The Economist Tayyip’i Hitler gibi görmeye ve sunmaya başladı!
Adı: The Economist! İngilizlerin dünyaca ünlü haftalık haber dergisi. Tirajı 1 milyon 600 bin olan bu dergi, Küresel Devletin yayın organı olarak görülür.
İşte bu derginin son sayısında Türkiye için şu hususların altı çiziliyor:
-Tayyip Erdoğan’ın otokratik içgüdüleri depreşti.
-Basın özgürlüğü kıskaçta,Türkiye’de Çin’den daha fazla tutuklu gazeteci var.
-Erdoğan’ın muhalifleri şişirilmiş komplo teorileri ile yargılanıyor.
-Türkiye’de yolsuzluk yükseliyor.
-Ekonomi ısındı ve acil önlem gerekiyor.
-Türkiye’de açık bir despotizm var.
-Tayyip Erdoğan’ın hedeflediği Başkanlık rejimi Türkiye’ye uymaz.
Hayır bu tespitler uzaktan masa başı bir yorum değil, tersine derginin genel yayın yönetmeni ile dış haberler editörü’nün Türkiye ziyareti izlenimlerinin sonucudur.
Peki bu mesajların anlamı ne midir?
Küresel Devlet, zihnen yandaşı olarak kabul etmesine rağmen, Tayyip Erdoğan’ı artık kişisel olarak Hitler gibi algılamaya ve ona karşı tavır geliştirmeye başladı.
The Economistin en üst düzey ekibini Türkiye’ye göndermesi ve seçim öncesinde açık bir uyarı yapıp CHP’ye oy verin çağrısında bulunması bunun işaretidir.
Evet, The Economist AKP’nin yine seçimi kazanacağını görüyor ve bunu da yazıyor lakin sonrasındaki otoriterleşme tehdidinin de ısrarla altını çiziyor.
Açıklıkla ifade edelim, Batı Dünyası bu gibi konularda duygusal değildir ve var olan somut delil ya da eğilimlerden hareket eder.
The Economist gibi prestiji ve tarafsızlığında çok ama çok dikkatli olan bir yayın organı eğer açıktan CHP’ye oy verin çağrısını yapıyor ise bunun birden çok anlamı olabilir.
Öncelikle bu yeni tutum Tayyip Erdoğan’ın kaleminin kırılmasıdır; zira Batı âlemi onu artık iflah olmaz bir despot olarak görmeye başlamıştır.
İkinci boyut, Erdoğan’la Türkiye’nin Hitler’in Almanyası misali türlü maceralara sürüklenebileceği endişesidir.
Kuşkusuz Batı Ortadoğu hinterlandında kullanacağı bir müttefiki ister fakat diktatör eğilimli liderlerin zamanı geldiğinde ipini çeker ki bu konuda Şah’dan Mübarek’e kadar pek çok örnek var.
Görüyorsunuz; Tayyip Erdoğan’ın sultan olma sürecindeki ceberutlukları artık hizmetinde olduğu Batı’da bile kabullenilemiyor.
Küresel devlet ya da irade Tayyib’in kesin olarak kalemini kırdığı gün, sıcak para anında çekilecek ve dolar üç bini vurup Türkiye yeni bir Yunanistan olacaktır.
Korkarım ki gidişat orayadır!
NOT: Yandaş medya patronu Akın İpek şahsıma onlarca milyarlık iki ayrı tazminat davası açtı ama havasını aldı zira iki dava da reddedildi..Gazeteciye mesnetsiz biçimde dava açan medya patronunu Akın İpek gibiler sayesinde görmüş olduk!AKP gidince sen de medya’dan gidersin gibime geliyor davetiye baskıcısı Akın Efendi!
TARİHİN TEKERRÜRÜ
Yargıtay’da yeni bir Haşim Kılıç vak’ası!
Gelin geriye doğru bir hafıza turu yapalım.
Haşim Kılıç’ın Anayasa Mahkemesi Başkanı seçildiği malum oylamada Kılıç’a oy verenlerin biri hariç geriye kalanı Ahmet Necdet Sezer’in atadığı isimlerdi.
O seçimde fikren Haşim Kılıç’ın karşısında olan büyük çoğunluk, başkan ben olmalıyım gibi basit ve cüce hesaplar yaparak bölündü ve bu çekişme sonucu başkanlığı Kılıç’a kaptırdılar.
Yaşanan bu ibretlik olay bile birilerine ders ya da mesaj olmadı ve tarih bir kere daha tekerrür etti.
Evet Yargıtay Başkanlğı’na böyle bir aymazlık sonucu Bülent Arınç’ın kankası olarak bilinen Nazım Kaynak seçildi.
Nasıl mı oldu?
Yargıtay’a HSYK tarafından yeni seçilen 160 üye tam kadro Nazım Kaynak’a oy verirken geridekiler parçalara bölündü yani 4 ayrı aday ortaya çıktı ve oylar aralarında paylaşıldı.
Eğer Nazım Kaynak’ın karşısına tek bir adayla çıkılabilseydi sonuç tam tersi olacaktı.
Tablo budur, yorum sizin!
AYRINTININ SEBEBİ
Ahmet, İskender Paşa grubunun MHP demesinden niye rahatsız?
Sevgili Melih Aşık, Ahmet Hakan’ı dolaylı olsa da şöyle tanımlar.
Güya tarafsız ve hatta zaman zaman AKP muhalifi gibi görünse de en temel konularda ya da son tercihte AKP ile omuz omuzadır... Bana göre de öyledir, zira Ahmet AKP sayesinde sınıf atladığını görüyor ve gizli gizli ona minnet duyuyor.. Evet, beyaz çoraplı Ahmet Hakan aynen budur ve son olarak İskender Paşa Grubunun seçim arefesinde MHP’ye verdiği destekten fena halde rahatsız olarak cemaati yok sayma yoluna sapmıştır.
Birinci boyut, Özal ve Erbakan gibi isimlerin manevi adresi olan ve yıllardır AKP’ye destek veren bir İslami grubun seçimin arefesinde AKP’yi terk edip MHP demesi imaj bağlamında önemli bir gelişmedir ki beyaz çoraplı Ahmet de bilir, Türkiye’deki cemaatler aslında oyları ile değil, imajları ile vardırlar.
Pek çok faaliyetine tanıklık yaptığı ve pek çok etkinliğine açıktan destek olduğu Deniz Feneri bağlamında bugüne kadar hep susan ve tek bir kelime yazmayan Ahmet’in, ajans sahibi kardeşinin mama adresi olan TRT’yi zaman zaman yere göğe sığdıramaması da not edilmesi gereken diğer ayrıntıdır...
KONUŞMANIN CEZASI!..
Abbas Güçlü ve İnan Kıraç!
İki isim...
Biri gazeteci, diğeri ünlü bir işadamı!
İkisi de Başbakan’ın hedefinde ve her an gazaba uğrayabilir!
Öyle, çünkü Tayyip Bey hem gazeteci Abbas Güçlü’yü, hem de iş adamı Kıraç’ı televizyonda açıktan tehdit etti.
Peki suçları mı dediniz?
Abbas Güçlü, YGS’deki malum sınav rezaletini bütün boyutları ile sergilemesi sebebiyle hasım ilan edildi.
Kıraç ise bir sohbette CHP seçimde birinci olur dediği için hedefte!
Tabloya bakar mısınız; Başbakan’ın hoşlanmadığı ama doğru olan bir haberi yazdı diye bir gazeteci muhtemelen seçim sonrasında çalıştığı yerden kovulacak, keza bir işadamı da CHP birinci olur dediği için yine muhtemelen vergi memurlarının hücumuna uğrayacaktır. Emin olun bu kadarını ne Hitler ne de Saddam yapmıştı!
YUSUF