenmesine ve hatta solunum yetmezliğine yol açabilen bu hastalık, tedavi edilmediğinde ölümcül sonuçlar doğurabilir.
Uzmanlar, tetanozun önlenmesinde aşılama ve doğru ilk yardım müdahalelerinin kritik rol oynadığını belirtti.
Son bilimsel araştırmalar ve uluslararası uzman görüşleri, bu ölümcül hastalığa karşı alınması gereken önlemleri bir kez daha gündeme taşıyor.
TETANOZ: GÖRÜNMEZ TEHDİT
Clostridium tetani bakterisi, toprakta, tozda, hayvan dışkısında ve paslı yüzeylerde doğal olarak bulunur. Bakteri, genellikle derin kesikler, yanıklar, delici yaralanmalar veya hijyenik olmayan doğum koşulları yoluyla vücuda girer. Ürettiği tetanospazmin adlı toksin, sinir sistemine saldırarak kaslarda kontrolsüz kasılmalara neden olur.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, her yıl dünya genelinde yaklaşık 213.000 kişi tetanoz nedeniyle hayatını kaybediyor; bu vakaların çoğu, hijyenik olmayan doğum koşullarında ortaya çıkan maternal ve neonatal tetanozdan kaynaklandı.
Vanderbilt Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü’nden bir uzman olan Prof. Dr. William Schaffner, “Tetanoz, insandan insana bulaşmayan ancak çevremizde her yerde bulunabilen bir bakteri nedeniyle ortaya çıkıyor. Aşılama, bu hastalığa karşı en etkili savunma hattımızdır” dedi.
Schaffner, özellikle kirli yaralanmalarda erken müdahalenin önemine dikkat çekti.
AŞILAMA: EN GÜÇLÜ SİLAH
Tetanoz aşısı, bağışıklık sistemini bakterinin toksinine karşı antikor üretmeye teşvik eden bir toksoid aşı.
Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’nın ulusal aşı takvimine göre, bebeklere 2., 4., 6. ve 18. aylarda beşli karma aşı (DaBT-İPA-Hib) uygulanırken, 4-6 yaş ve 13 yaşında pekiştirme dozları veriliyor. Yetişkinlerde ise her 10 yılda bir Td (tetanoz-difteri) aşısı önerildi.
DSÖ, özellikle doğurganlık çağındaki kadınların her gebelikte aşı durumlarının kontrol edilmesini, maternal ve neonatal tetanozu önlemek için kritik buldu.
Londra Hijyen ve Tropikal Tıp Okulu’nda aşı güvenliği üzerine çalışan bir uzman olan Dr. Heidi Larson, “Tetanoz aşısı, yıllardır güvenli bir şekilde kullanılıyor ve ciddi yan etkiler oldukça nadir. Enjeksiyon bölgesinde hafif ağrı, kızarıklık veya şişlik gibi yan etkiler genellikle birkaç gün içinde kayboluyor” dedi.
Larson, aşı karşıtlığının tetanoz gibi önlenebilir hastalıkların yeniden ortaya çıkmasına neden olabileceğini vurguladı.
İLK YARDIM: ZAMANLA YARIŞ
Tetanozun önlenmesinde ilk yardım, aşılama kadar kritik bir rol oynuyor. Kirli bir yaralanma sonrası yaranın hemen temizlenmesi, ölü dokuların ve yabancı cisimlerin çıkarılması gerekiyor.
Philadelphia Çocuk Hastanesi Aşı Eğitim Merkezi Direktörü Dr. Paul Offit, “Yaralanma sonrası ilk 24 saat içinde tetanoz aşısı veya immünglobulin uygulanması, enfeksiyon riskini büyük ölçüde azaltır” dedi.
Sağlık Bakanlığı, riskli yaralanmalarda (örneğin, paslı bir çivi batması veya toprakla temas eden derin kesikler) 72 saat içinde aşı yapılmasını önerdi.
Yara temizliği için antiseptik solüsyonlar ve gerekirse antibiyotikli kremler kullanılması, bakterinin çoğalmasını engelleyebildi.
Ciddi vakalarda, insan tetanoz immünglobulini (TIG) veya antitoksin tedavisi uygulanarak toksinin sinir uçlarına bağlanması önlenmeye çalışılır.
BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR NE DİYOR?
Son yıllarda yapılan araştırmalar, tetanoz aşısının etkinliğini ve güvenilirliğini doğruladı.
The Lancet dergisinde yayımlanan bir çalışma, küresel aşılama programlarının maternal ve neonatal tetanoz vakalarını %95 oranında azalttığını ortaya koydu. Ancak, düşük gelirli ülkelerde aşıya erişim sorunları nedeniyle hala risk devam ediyor.
Araştırmacılar, özellikle hijyenik doğum koşullarının sağlanmasının ve gebelerin aşılanmasının bu vakaları sıfıra indirebileceğini belirtti.
ÖNLEM HAYAT KURTARIR!
Tetanoz, modern tıbbın sunduğu aşı ve ilk yardım teknikleriyle önlenebilir bir hastalık.
Uzmanlar, kirli yaralanmalarda vakit kaybetmeden sağlık kuruluşlarına başvurulmasını ve düzenli aşılamanın ihmal edilmemesini önerdi.