Un etten daha pahalı

Biraz isim yapmış pastanelere girip fiyatlara bakın. Gördüğünüz etiketlerle şaşkına dönersiniz. Örneğin tuzlu kurabiyelerin kilosu 49-52 lira arası. İçinde şeker ve çikolata da yok. Süper marketlerde de durum farksız. Migros'ta 220-250 gramlık unlu ürünler 8.25 lira. Aynı şekilde "tuzlu" tabir edilen cinsten mamulleri kiloya vurduğunuzda, kıymayı solladıklarını fark ediyorsunuz. Yeter ki unlu mamullere "Alaçatı" ya da "bilmem ne fırını" yazısı iliştirilmiş olsun. Dikkat edin pasta veya turtadan bahsetmiyorum. Onları tutana aşk olsun.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, sadece et fiyatlarıyla meşgul. Asıl görevinin denetim olduğunu unutmuş gözüküyor. Zaten "Bu ne yahu" diye itiraz etseniz alacağınız cevap belli; "Serbest piyasadayız. İsteyen istediğini istediği fiyata satar. İşine gelmiyorsa alma!" Sanki un çuvalları meralarda otlatılıyor. Sanki bakımdan geçiriliyor. Sanki veteriner denetiminde büyütülüyor.

Bulunduğum bölgede isim yapmış pastanelerden biri var. Bu şubeden her gün kalan ürünler çöp konteynerine dökülüyor. Fark edilmesin diye siyah torbalar içinde. Elde kalanların böyle yok edilmesi üzüntü verici. Hayvan barınağına bırakmak çok mu zor? Bir telefon edilse gelip alırlar. Bence en iyisi insaflı rakamlarla satış yapılması. Kim buna dur diyecek? Tek çözümün yetkilerin tamamının belediyelere bırakılması olduğu inancındayım. Yakın zamanda sağladıkları başarı bana umut verdi. "Ambalajlı ekmek" yıllar yılı hayata geçirilemedi. Ne zaman ki belediyeler el attı bu iş gerçekleşti. Unun, etten pahalı satılmasını önleyecek mekanizma ise yine onların eliyle mümkündür.

***

Bir protest doktor

Öncelikle Mehmet Barlas'a, geçmiş olsun dileklerimi yolluyorum. Hemen peşinden gönlümdeki en önemli programının Türk Sanat Müziği ağırlıklı olduğunu belirtiyorum, Oğuz Haksever'le NTV radyo ve TV'de yaptıklarının -Makam Farkı- tadı hâlâ duruyor. İnşallah ona da tekrar başlanır.

Barlas, nefis Boğaz görüntüleri eşliğinde "45 Dakika"sında hoş sohbetlere başladı. Seçtiği isimler iyi. İlgiyle takip ediyorum. Hele bu haftaki konuğuna özel sevgi ve saygım var. Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, adı verilen ünlü yazarımız kadar tatlı dilli. Farkı da, tıbba değişik açıdan yaklaşması. Bir de insana saygısı var ki, anlatılamaz, yaşanır. Bir süredir uzak kaldık ama, "Burhan abi" deyişi kulaklarımda.

Pastırmayla tedavi

Onunla ilgili anılarım arasında en ilginç olanı kolesterolle alakalı. Seri ameliyatlarım öncesi tepeden tırnağa testlerden geçtim. Reflü ve sonrasında baypas ameliyatlarına karar verilişini normal karşıladım. Sıra kolesterolümün tedavisine gelince, gerçekten sinirlendim. Onca ilaç arasında iki yeninin yer alması beni kızdırdı. Küçükusta hocama sorduğum an kendi reçetesini yazdı; "Bunları çöpe at. Yarın sabah ilk işin, tereyağında pişmiş pastırmalı yumurta yemek olacak". Peşinden ekledi; "Bu ilaç sanayii var ya dünyada sırf kolesterol dümeniyle milyar dolarlar kazanıyor". Bu sözlü reçeteyi o gün bugündür uyguluyorum. Hatta kolesterolümü hiç ölçtürmüyorum.

Bir başka anı

Tesadüf olduğunu sanmıyorum. Mehmet Barlas'ın Küçükusta'ya sorularından biri de kolesterol ile ilgiliydi. "Biliyorum karşısın amma..." diye lafa girdi. Hocam hemen hemen aynı şekilde konuştu. Tek fark ilaç üretenlere daha az yüklenmesiydi... Küçükusta "Koruyucu tıbba sahip çıkmayı sürdürdü". Hatta "Hasta olmadan çekap yaptırmayın" bile dedi. Barlas, merhum Nejat Eczacıbaşı'nın bazı sözleriyle destek verdi; "İdeal insan ömrü 120 yıldır" ilginçti. Nejat Bey'le benim de birkaç anım var. Rahatlıkla uzun bir Pazar yazısı olur. Bugün sadece halk tipi insan olduğunun örneğini vereceğim. İktisadi Kalkınma Vakfı'nın toplantısına davetli idim. Vaktinden önce gitmişim. Baktım Eczacıbaşı da orada. O da erkenci; "Trafik şaşırttı" dedi. Bir süre sonra ben dışarıya doğru hareketlenince sordu; "Nereye". "Karnım acıktı. İleride güzel bir büfe var. Karışık tost yiyeceğim" karşılığını verdim. "Bana da ısmarlar mısın" dedi. Elimle kapıyı gösterince birlikte çıktık. Belli ki acıkmıştı. Tostu çok beğendi. Hatta paylaşma şartıyla ikinciyi söyledik. Bu arada onu da rahmetle anmış olduk.

Yazarın Diğer Yazıları