Kaşıntı, basit bir rahatsızlık olmaktan öte, yaşam kalitesini ciddi ölçüde düşürebilen nörolojik bir fenomendir. Bilim insanları ve dermatoloji uzmanları, bu tahammül edilmesi zor hisse karşı en doğru tepkinin ne olduğu sorusuna nihayet yanıt verdi. Son araştırmalar, geleneksel inanışın aksine, kaşıntı hissine karşı pasif kalmanın her zaman en iyi çözüm olmayabileceğini ortaya koydu.

ABD'deki Johns Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden sinirbilimci Dr. Glenn J. Giesler, kaşıntının bir refleks döngüsü olduğunu ifade etti. Kaşınma eyleminin, başlangıçta bir rahatlama getirse de, beyne giden sinirsel geri bildirimler aracılığıyla kaşıntıyı daha da şiddetlendiren bir kısır döngü yarattığını açıkladı. Dr. Giesler'in araştırmaları, kaşıntının omurilikteki özel sinir devreleri tarafından iletilen bir sinyal olduğunu ve kaşımanın bu sinirleri geçici olarak bastırdığını, ancak iyileşme sonrasında tepkinin daha güçlü geri döndüğünü gösterdi.

En Etkili Yöntem: Kaşımak Yerine Dokunma

Uluslararası saygın bilim dergisi Neuron'da yayımlanan bir çalışmada, kaşınan bölgeye hafif dokunuş ya da soğuk uygulaması gibi alternatif uyaranların, kaşımaktan çok daha etkili olduğu belirtildi. Almanya'daki Charité Tıp Merkezi'nden dermatoloji uzmanı Prof. Dr. Martin Schmelz, kaşıntı sinyalini ileten sinir liflerinin, aynı zamanda ağrı ve dokunma gibi diğer duyusal uyaranlara da tepki verdiğini kaydetti. Prof. Dr. Schmelz, "Kaşıma, cilde ve sinirlere zarar veren agresif bir ağrı sinyali oluşturur. Oysa soğuk kompres ya da nazik bir baskı, kaşıntı sinyalinin beyne iletimini engelleyecek, ancak hasar vermeyecek alternatif bir uyarı sunar" dedi.

Uzmanlar, özellikle kronik kaşıntı hastaları için, anlık kaşıma isteği geldiğinde bölgeye beş saniye boyunca hafif bir baskı uygulamanın veya buz paketini saniyeler içinde kısa aralıklarla temas ettirmenin, kaşıntı döngüsünü kırmada anahtar rol oynadığını vurguladı.