Türk Medeni Kanunu 96 yıl önce bugün kanun önünde eşitliğin sağlanması için tarihe geçen bir gün olmuştur

Türk Medeni Kanunu 96 yıl önce bugün kanun önünde eşitliğin sağlanması için tarihe geçen bir gün olmuştur
TBMM Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Üyesi CHP Ankara Milletvekili Ecz. Gamze TAŞCIER, 96 yıl önce, 17 Şubat 1926 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen Türk Medeni Kanunu'nu büyük devrimin en önemli adımlarından birisi olarak niteledi. Taşçıer, "17 Şubat, uğrunda kadın ve erkekler olarak omuz omuza mücadele ettiğimiz memleketimizde, kanun önünde eşitliğin sağlanması için tarihe geçen bir gün olmuştur" dedi.

 

Büyük Devrim’in en önemli adımlarından olan Türk Medeni Kanunu bundan 96 yıl önce, 17 Şubat 1926 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edildiğini hatırlatan Taşçıer şöyle devam etti: "17 Şubat, uğrunda kadın ve erkekler olarak omuz omuza mücadele ettiğimiz memleketimizde, kanun önünde eşitliğin sağlanması için tarihe geçen bir gün olmuştur. Kadınlar olarak elde ettiğimiz en önemli haklardan olan Türk Medeni Kanunu’nun yıldönümünde, başta Büyük Devrimin Büyük Lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, kanunu onaylayan TBMM’nin değerli üyelerini ve haklarımız için mücadele eden tüm kadınları sonsuz bir saygı ve şükranla anıyorum. 17 Şubat 1926 günü Medeni Kanun oylaması öncesi kürsüye çıkan Adliye Vekili Mahmut Esat Bozkurt’un sözleri, bizlere bu kanunun Cumhuriyetimiz için ne denli hayati olduğunu ortaya koymuştur. “Devrimin mana ve kavramını tespit edecek bu eserlerin Büyük Meclis’in başarı silsilesine bir zafer daha ilave edecek kadar önem taşıdığı fikrindeyim.” sözleriyle konuşmasına başlayan Bozkurt, kanunun bir an evvel onaylanmasının Türk milleti için hayati bir ihtiyaç olduğunu ifade etmiş, kanun hayata geçmediği sürece devrimin bir anlamda eksik kalacağını belirtmiştir. Medeniyet yolunda hızla ilerleyen Genç Cumhuriyetimizin Millet Meclisi’nden tüm dünyaya da mesaj gönderen Bozkurt, “Türk milletini medenî kabiliyetlerden ayrı görenler, bu kanunun halkımız içinde nasıl uygulandığını gördükleri gün düşüncelerinde ve iftiraya bulanmış fikirlerinde ne kadar aldandıklarını ve süratle yürüyen Türk devrimi önünde kendilerinin ne kadar geri kaldıklarını görecekler ve umarım ki ebedî bir utanç içinde kalacaklardır.” demiştir. Pek çok ülkeden önce, kadın haklarında dünyaya örnek olacak adımları atan Türkiye Cumhuriyeti’nin övünç dolu bugününde, Büyük Devrim’in yalnızca milletimiz için değil, tüm dünya milletleri için ne denli önemli bir meşale olduğunu bir kez daha görmekteyiz. İşte bu kıvancı yaşayan bizler, bu mücadelenin parçası olmuş herkese derin bir minnet borçluyuz.

Aradan geçen 96 yılın sonunda, maalesef bugün hala haklarımıza göz dikenler var. Bugüne dek kadınlar olarak eşsiz bir mücadele ile eşitlik için çok kazanımlar elde ettik. Ancak gelinen noktada, bir yandan tam eşitlik yolunda yeni hak mücadelesi verirken, kazanılmış haklarımıza yönelik saldırılarla da karşı karşıyayız. Üzülerek ifade etmek gerekir ki, siyasi iktidarı elinde bulunduranlar da bu saldırıların bir parçası haline gelmiştir. Kadına yönelik şiddete karşı yürürlüğe konulmuş tarihin en önemli uluslararası metni olan İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuz ve Türkiye Büyük Millet Meclisi iradesini yok sayarak Cumhurbaşkanı tarafından çekilme kararı alınması, saldırının resmiyete büründüğü bir adım olmuştur. Bundan sonra hedefte nafaka hakkının gasp edilmesi, 6284 sayılı kanun, Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi ve nihayetinde de 96. yılını kutladığımız Medeni Kanun olduğunu biliyor ve görüyoruz. Ancak kadınlar olarak bugüne dek nasıl kazanımları mücadelelerimiz sonucu elde ettiysek, onları korumayı da başaracak güçteyiz. Türkiye Cumhuriyeti’ni karanlığa sürüklemek, kadın-erkek eşitliğini yok etmek, kadınları kanun önünde ikinci sınıf insan kabul etmek isteyenlere karşı olanca aydınlığımızla buradayız, bir aradayız. 

Kuran ve kurtaran parti olan Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Büyük Devrimin bizlere yüklediği sorumluluğun da bilincindeyiz. Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyıl’ına giderken, halkımızın takdiriyle ulaşacağımız iktidarımızın ilk haftasında İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden yürürlüğe koyacağımızı halkımıza taahhüt ediyoruz. Bununla da yetinmeyerek, ikinci yüzyıla yakışır şekilde, Büyük Atatürk’ün gösterdiği medeniyet ufkuna ulaşmak için kadın-erkek eşitliğinin tam anlamıyla sağlandığı ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin hayatın her alanında var olduğu bir düzeni de oluşturacağız. Mahmut Esat Bozkurt’un 17 Şubat 1926’da Meclis kürsüsünden söylediği şu sözleri hatırlatmak isterim; “Medeni Kanunu onayladığınız anda devrime ve Türk tarihine, Türk hayatına yeni bir seyir bahşetmiş olacaksınız. Bu kanunu kabul için ellerinizi kaldırdığınız zaman, geçen asır duracak ve Türk Milletine, Türk camiasına yeni ve feyizli medenî bir hayat açılacaktır”. İşte geçmiş asrı durduran böylesi hayati bir günün yıldönümünde büyük bir inanç ve kararlılıkla ifade ediyoruz ki, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında atacağımız yeni adımlarla, tüm dünyaya yeniden örnek olacak, dünya milletlerine yeniden meşale olacağız."