Kanal D'nin reything rekorları kıran dizisi Uzak Şehir'de Sadakat Albora'ya hayat veren usta oyuncu Gonca Cilasun Uzak Şehir dizisi ile ilgili çok özel açıklamalarda bulundu. Usta oyuncu yaşadığı set kazasını ilk kez ayrıntılarıyla açıkladı.

SARİYE NUR DÖNMEZ /ÖZEL HABER

Hacettepe Üniversitesi Rehberlik ve Danışmanlık bölümünde eğitiminizi yarıda bırakıp Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi oyunculuk bölümünde eğitim alarak bu bölümden mezun olmuşsunuz. Haber spikerliği ve radyoculuk geçmişiniz de var, sanat alanında eğitmenlik de yapmışsınız. Elimdeki bu bilgiler dahilinde sormak isterim oyunculuk tutkunuz nasıl başladı?

Bütün tutkular gibi oyun oynamak üzerinden başladı diyebilirim. Çünkü oyun oynamayı hala çok severim. Hala çocuklarla oynamayı da severim. Çocuk olmayı da severim galiba.Çocuk olmaya devam edebilme özgürlüğünü verdiği için bir yandan da oyunculuk yapıyorum. Yani bu yaşımda hala oyun oynayabiliyorum. Bunu da yaptığım mesleğe borçluyum. Aslında şöyle ufak bir düşündüğümde aklıma, şu anda var mı bilmiyorum. Radyoda TRT Çocuk var programı vardı ve TRT Çocuk programında piyesler olurdu. Ayrıca Arkası Yarın diye bir tiyatro canlandırılırdı. Sadece sesle Arkası Yarın’da ses efektleriyle ve oyuncuların canlandırmasıyla yapılan bir tiyatro. Olağanüstü benim için çok büyüleyici bir şeydi.Yıldırım Önalı, Macide Tanır’ı Işık Yenersu’yu ben oradan tanıdım. Kulağımda sürekli vardı, hep oldu. Liseyi bitirdiğim sırada da vardı hala tiyatro…Radyo Tiyatrosu ve Arkası Yarın. PSleri orada dinlemek benim için önemliydi. Lisede eGüngör Dilmen'in Kurban adlı oyununu oynadık. Ben orada Zehra karakterini oynadım. Çok ağır bir tragedyadır kurban. Yani çok yorucu ve üzüntü veren bir hikayesi vardır. Liseye giderken gencecik bir kız çocuğu… Kocaman bir kadını iki çocuğu olan bir anneyi canlandırmıştım. Zannediyorum kesin mikrobun zerk edilmesi kanıma orada oldu. Ama bir taraftan da şey enteresandık. ilk üniversite seçimlerimde üniversite sınavı için yapılan seçimlerde tiyatro bölümü yoktu. İkinci kez daha sonra sınava girdiğimde bu defa tahammüden girdim. Yani bilerek ve isteyerek sadece oyuncu olmak için gerekli puan almak üzere girmiştim sınava.

fikriye-2.jpg

‘’EN FAZLA 3 BÖLÜM OYNARIM DİYE GİRDİĞİM İŞTE 2 SEZON OYNADIM''

Arka Sıradakiler, Karagül, Gülizar gibi birçok başarılı yapımda farklı karakterlere hayat verdiniz. Karagül halen izlenen ve beğenilen bir dizi. Yakın çevrenizden aldığımız bir duyuma göre Karagül dizisine dahil oluş sürecinizin anlatılmaya değer bir hikayesi var, paylaşmak ister misiniz?

Elbette. Bu bir yandan oyunculuk serüvenine atılan insanlar için de çok kıymetli. Ayrıca yakın çevremden olan size tüyolar veren insanlarla da ayrıca konuşacağım. Bakalım kim bilir neler anlattılar size daha. Karagül Fikriye karakteri için bana audition verme teklifi geldiğinde tabii ki seve seve gittim. Biraz çalıştık ve audition verdim. 1-2 bölüm, en fazla 3 bölüm olur ve sonra dönersin demişlerdi. Çünkü Antep'te çekiliyordu dizi o zaman. Hazırlandım gittim. İlk bölüm,ilk iki sahnenin çekiliminde.. Çok ilginç bir karakterdi Fikriye, kanser tedavisi gören ve kemoterapi sonrası saçları dökülmüş. Özel bir makyaj yapıldı. Çok uzun saatler sürüyor makyaj filan. Çok güzel sahneler çektik. İki büyük sahneyi çektik. Şerif Sezer kulakları çınlasın dünya tatlısı Şerif abla ‘’Gitmez bu kalır’’ dedi. Anlamadım ne demek istediğini. Gerçekten de gitmedim,kaldım üç bölüm en fazla oynarım diye girdiğim işte iki sezon oynadım ve Karagül'ü macerasını sonlandırdım. Bu bütün oyunculuk yapmak isteyen insanlar için ya da yapacakları herhangi bir iş için heveskar olan insanlar için bence çok önemli bir ayrıntı. Vazgeçmeyin. Siz yaptığınız işin en iyisini yapın. Elinizde ne varsa onu sonuna kadar kullanın. Annemin dediği gibi yağız at arpasını kendi arttırır. Mutlaka doğru sonuç alacaksınız.

1-004.jpg

''YUMUŞAMA İHTİMALİ NEREDEYSE HİÇ BULUNMAYAN BİR KARAKTER''

Bir röportajınızda Uzak Şehir projesindeki karakteriniz için ‘’Aslında başka bir karakter gelmişti ancak ben Sadakat’i oynamak istiyorum dedim. ‘’ifadelerini kullandınız. Sizde ‘’Bu karakteri canlandırmalıyım’’ hissini oluşturan duygu neydi?

Çok güçlü, çok sert, çok güçlü, çok kararlı.köşeleri olan ve yumuşama ihtimali neredeyse hiç bulunmayan bir karakter. Önceliği bu idi. Bir de izlediyseniz, izleyenler de bilirler. Uzak Şehir işindeki kök karakter aslında Sadakat. Dünyada genel olarak çatışmalar bu tip işlerde, senaryolarda erkek karakterin anne ve sevdiği kadın arasında büyük bocalamalar ve gönül ve kalp karışıklıkları ve zihin karışıklıklarıyla gider gelir çatışmaların en çok oradan çıkar. Sadakati bu projeden, bu durumdan, bu ilişkiden çıkardığınızda, erkek karakter boşa düşer. Dolayısıyla kadın baş karakter de boşa düşer. Yani o tatlı romantik ilişkinin oluşabilmesi için Sadakat’in katılığında, keskinliğinde ve çizgisinde ve kararlığında bir anne figürü gerekir. Çünkü anne biliyoruz ki biz yüzlerce yıldır, binlerce yıldır toplumların başat karakteridir ve bütün aileyi aslında görünmez bir biçimde o yönlendirir.

2-011.jpg

''SADAKAT'İN O KATILIĞINI, GONCA’NIN NAİFLİĞİ VE YUMUŞAKLIĞINI ARTTIRMAK YA DA ALTINI ÇİZMEK İÇİN KULLANIYOR GİBİYİM''

‘’ Sadakat, iletişim kurması zor bir karakter ‘’şeklinde bir söyleminiz var. Sadakat karakterine çalışırken, içselleştirme süreciniz nasıl ilerledi? Gonca Cilasun olarak Sadakat Albora ile benzer yönleriniz olduğunu düşünüyor musunuz?

Aslında aslına bakarsanız,hiç alakam yok bence. Umarım yakınlarımda benim de aynı fikirdedir. Çünkü o kadar katı, o kadar keskin, o kadar güçlü ve eğilip bükülemeyen bir kadın olmak istemem doğrusu. Çünkü her şeyi zorlaştırıyor. Her şeyden önce kendi hayatını zorlaştırıyor. Sadakat bu eğilip bükülmeme hali. Onun katılığı hayatının bir sürü evresinde onun için çok büyük problem çıkarıyor. Bu yüzden öyle bir kadın olmak istemem ama onu canlandırabilmeyi şu anlamda da istedim. Ben bunu yapabilirim. Ben naifim,maceracıyım,öğrenmeye meraklıyım. Değişiklikleri severim. stabil olmak bazen yorucu gelir bana. Genellikle yorucu gelir bana. Dolayısıyla hareketli olmayı severim. Bu kadar statükocu ve muhafazakar bir kadın, zor bir kadın kendimdeki o yönleri biraz zorlamak beni daha fazla genişletti. Böyle söyleyebilirim. Yani Sadakat'in o katılığını, Gonca’nın naifliği ve yumuşaklığını arttırmak ya da altını çizmek için kullanıyor gibiyim şu anda. Aslında işime yaradı.. Ortak bir yanımız var. Sadakat’i çok görmüyoruz ev işi yaparken ama silah kullanırken gördük. Ben de silah kullanırken hiç fena değilimdir. Gayet iyi kullanıyorum ve iyi bir atıcıyım.

adsiz-tasarim-1.png

''SADAKAT'İN O HALİ İÇİN ÇOK ÜZÜLMÜŞTÜM''

Bu sezonun çekimleri sırasında bir oyuncu olarak duygusal açıdan sizi zorlayan bir sahne oldu mu?

İlk bölüm, beni anne olmaklık nedeniyle anne adayı, anne olasılığı taşıyan bütün kadınları temsilen, zorlayan ilk bölüm. Yani evladının cenazesi geliyor. bir annenin yıllardır görmediği, canını kurtarsın diye yurt dışına gönderdiği evladının cenazesi geliyor. Beni darmadağan eden bir şeydi o.Üstelik çok katı ve çok duru ve çok dik durması gerekiyor bu kadının ve torunuyla karşılaştı sahne. O çok beni gerçekten inanılmaz zorlamıştı. Çünkü içsel olarak geçirdiği, Sadakat’in insan olduğunu, Sadakat’in canının yandığını, Sadakat’in aslında ne kadar kadın ve anne olduğunu gördüğümüz en önemli sahne bence. O beni o çok zorlamıştı. Çok yüreğim dağlanmıştı. Yani Sadakat’in o hali için çok üzülmüştüm.

''ÇEKİMLER SIRASINDA ELİM, KOLUM KIRILDI''

Paylaşılan kamera arkalarından gördüğümüz kadarıyla kavurucu bir sıcağın altında, yoğun çalışma tempolarınıza rağmen eğlenceli bir set ortamınız var. Yorucu bir sezonu geride bıraktınız, ‘’ Bu sezon benim için şu anlar gerçekten unutulmazdı’’ dediğiniz anlar var mı?

Bir avazda çıkabilecek şeyler değil ama şöyle bir hatırlamaya çalışayım. Cihan Deniz'in kaybolduğu bölümler bizi altüst eden bölümlerdi. Çünkü zor zeminlerde çektiğimiz sahnelerdi onlar. Özellikle Cihan'ın ve Kaya'nın nehre atladığı, Cihan Deniz’i kurtarmak için suya girdikleri sahne. Gerçekten girdiler o suya. buz gibiydi ve inanılmaz debisi yüksek bir akarsu. O alıp sürüklüyor her şeyi. Çok büyük güçlükle çekildi o sahneler. O gün baştan sona o gün hepimizi çok zorlayan bir gündü. Onu hemen söyleyebilirim. Hepimiz çok yorulduk. Çok, gönül üzgünlüğü derler ya büyükler. Hepimizin gönlü üzüldü. Çok yorulduk o gün. Fiziksel koşullar çok zorlayıcıydı. Zihinsel olarak da çok zorlayıcıydı. Çünkü torunun değil, Sadakat açısından söylüyorum sadece torunun değil, iki tane daha oğlunu kaybetmek riski nehirde. Bu inanılmaz korkutucu bir şey. Evet. hatta o yüzden dönüp Alya’ya sarıldım. Kimsenin beklemediği bir şeyi yaptım. Hepsi giderse elimde sadece bu kalacak diye. Şöyle bir düşüneyim. Çekimler sırasında elim, kolum kırıldı. Sahne sırasında oldu üstelik kaza. Uğur karakteri vardı bir tane Doktor Uğur. O karakteri vurmaya gider Sadakat çünkü Ecmeli’nde de torunu olduğu ortaya çıkmasın diye belgeler elinde Uğur'un ortadan kaldıracak. Yakalanmış ve onu öldürmeye gider. Alya gelir ve maalesef öldüremeden engel olur ve çıkarlar. Dışarı çıkarlarken de Uğur karakteri silahı eline alır ve önüne katar bunları Sadakat’te rehindir, çıkarlar. O çıkarken kapının eşiğinden ben atlayamadım çünkü çok yüksekti. Ayağım takıldı ve düştüm. Fakat düşme alanım da çok kısıtlıydı. Anıl benim düştü, düşüyor olduğumu fark etmedi. Böyle manasız bir kaza kolumun üzerine ve ayağımın üzerine yığıldım. Kırıldı tabii ki kolum. Ayağımda kırıklar oldu. Alçıya alındı. 15 gün boyunca alçıda kaldı. Sonra atel takıldı. Akıllı seyirciler hemen fark ettiler. Her şeyi örtüyle sakladım ben filan ama ve asla konuşmadım bu konuda. Çünkü kolumun kırığının işin önüne geçmesi ihtimali beni çok rahatsız etti fikren. Bu yüzden hiç konuşmadık bu konuyu. İlk defa burada bu kadar rahatlıkla anlatıyorum. Daha önce kolumun kırıldığında bu kadar rahat anlatmamıştım.

Oyunculuk zor bir meslek çoğu zaman toplum tarafından canlandırdığınız karakterlerle ‘’kötü kabul edilme’’ ya da ‘’aşırı sevilme’’ riskini getiriyor. Bu iki uçlu aşırılıkları nasıl dengeliyorsunuz?

Çok basit örneği var aslında. Sadakat karakterini sevmediklerinde izleyiciler -ki bir sürü izleyici hiç sevmedi başlangıçta.. En büyük iddiam oydu benim. Sevmeyeceksiniz, nefret edeceksiniz ama bir o kadar da sevecek ve onay vereceksiniz. Çünkü o bir anne. Anneler böyle şeyler yaparlar. Tabii ki adam öldürmeye gitmezler anneler ama bu bir dizi karakteri. Dolayısıyla bir takım aşırılıkları var. Eee Sadakat’ten hoşlanmayan insanlar küfür diliyle hakaretler ve tehditler yazdılar. Engellemek en basit yolu. Hiç birisine de tabii ki cevap vermedim ama şöyle bir kolaylığı oldu. Goncilasun'nun, Sadakat olmadığını anladıkları yer; Ben günlük hayatıma devam ettim. Nasıl giyiniyorsam öyle giyinmeye ve bu paylaşımları yapmaya, nasıl yaşıyorsam öyle yaşamaya devam ettim ve bunun paylaşımlarını yapmaya devam ettim. Ama ne zaman ki bana e hakaretamiz şeyler yazdılar ve tehditler ettiler, yine Gonca Cilasun’un aslında sadece Sadakat karakteri ile ilgili değil el becerisinin çok iyi olduğunu çünkü gerçekten kullanma ve taşıma ruhsatım var. İyi bir silah kullanıcısıyım. Atış yaparken, talim yaparken görüntülerimi koyduğum anda bütün o tehditler ve hakaretamiz cümleler kesildi. İdrak ettiler o zaman. Bir dakika, ortada bir karışıklık var. Bu karışıklık bu kadından değil bizden olabilir. Bu kadından da olabilir. Bir dakika. O yüzden çok kurcalamasak iyi olur değil. Biraz denge sağladık galiba. Yani insanlar şeyi fark ediyorlar rahatlıkla.Bu o değil öğrenebiliyorlar. Gösteriyorsanız. Kimsenin de yanlış anlayacağını düşünmüyorum. Oynadığı karakter gibi hayatına devam eden insanlar var galiba. Oradan çıkıyor karışıklık. Yani ben günlük hayatta Sadakat gibi davranmaya devam etsem, elbette bu kadın oymuş diyecekler ama değilim. Dolayısıyla o rol kişisini yani Sadakat’i sette bırakıp çıkıyorum. Hatta kameranın önünde bırakıp çıkıyorum. Evet. Kestik dedikleri anda biz normal hayatımızda devam ediyoruz.