Türkiye, Temmuz 2025 itibarıyla bir kez daha dünyanın dikkatini çeken bir ekonomik tabloyla karşı karşıya. Ekonomik Kalkınma ve İş birliği Örgütü’nün (OECD) yayımladığı tüketici fiyatları endeksi verileri, Türkiye’nin yıllık enflasyon oranının %33,5 seviyesinde olduğunu ortaya koydu. Bu rakam, OECD ülkelerinin ortalama enflasyonu olan %4,1’in yaklaşık sekiz katına denk geliyor ve Türkiye’yi OECD üyeleri arasında açık ara zirveye taşıyor.
OECD verileri, Türkiye’nin çift haneli enflasyonla yalnız kaldığını net biçimde gösteriyor. 38 üyeli örgütte Temmuz 2025 itibarıyla sadece Türkiye’de enflasyon iki basamaklıyken, ikinci sıradaki Estonya %5,4, Macaristan %4,3 ve Kolombiya %4,9 ile Türkiye’nin gerisinde kaldı. Önceki aya göre Türkiye’de yıllık enflasyon %1,5 azalarak %35’ten %33,5’e geriledi. Bu düşüş, Meksika ve Polonya ile birlikte OECD ülkeleri arasında en sert düşüşlerden biri olarak öne çıkıyor. Ancak tek başına bu gerileme, Türkiye’de enflasyon sorununun boyutunu değiştirmeye yetmiyor; enflasyon hâlâ ekonomik dengeleri zorlayan yüksek seviyelerde seyrediyor.
Alt kalemler incelendiğinde durum daha çarpıcı bir hal alıyor. Türkiye’de gıda enflasyonu %28, enerji enflasyonu %37,7 ve gıda ile enerji hariç çekirdek enflasyon %35,1 olarak kaydedildi. Özellikle çekirdek enflasyonun OECD ortalamasının (%4,4) yaklaşık sekiz katına ulaşması, Türkiye’de fiyat baskılarının yapısal olduğunu ve maliyet kaynaklı enflasyonun ekonomide ciddi bir yer tuttuğunu gösteriyor. Bu durum, tüketicinin alım gücünü olumsuz etkilerken, işletmelerin maliyet yönetimini de zorlaştırıyor.
OECD genelinde ise enflasyon Temmuz 2025’te %4,1 ile sabit kaldı. Enerji fiyatlarındaki artış hız keserken, temmuz ayında OECD ortalamasında enerji enflasyonu sadece %0,3 seviyesinde ölçüldü. Gıda fiyatları ise yatay bir seyir izledi; Haziran’da %4,6 olan gıda enflasyonu Temmuz’da %4,5’e geriledi. Çekirdek enflasyon %4,4 ile sabit kaldı. Genel tablo, OECD genelinde enflasyonun nispeten dengede olduğunu ve sadece bazı ülkelerde dalgalanmaların öne çıktığını gösteriyor.
G7 ülkelerinde durum daha sakin. Manşet enflasyon %2,6, çekirdek enflasyon %3,0 olarak ölçülürken, Japonya ve Kanada’da enerji fiyatlarındaki düşüş, artan gıda fiyatlarının etkisini sınırladı. Euro Bölgesi’nde ise Temmuz itibarıyla yıllık enflasyon %2,0 seviyesinde gerçekleşti. Gıda fiyatlarındaki yükseliş dikkat çekse de enerji fiyatlarındaki düşüş hızı yavaşladı. Eurostat’ın Ağustos 2025 öncü verisi, manşet enflasyonun %2,1’e yükseldiğini, çekirdek enflasyonun ise değişmediğini gösteriyor. Bu veriler, Avrupa Merkez Bankası’nın yıl sonuna kadar para politikasında değişiklik yapmama yönündeki eğilimini güçlendiriyor.
G20 ülkeleri cephesinde ise Temmuz’da yıllık enflasyon %3,8 olarak ölçüldü. Geçen yıl aynı dönemde %6,7 olan bu oran, G20 genelinde enflasyon baskılarının belirgin şekilde azaldığını gösteriyor. Arjantin hâlâ %36,6 ile yüksek enflasyona sahip olsa da bu ülkenin genel ortalamaya etkisi giderek azalıyor. Brezilya ve Suudi Arabistan’da enflasyon düşerken, Hindistan, Endonezya ve Güney Afrika’da artış kaydedildi.
OECD raporunun dikkat çekici verilerinden biri de Costa Rica’ya ait. Ülkede temmuz ayında yıllık enflasyon %–0,6 seviyesine gerileyerek üst üste üçüncü defa deflasyon yaşandı. Bu durum, enerji fiyatlarının negatif bölgede kalması, gıda fiyatlarındaki yatay seyir ve çekirdek enflasyonun neredeyse sıfıra inmesiyle açıklanıyor. Costa Rica örneği, düşük enflasyon veya deflasyonun enerji fiyatları ve temel gıda ürünlerindeki fiyat hareketleriyle yakından bağlantılı olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
Türkiye’de ise tablo çok farklı. Gıda ve enerji fiyatlarındaki hızlı artış, maliyet kaynaklı baskılar ve yapısal sorunlar, enflasyonun yüksek seyrini sürdüren temel etkenler olarak öne çıkıyor. OECD’nin verileri, Türkiye ekonomisinin fiyat istikrarı açısından diğer üye ülkelerden ciddi biçimde ayrıştığını ortaya koyuyor. Çekirdek enflasyondaki sekiz katlık fark, sadece tüketici fiyatlarındaki artışı değil, aynı zamanda üretim maliyetlerindeki yükselişi, tedarik zincirlerindeki kırılganlıkları ve para politikası etkinliğini de sorgulatıyor.
Özetle, Temmuz 2025 itibarıyla Türkiye, OECD ortalamasının yaklaşık sekiz katı enflasyonla zirvede yer alırken, OECD genelinde, G7’de ve Euro Bölgesi’nde enflasyon dengeli bir seyir izliyor. Türkiye’nin durumu, maliyet baskılarının ve yapısal sorunların sürdüğü, fiyat istikrarının sağlanmasının önünde ciddi bir engel oluşturduğu ekonomik bir uyarı niteliğinde. Önümüzdeki aylarda Türkiye’nin enflasyonla mücadelede atacağı adımlar, sadece tüketici fiyatları açısından değil, genel ekonomik güven ve büyüme perspektifi açısından da kritik önemde olacak.