Dünyanın en büyük iki ekonomisi olan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Çin arasındaki ticaret gerilimi, son haftalarda yeni bir boyut kazandı.
ABD Başkanı Donald Trump’ın Çin ithalatına uyguladığı %145’e varan yüksek gümrük tarifeleri, adeta bir ticaret ambargosu etkisi oluşturursan, Beyaz Saray’dan gelen tarifelerin düşürülebileceğine dair açıklamalar küresel piyasalarda temkinli bir iyimserlik oluşturdu. Ancak, uzmanlar, bu hamlelerin uzun vadeli etkilerinin belirsiz olduğunu ve ticaret savaşının küresel ekonomi üzerindeki risklerinin devam ettiğini vurguladı.
YÜKSEK TARİFELER VE MİSİLLEMELER
Geçtiğimiz Nisan ayında Trump yönetimi, Çin’den ithal edilen ürünlere %245’e varan gümrük vergileri getireceğini duyurarak ticaret savaşını yeni bir evreye taşıdı. Beyaz Saray, bu hamlenin ABD’nin ulusal güvenliğini koruma ve ticaret açığını azaltma amacı taşıdığını belirtti. Buna karşılık, Çin Ticaret Bakanlığı, ABD mallarına %84’e varan ek tarifeler uygulayacağını açıklayarak misilleme yaptı.
Çin’in bu adımı, özellikle ABD’li havacılık devi Boeing’e darbe vurdu. Çin, Boeing uçak alımlarını durdurma talimatı verdi, bu da şirketin hisselerinde sert düşüşlere yol açtı.
Washington merkezli Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü’nden (PIIE) kıdemli araştırmacı Chad P. Bown, “Bu karşılıklı tarifeler, iki ülke arasındaki ticaret hacmini ciddi şekilde daralttı. Özellikle enerji sektöründe, Çin’in Şubat ayından bu yana ABD’den sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ithalatını durdurması, gerilimin boyutlarını gösteriyor” dedi. Bown, bu durumun küresel tedarik zincirlerini de olumsuz etkilediğini belirtti.
BEYAZ SARAY’DAN GELEN UMUT SİNYALLERİ
Son günlerde, Beyaz Saray’dan gelen açıklamalar, tarifelerin düşürülebileceğine dair umutları artırdı.
Beyaz Saray Basın Sözcüsü Karoline Leavitt, “Başkan Trump, Çin ile adil bir ticaret anlaşmasına açık. Top artık Çin’in sahasında” diyerek görüşmelere kapı araladı.
ABD Hazine Bakanı Scott Bessent de, mevcut tarifelerin sürdürülebilir olmadığını ve gerilimin azaltılmasının Çin’in tutumuna bağlı olduğunu vurguladı. Bessent’in, Hindistan ile olası bir ticaret anlaşmasının öncelikli olabileceğine dair açıklamaları ise dikkat çekti.
Londra Ekonomi Okulu’ndan (LSE) uluslararası ekonomi profesörü Linda Yueh, bu gelişmeleri şöyle değerlendirdi:
“ABD’nin tarifeleri düşürme sinyali, iç piyasalardan gelen baskıların bir sonucu olabilir. Ancak, Çin’in müzakerelere sıcak bakması için ABD’nin somut adımlar atması gerekiyor. Aksi takdirde, bu bir taktiksel manevradan öteye gitmeyebilir.”
KÜRESEL PİYASALARDAKİ YANKILAR
Ticaret savaşındaki bu yeni aşama, küresel piyasalarda dalgalanmalara yol açtı. Asya borsaları, ticaret savaşlarının derinleşmeyeceğine dair beklentilerle Çin hariç genel bir yükseliş gösterdi.
Hong Kong’da işlem gören Çinli teknoloji şirketlerinin hisseleri endeksleri yukarı taşırken, altın fiyatları ons başına 3.357 dolara ulaşarak rekor kırdı. Kripto para piyasaları ise nispeten sakin kalarak Bitcoin’in 84.000 dolar seviyesinde istikrar kazandığını gördü.
Avrupa Merkez Bankası (AMB) Başkanı Christine Lagarde, ticaret geriliminin küresel enflasyon üzerindeki etkilerine dikkat çekti. Lagarde, “Gümrük tarifeleri, döviz kurlarında dalgalanmaları tetikleyebilir ve ithalat fiyatlarını artırabilir. Bu da enflasyon görünümünü karmaşıklaştırıyor” uyarısında bulundu. Lagarde’ın bu açıklamaları, ticaret savaşının yalnızca ABD ve Çin’i değil, küresel ekonomiyi de tehdit ettiğini ortaya koydu.
UZMAN GÖRÜŞLERİ: BELİRSİZLİK HAKİM
New York Üniversitesi’nden ekonomi profesörü Nouriel Roubini, ticaret savaşının küresel büyümeyi yavaşlatabileceği uyarısında bulundu. Roubini, “Eğer bu gerilim devam ederse, 2025’te küresel GSYH büyümesi %2’nin altına inebilir. Özellikle teknoloji ve enerji sektörleri, bu savaşın en büyük kaybedenleri olacak” dedi. Roubini, Apple gibi teknoloji devlerinin üretimlerini Hindistan’a kaydırma planlarının, Çin’in küresel elektronik sektöründeki ağırlığını azaltabileceğini, ancak bunun kısa vadede maliyetleri artıracağını belirtti.
Öte yandan, Oxford Üniversitesi’nden uluslararası ticaret uzmanı Emily J. Blanchard, “Çin’in pes etmeyeceği açık. Pekin, ABD’nin taleplerine boyun eğmek yerine alternatif pazarlara yöneliyor. Örneğin, Çin-Pakistan ekonomik koridoru ve Gwadar Limanı projesi, Çin’in Hint Okyanusu’ndaki stratejik hamlelerini güçlendiriyor” yorumunda bulundu.
GELECEK NE GETİRECEK?
ABD-Çin ticaret gerilimi, küresel ekonomi için bir dönüm noktası olmaya devam ediyor.
Beyaz Saray’ın tarifeleri düşürme sinyalleri, piyasalarda temkinli bir iyimserlik olsa da, uzmanlar, kalıcı bir çözüm için iki tarafın da somut adımlar atması gerektiğini vurguladı.
Çin’in, ABD’nin tek taraflı tarifeleri tamamen kaldırması talebi, müzakerelerin önündeki en büyük engel olarak görüldü.
Küresel piyasalar, bu gerilimin seyrine kilitlenmiş durumda. Ticaret savaşının yeni bir jeopolitik depreme yol açıp açmayacağı ise henüz belirsiz. Ancak kesin olan bir şey var: ABD ve Çin arasındaki bu mücadele, yalnızca iki ülkeyi değil, tüm dünyayı etkilemeye devam edecek.