Atatürk kitapları yazarı Yaşar Gürsoy açıkladı. Ürdün Kralı'nın Atatürk için söyledikleri o zamanki Türkiye'nin ne denli güçlü olduğunu gözler önüne serdi

Atatürk kitapları yazarı Yaşar Gürsoy açıkladı. Ürdün Kralı'nın Atatürk için söyledikleri o zamanki Türkiye'nin ne denli güçlü olduğunu gözler önüne serdi
Atatürk Cumhurbaşkanı olduktan sonra varını yoğunu halkına adadı. Yurttaşlarına kendi ülkelerinin üretim araçlarıyla var olmayı öğretti. Yurtdışına hiç çıkmadı ama İngiliz Kralı dahil bir çok ülkenin lideri O’nu ziyaret ederek fikirlerinden faydalanmaya çalıştı. İşte onlardan biri olan Ürdün Kralı Emir Abdullah’ın Türkiye ziyaretinde Atatürk ile ilgili söylediklerini Atatürk kitapları yazarı Yaşar Gürsoy derledi.

Ürdün Kralı'nın Atatürk için söyledikleri o zamanki Türkiye'nin ne denli güçlü olduğunu gözler önüne serdi

Ürdün İngiliz mandası altındaydı. Kral Abdullah o vakitler Ürdün Emiri idi, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin yükselişini ve başındaki lideri Atatürk’ü yakından takip ediyordu.

Kral, 1937 yılı Mayıs ayında İngiltere Kralı’nın taç giyme töreni için Londra’da bulunuyordu. Ülkesine dönerken iki ülke arasındaki diplomatik görüşmeler sonrasında takvim yaprakları 30 Mayıs 1937’de trenle İstanbul’a geldi. Zira; Londra’daki törene katılan İsmet İnönü’den ziyaret için ricada bulunmuştu.

Türkiye’de yaptığı ilk açıklama dünyanın tüm haber ajanslarında flaş olarak verildi:

“Türkiye’ye karşı derin muhabbet duymaktayım. Beni buraya getiren de bu büyük muhabbetin bir eseridir. Londra’da görüştüğüm muhterem Başvekiliniz İsmet İnönü’ye eski muhabbetlerimi tazelemek ve yeni muhabbetler husule getirmek, burada yaratılan yenilikleri görmek için Türkiye’ye gelmek istediğimi izhar ettim. Ve bugün Türkiye’ye gelmek saadetini duyuyorum. Göz kamaştıran muvaffakiyetinizi büyük bir sevinç içinde takip ediyorum ve böyle nice nice muvaffakiyetlere ermenizi Cenab-ı Hak’tan dilerim. Türkiye şark milletleri içinde daima pişdar mevkiindedir. Ankara’da büyük Atatürk’ü göreceğim. Atatürk, sevdiğim bir memleketin kıymeti ölçülemez bir reisidir. Kendilerine karşı duygularımın samimiyeti çok kuvvetlidir…”

Kral Abdullah vakit kaybetmeden; 31 Mayıs 1937 günü Ankara’ya ulaştı. Ve orada da Atatürk’e olan ilgisini dile getirdi:

“Bu terakki ve teali, Hak’kın bütün şark milletlerine büyük bir lütfu olan bir Ata’ya malik olmanın ve ona sarılmanın sımsıkı eseridir.”

Emir Abdullah Ankara Palas’ta bulunduğu sırada gazetecilere bir kez daha demeç verdi, Çatalca’dan bu yana Türk halkının sıcak ilgisinden ve Atatürk’ü yakından tanımaktan duyduğu memnuniyeti dile getirmeyi sürdürdü.

2 ve 3 Haziran’da Ankara’da gezi ve temaslarını sürdüren Kral 3 Haziran günü yeniden İstanbul’a geldi ve Beylerbeyi Sarayı’nda konaklamaya başladı.
İstanbul günlerini dolu dolu geçiren Kral, gezisinin altıncı gününde, Cumhuriyet Gazetesi’ne yeniden bir röportaj verdi ve Atatürk’ün liderliğinde Türkiye’nin kalkınmasından övgü ile söz etti.
Ankara’nın çok gelişen bir şehir olduğunu belirten Ürdün lideri, uzun yıllarının geçtiği İstanbul’u çok beğendiğini söyleyerek yıllar önce İstanbul’dan ayrılıp Hicaz’a dönerken ağladığını itiraf etti.

Röportajında özellikle Türkiye’deki okullardan ve öneminden bahseden Kral Abdullah, Avrupa’ya yapmış olduğu seyahatte çok yer gezdiğini ancak en fazla Türkiye’den memnun kaldığını belirtti.

Tarih 5 Haziran 1937’yi gösterdiğinde Atatürk Ürdün liderini Ertuğrul Yatı’nda ağırladı ve boğaz gezisine çıkardı.

Kral, Türkiye seyahatinin dokuzuncu gününde ilk olarak Florya’ya da ki Atatürk Köşkü’ne gitti, daha sonra Yalova ve Bursa’yı gezdi…
8 Haziran günü Yalova’dan İstanbul’a geri dönen Kral Abdullah, Galata Rıhtımından Dacia Vapuru ile Hayfa’ya doğru hareket ederken gönlü Asrın Lideri’nin Türkiye’sinde kaldı. Zira gönlünü bıraktığı o ülke sadece 14 yıl içinde küllerinden doğan bir Anka Kuşuydu.

Ziyaret sonrasında Kral Abdullah’ın şu sözleri akıllardan silinmedi ve Orta Doğu ülkelerinin şimdiki liderlerinin Türkiye’ye bakışını bir kez daha gündeme getirdi.

“… Türkiye şark milletleri içinde daima pişdar (önde giden kimse, öncü) mevkiindedir.”

Kaynak:

Akşam, 31 Mayıs 1937
Cumhuriyet, 01 Haziran 1937
Akşam, 02 Haziran 1937
Cumhuriyet, 05 Haziran 1937
Son Posta, 08 Haziran 1937

İlgili Haberler